Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/1122 E. 2018/669 K. 28.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/1122
KARAR NO : 2018/669
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2017
NUMARASI : 2016/243 E – 2017/1215 K
DAVANIN KONUSU : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 28/05/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin abonesi olduğu davalının, her ay kullanılan elektrik tüketim miktarına karşı tahakkuk ettirdiği faturalarda hizmet bedeli karşılığı olmayan K/K bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, iletim bedeli vb. adlar altında haksız ve hukuka aykırı bedeller alındığını, enerjinin nakli sırasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığını, haksız ve kanuna aykırı olarak alınmış bu bedellerin fazlaya ilişkin kısmı saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL yasal faizi ile birlikte iadesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yargı yolunun caiz olmadığını, davacının kısmi ya da belirsiz alacak davası açmasında hukuki yarar olmadığını, kayıp kaçak bedelinin ulusal tarife adı altında EPDK tarafından belirlenerek uygulandığını, lisans sahibi şirketler açısından yasal zorunluluk bulunduğunu, belirterek davanın reddini beyan etmiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın açılmasının en önemli referansının Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/7-2454 E. ve Karar 2014/679 sayılı 21.05.2014 tarihli kararı olduğu ancak dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değişik 6446 sayılı Kanunun 17/10. maddesine göre kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak açılan davalarda mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu, alınan bilirkişi raporunda da tahsil edilen bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygun yapıldığının tespit edildiği, bu sebeplerle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmiş ve son olarak dava açıldığı tarihteki haklılık durumu gözetilerek yargılama giderleri davalının üzerine bırakılmış, davacı lehine 1.000,00 TL vekalet ücretine hükmedilmiştir.
Karara karşı davalı ve davacı vekillerince süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olduğu görülmüştür.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 6719 sayılı Kanunun birbiriyle çelişen kararlara son vermek amacıyla çıkartıldığını, geçmişe yürütülmenin söz konusu olmadığını, mevzuatta bu kalemlerin zaten tüketiciye yansıtılması gerektiğini, ancak yerel mahkemenin dava açılmasında hiçbir kusuru olmamasına rağmen davalı aleyhine açılmış bu davada yargılama giderlerine hükmettiğini, müvekkil kurumun cezalandırılmasının yanlış olduğunu, 6719 sayılı kanunun amacına aykırı, hem usul hukukunun amir hükümlerine hem de hakkaniyete aykırı bu kararın davalı aleyhine hükmedilen ücreti vekalet yönünden bozulması gerektiğini beyan etmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 4628 sayılı elektrik piyasası kanunu ile EPDK’ya sınırsız bir fiyat belirleme yetkisi verilmediğini, elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme görevinin davalıya ait olduğunu, bu bedelleri tüketiciden almanın hukuk devleti ve adalet düşüncesi ile bağdaşmadığını, vatandaşın faturalara yansıtılan kayıp kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi ve hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesinin şeffaflık gereği olduğu ve hukuk devleti ilkesinin bunun gerektirdiği, dürüst tüketiciye %15 oranında yansıtılan kayıp kaçak bedelinin mantığa aykırı olduğunu, 6719 sayılı yasanın Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurulduğunu ancak başvuru neticesi beklenmeksizin kararın verildiğini, bu sebeplerle yerel mahkeme kararının istinaf incelemesinden geçirilerek kaldırılması gerektiğini beyan etmiştir.
Davalı tarafın istinaf başvurusunun istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan incelemesinde; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E, 2014/679 K. sayılı ilamı ile tüketiciler lehine, geçmişe yönelik olarak ödedikleri kayıp kaçak ve diğer fatura kalemlerini geri alma imkanı getirilmiş, 6446 sayılı Kanuna göre tahsil edilen bu bedelleri geri almak isteyen tüketiciler 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. Fıkra ile bu haklarından geri bırakılmışlardır. Dava tarihi itibariyle davacının Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararına göre haklı olduğu aşikardır. Bu sebeple davacı lehine hükmedilen yargılama giderleri ve vekalet ücretinin yerinde olduğu görülmektedir. Sonradan 6446 sayılı Kanuna getirilen düzenleme her ne kadar geriye etkili olarak uygulansa da dava açıldığı andaki haklılık durumu göz ardı edilemez. Yerel mahkemece yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin verilen karar yerindedir. Bu sebeplerle davalı vekilinin istinaf sebeplerinin reddi gerekmektedir.
Davacı tarafın istinaf başvurusunun istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan incelemesinde; 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile ”Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilmiş ve mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır. Anayasa Mahkemesi 6719 sayılı kanun hakkındaki iptal başvurusu üzerine 28/12/2017 tarihinde verdiği ve 15/02/2018 tarihinde yürürlüğe giren kararında kayıp kaçak ve diğer bedellerin aboneden tahsilinde kamu yararı amacı güdüldüğüne, özel şirketler tarafından tahsil edilmesine rağmen nihayetinde TETAŞ’a aktarıldığını ve farklı bölgelere farklı oranlarda kayıp kaçak tarifesi düzenleme imkanı bulunduğunu bu yönleriyle kanunun Anayasaya aykırı olmadığına karar vermiştir. Davacı vekilinin istinaf sebeplerinin reddi gerekmektedir.
Bu nedenlerle; davacı ve davalının istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı ve davalının istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine,
Alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcı peşin alınmakla istinaf edenlerin üzerlerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 28/05/2018