Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/11 E. 2018/1908 K. 26.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/11
KARAR NO : 2018/1908
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/09/2017
NUMARASI : 2015/945 E – 2017/622K
Birleşen Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1224 E. – 2016/982 K. Sayılı Dosyasında;
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 26/12/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile davalı arasında düzenlenen sözleşme gereğince müvekkilinin 16/02/2006-01/11/2006 tarihleri arasında davalıdan elektrik enerjisi satın aldığını belirtilen dönemde satın aldıkları elektrik faturalarına haksız olarak kayıp kaçak bedeli, perakende satış hizmeti, sayaç okuma, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedeli olarak hizmet karşılığı olmayan bedeller yansıtılarak tahsilatlar yapıldığını, bu bedellerin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarihli 2013/7-2454 esas ve 2014/679 karar sayılı ilamı ile yasal olmadığının belirlendiğini, davalı tarafından tahsil edilen % 2 TRT payının da aktif enerji üzerinden alınması gerekirken kayıp kaçak bedeli eklenerek hesaplandığını belirterek, sözleşme döneminde müvekkilinden tahsil edilen 200,00-TL perakende satış hizmeti, 200,00-TL sayaç okuma bedeli, 200,00-TL iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedeli, 200,00-TL TRT payı, 200,00-TL kayıp/kaçak bedelinin avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Bu dava ile birleştirilen 2016/1224 esas sayılı dava dosyasında ,davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin davalıdan 16/02/2016-31/10/2016 döneminde tek terimli -sanayi – orta gerilim grubunda elektrik satın aldığını, davalıya karşı 2015/945 esas sayılı dosyada alınan bilirkişi raporunda davalı tarafından uygulanması gereken indirim oranının %13 olduğu halde %8 olarak uygulandığından, müvekkilinden 18.751,32-TL fazla para tahsil edildiğinin görüldüğünü belirterek, 18.751,32-TL’nin 31/10/2006 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin elektrik dağıtan değil, üreten ve satan bir şirket olduğunu, elektrik enerjisini …Dağıtım Aş.’ye teslim ettiğini, bu nedenle davanın husumetten reddi gerektiğini, davaya bakma görevinin idari yargı alanında olduğunu, davacının taleplerinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, yapılan tahsilatların EPDK düzenlemelerine aykırı olmadığını,birleşen dava yönünden de haksız açılan davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda ,asıl dava yönünden,yapılan tahsilatların EPDK kararlarına uygun olduğu ve 6719 sayılı yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle asıl davanın reddine ,birleşen davada ise, taraflar arasındaki sözleşmenin eki olan EK.1 no.lu Protokolü ile satın alınan elektrik bedeli olarak belirlenen 0,1198 TL/kWhüzerinden %13 indirim yapılacağı kararlaştırılmış iken, indirim oranının 2006 Eylül ve Ekim aylarına ilişkin son iki döneminde %13 indirim oranı yerine %8 oranında indirim yapılarak davacıdan haksız olarak toplam 18.751,32 TL tahsilat yapıldığı gerekçesi ile birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Sözkonusu kararı asıl dava yönünden davacı vekili ve asıl ve birleşen davadaki hükümler yönünden davalı vekili istinaf etmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle ,talepleri doğrultusunda denetime elverişli bilirkişi raporu alınmadığını,Anayasa’ya aykırılık sebebiyle bekletici mesele taleplerinin kabul edilmediğini ileri sürerek ,asıl davada verilen kararın kaldırılması istenmiştir.
Davalı vekili ise,davacının talebinin yasa değişikliği öncesinde de haksız olduğu,mevzuatta bu yönde boşluk bulunmadığı,davacı lehine masraf ve vekalet ücretine hükmedilmesinin ve aksine müvekkili lehine hükmedilmemesinin hatalı olduğu ,birleşen dava yönünden ise öğrenme tarihi olarak bilirkişi raporunun esas alınarak zamanaşımı itirazının reddinin de hatalı olduğu ileri sürülmüştür.
…nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Anılan yasanın bazı maddelerinin Anayasaya aykırılığı iddiası ile Anayasa Mahkemesine yapılan iptal başvurularının bekletici mesele yapılmamasına ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın yürürlük tarihi gözetildiğinde çok sayıda mahkemenin Anayasaya aykırılık başvurularının, istinafa konu kararın karar tarihi itibariyle yasal karara bağlama süresinin geçtiği ve henüz sonuçlanmadığı, bazı mahkemelerinin başvurularının da usulden reddedildiği anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar( Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2). Aksi halde, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırabilir . Dolayasıyla, mahkemenin, Anayasanın m. 152,III; Any. Mah.Kuruluş Kn m. 28,IV c,2 gereğince, Anayasa Mahkemesine başvurunun esastan incelenmesini beklemeksizin, yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması ve Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruları bekletici mesele yapmaması hukuka aykırı bulunmamıştır.Kaldı ki ,Anayasa mahkemesince 28/12/2017 tarihli karar ile bu husustaki iptal başvurusunun reddine karar verilmiştir.Davacı tarafın yeterli bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğine ilişkin istinaf sebebi yönünden ise, davacı talebi dava konusu bedellerin haksız alındığı, hiç alınmaması gerektiği iddiasına dayalı olduğundan, iddianın ileri sürülme şekli ,mahkemenin taleple bağlılığı ilkesi ve mevcut bilirkişi raporu içeriği de dikkate alındığında yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasının davaya katkı sağlamayacağı kanaati ile davacı tarafın bu yöne ilişkin istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Böylece davacı tarafın yerinde görülmeyen istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.Davalının istinaf taleplerinin incelenmesiyle, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur.Bu itibarla, davanın yasa değişikliği sebebiyle reddine karar verildiği de gözetilerek,davalı taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi mümkün olmadığından, davalı tarafın buna dair istinaf talebinin de yerinde olmadığı anlaşılmakla, HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.Davalının birleşen davadaki hükme yönelik istinaf talebinin incelenmesiyle; bilirkişi raporu ile mahkeme kararının gerekçesinde de açıklandığı üzere , 01/09/2006 tarihine kadar sadece aktif enerji bedeli ve dağıtım şirketi sistem bedeli birim fiyatları ayrıştırılabilirken, bu tarihten sonrasında fatura bileşenleri,aktif enerji bedeli, kayıp kaçak , dağıtım, psh ve iletim bedeli olarak ayrıştırıldığı, 2006 yılı genelinde fonlu tarife birim fiyatının 11,98-krş/kwh olduğu, 01/09/2006 dan sonraki tek farkın fatura bileşenlerini ayrı ayrı görebilme imkanı olduğu ve taraflar arasında sözleşme ilişkisi kurulmuş olması nedeniyle, taraflar arasındaki sözleşmenin EK.1 Protokolü ile satın alınan elektrik bedeli olarak belirlenen 0,1198 TL/kWhüzerinden %13 indirim yapılacağı kararlaştırılış iken, indirim oranının 2006 Eylül ve Ekim aylarına ilişkin son iki döneminde %13 yerine %8 oranında indirim yapılarak davacıdan haksız olarak toplam 18.751,32 TL tahsilat yapıldığı, 01/09/2006 tarihinden sonra fatura bileşenlerinin ayrı ayrı gösterildiği, 2006 yılının temmuz ayı ayından itibaren düzenlenen faturalarda indirim oranının gösterilmediği, davacının indirim oranının değiştirilmesine muvafakat etmediğinin davalı tarafça da beyan edildiği,sözleşmenin bu sebeple davalı tarafça tek taraflı olarak feshedildiği dikkate alındığında , davacı tarafça kendisinden haksız tahsil edilen bu bedeli sebepsiz zenginleşme kuralları çerçevesinde talepte haklı olduğu, davacının kendisinden yapılan haksız kesintiyi bilirkişi heyeti raporundaki tespit ile öğrendiği, bu tarih itibarıyla zamanaşımı süresinin de dolmadığı anlaşılmakla zamanaşımı def’inin reddine ve birleşen davanın kabule karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.Böylece istinaf konusu karar usul ve hukuka uygun bulunmakla, davacının asıl dosyaya ve davalının asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine,
Davalının asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine,
Asıl davada, Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 35,90 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL nin davacı ve davalıdan ayrı ayrı alınarak Hazineye irat kaydına,
Birleşen davada, Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 1.280,90 TL nisbi istinaf harcından peşin alınan 374,53 TL harcın mahsubu ile, bakiye 906,37 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı ve davalı üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 26/12/2018