Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/1191 E. 2018/1119 K. 19.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/1191
KARAR NO : 2018/1119
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/02/2018
NUMARASI : 2016/197 E – 2018/168 K
DAVANIN KONUSU : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 19/09/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili asıl dava dilekçesinde; davacı ile davalı arasında elektrik abone sözleşmesinin bulunduğunu, davalı şirket tarafından davacıya kesilen faturalarda haksız olarak tahsil edilen sayaç okuma bedeli, (PSH) perakende satış hizmeti, dağıtım bedeli, iletim bedellerin haksız ve hukuka aykırı olarak alındığını beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile bu bedellerden şimdilik toplam 5.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu ve iadesi talep edilen fatura bedellerini kurumun düzenleme yapma yetkisine dayanarak belirlediği ve tarifelerin EPDK kurul kararı ile belirlendiğini, EPDK tarafından tesis edilen tarifenin bir genel düzenleyici idari işlem olduğu, EPDK’nın düzenleyici kararlarının denetimi Danıştay 13. Dairesi tarafından yapıldığı, iptal davası açılıp söz konusu idari işlemin iptal edilmedikçe tüm elektrik tüketicileri için bağlayıcı olduğunu, davacının dava konusu ettiği bedeller yönünden tüm faturaları itirazsız olarak kabul ettiğini, ödeme sırasında hiç bir ihtirazi kayıt konulmadığını, bu yönde şirket dava öncesinde hiç bir ihtar ya da ihbarda bulunmadığını, mevcut yasa hükümlerine göre davanın reddine karar verilmesini iddia ve talep etmiştir.
Birleşen İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/552 E. sayılı dosyaya ilişkin davacı vekili dava dilekçesinde asıl davada belirtilen faturada gizlenen bedeller yönünden bu kez haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edildiği bildirilen kayıp kaçak bedelinden (belirsiz alacak olarak) şimdilik 38.437,91 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini ayrıca asıl dava ile birleştirme kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkeme; birleşen ve asıl dava konusunda karar verilmesine yer olmadığına,her iki davada davacı için masraf ve vekalet ücretinin tahsiline karar vermiştir.
Mahkemenin kararına karşı davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davaya dayanak olan 6179 sk. Anayasaya aykırı olduğunu, Anayasa Mahkemesi iptal başvurularını reddederken bu yansıtmaların esastan denetlenmesini de mahkemelere bıraktığını, buna dayanarak talep konuları ile ilgili esas hakkında inceleme yapılıp karar verilmesi için kararın kaldırılması aksi halde ise, konusuz kalmadan dolayı karar verilerek lehe Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin emsal kararlarındaki gibi vekalet ücreti ve yargı gideri takdir edilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde, çıkartılan 6719 sayılı kanundaki değişiklik esasen geriye dönük bir uygulama olmadığı, yargı yoluyla oluşan karmaşaya son veren bir düzenleme olduğu, dinamik elektrik piyasasının devamını amaçlayan yasal düzenlemenin gerekçesinde de bunun vurgulandığı, bu bedellerin zaten mevzuatta olduğu ve tüketicilere yansıtıldığı, 17. maddede bunun açığa kavuşturduğu, kanun koyucunun bu düzenlemeyi yapmaya mecbur kaldığı, buna göre de aleyhe hiçbir gerekçe gösterilmeden davacı yararına vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyanla, kararın bu yönden kaldırılması ve lehine vekalet ücreti ve yargılama giderleri takdir edilmesini talep etmiştir.İstinaf sebepleriyle sınırlı olarak ilk derece mahkemesi kararının incelemesiyle; 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır,” hükmünü içermektedir. Hal böyle olunca, dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişiklikleri, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalarda) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. geçici 19. ile 20. maddeleri, iptal edilmedikleri veya yürürlükten kaldırılmadıkları sürece uygulanacaktır. O halde, davalı dağıtıcı şirket, mevcut yasal düzenleme ile dava konusu bedellerin tahsilini talep edebilecektir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin benzer davalarda, eldeki davalara yönelik, yürürlüğe giren bu yasa nedeniyle davanın konusunun kalmadığına dair karar verilmesi gerektiği yolundaki emsal 2017/13140 E – 2017/16544 K sayılı ve 2017/13142 E – 2017/16545 K sayılı kararlarındaki gibi davanın konusunun kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi usul ve hukuka uygun bulunmuştur.
Davacının konusuz kalma kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Ayrıca Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, “Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve vekalet ücretine” hükmedilmesi gerekir. Somut davada; dava açıldığı tarihte davacının, dava açmakta haklı olduğu, yargılama harç ve giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında, davalı taraf lehine masraf ve vekalet ücreti taktir edilmemesine ilişkin karar usul ve yasaya uygun olup davalı lehine masraf ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinden davalının bu konudaki istinaf talebinin de HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddi gerekmiştir.
Buna göre davacı ve davalının asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı ve davalının asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı reddine
Harçlar Yasasına göre davacı ve davalıdan alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına ve istinaf edenler üzerinde bırakılmasına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden taraflar üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 19/09/2018