Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/1170 E. 2019/148 K. 11.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/1170
KARAR NO : 2019/148
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/02/2018
NUMARASI : 2017/1015 E – 2018/186 K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Abonelikten Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/02/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekil aracılığıyla vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı … hizmeti veren şirketin abonesi olduğunu, davalıdan kayıp kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmetleri bedeli, TRT payı, enerji fonu, dağıtım bedeli, KDV gibi adlar altında faturalara yansıtılan sözleşmelere ve kanuna aykırı olarak tahakkuk ve tahsil edildiğini bildirmek suretiyle haksız olarak tahsil edilen bedellerden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 44.411,51 TL nin davalılardan ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet itirazıyla, yargı yolunun caiz olmadığını, EPDK Kararları ve Elektrik Piyasası Mevzuatı gereğince düzenlenen faturaların elektrik maliyetinin bir unsuru olduğunu, söz konusu bedellere ilişkin kurul kararı yürürlükte ve mevzuatın bir parçası olduğundan bu bedellerin tahsil edilmesinde hukuka aykırılık olmadığını ifade ederek, davanın esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle dava konusuz kaldığından, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Söz konusu kararı davacı ve davalı vekili istinaf etmiştirDavacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince Anayasa Mahkemesine başvuruların bekletici mesele yapılması gerektiğini, Yargıtay Kararlarında kayıp kaçak bedelinin abonelere yansıtılmasının hukuka aykırı olduğunun belirlendiğini, bu nedenle 6719 sayılı yasanın olaya uygulanmaması gerektiğini, söz konusu yasanın Anayasaya aykırı olduğunu, ayrıca dava tarihinden sonra yürürlüğe giren mevzuat kapsamında, düzenlenen faturaların EPDK düzenlemelerine uygunluğunun denetlenmesi yönünde taleplerinin sorulmadığı ve bu yönde inceleme yapılmadığını, bu nedenle kararın hukuka aykırı olduğunu bildirmek suretiyle ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 6446 Sayılı Kanunun 17. maddesinde değişiklik yapan 6719 Sayılı Kanunun Yargı mercileri tarafından ilk yasanın yanlış yorumlanması nedeniyle ortaya çıktığını, dolayısıyla ilk derece mahkemesince daha önce şirketin tahsil ettiği bedeller yasaya uygun değilmiş gibi yeni yasal düzenleme sonrasında aleyhine vekalet ücretine hükmedilip, lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirmek suretiyle mahkeme kararının bu yönden kaldırılmasını, davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiştir.
Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Karar tarihinde Anayasa Mahkemesi bedellerin maliyet unsuru olarak alınmasını yasal hale getiren hükümlere dair iptal başvurularını reddetmiştir.Kararın Resmi Gazete’de yayımlanması 15/02/2018’dir. İptal kararı ise 28/12/2017 tarihi olup, karar tarihinden öncedir. O halde, bu istinaf sebeplerinin sonuca etkisi yoktur. Davacı tarafın bilirkişi incelemesi yaptırılması talebi yönünden ise, ilk derece mahkemesince yapılan ilk yargılama sonunda 05/04/2017 tarih, 2015/463 Esas, 2017/302 Karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar verilmiş, verilen kararın istinaf edilmesi üzerine dairemizin 18/09/2017 tarih, 2017/794 Esas, 2017/946 Karar sayılı kararı ile EPDK’ in düzenleyici işlemlerine uygunluk denetimi yapılması için gerekli belge ve kayıtlar toplanarak, oluşturulacak bilirkişi heyetine inceleme yaptırılması gerektiğinden yasa değişikliğinin getirdiği yeni düzenlemeye göre hiç delil toplamadan karar verildiğinden, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına ve dosyanın iadesine karar verildiği, mahkemesince yeniden yapılan yargılamada 05/04/2017 tarihli duruşmasında davacı vekiline düzenlenen faturaların EPDK düzenlemelerine uygun olup olmadığının denetlenmesi talebi sorulduğunda, davacı vekilince bu yönde talepleri olmadığı beyan edildiği için inceleme yaptırmanın gerekmediği gerekçesiyle karar verildiği anlaşılmıştır. Bu sebeple davacı vekilinin uygunluk denetimi yönünden bilirkişi incelemesi yapılmadığına yönelik istinaf başvurusu bu hususta talepleri olmadığını açık olarak beyan etmiş olması ve davanın, bu bedellerin hiç alınmaması gerektiğinden bahisle açılmış olması karşısında yerinde görülmemiştir.Davalı tarafın istinaf taleplerinin incelenmesiyle; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu sebeple mahkemece tespit hükmünde “dava konusuz kaldığından; esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi ve HMK 331/1 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve bu kapsamda maktu vekalet ücretinin haksız tarafa yükletilmesinde usul ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Çünkü davacı, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden, yargılama harç ve giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında, davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilemeyeceğinden, davacı ve davalı tarafın istinaf talebi yerinde görülmemiş ile istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının ve davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine,
Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 44,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL’nin davacı ve davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 11/02/2019