Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/103 E. 2020/263 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2018/103
KARAR NO: 2020/263
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/09/2017
NUMARASI: 2016/891 E – 2017/866 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/02/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında oto bakım ve onarım işleri nedeniyle ticari ilişki bulunduğunu, müvekkili şirket tarafından davalı şirkete ait araçların çeşitli kez tamir ve bakımlarının yapıldığını; kesilen faturalara nazaran davalıdan 33.702,61 TL cari hesaptan kaynaklanan alacaklarının bulunduğunu; davalı aleyhine ödenmeyen bu borçtan dolayı İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında icra takibi yaptıklarını; davalının haksız bir itirazla takibi durdurduğunu bildirerek; işbu davayı kısmen açtıklarını, işlemiş faiz yönünden itirazın iptali taleplerinin bulunmadığını, sadece asıl alacak yönünden davalının haksız itirazının iptaline ve davalıdan %20 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında müvekkiline ait araçların bakım ve onarımı yönünden ticari bir ilişkinin bulunduğunu ancak tüm bakım ve tamir faturalarını ödediklerini, bu işten dolayı davacı şirkete hiç bir borçlarının bulunmadığını; takip dayanağı faturaya dikkat edilirse bunun “servis sigortası” faturası olduğunu; oysa taraflar arasında sigorta açısından yapılan herhangi bir sözleşmenin bulunmadığını, böyle bir faturanın kendi kayıtlarında yer almadığını ileri sürerek davanın reddini ve davacıdan %20 oranında kötü niyetli takip tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “Bilirkişinin tespiti dosya içindeki uzman ve tarafsız ekspertiz şirketinin raporuna uygun olduğu kabul edilmiş bu nedenle davacının vermiş bulunduğu tamir hizmetinin bedelinin 34.000,21 TL olduğu; ancak takibin 33.702,61 TL üzerinden başlatılması nedeniyle talep ile bağlı kalmak gerektiği belirlenmiştir. Kaza sonrası … plakalı aracın Topselvi Ş.A Kaya Erdem Polis Merkezinde 14/06/2014 tarihinde alınan ifade de; aracın sürücüsü olan … söz konusu tırda şoförlük yaptığını, aracın …’a ait olduğunu açıkça bildirdiği görülmüş olup; getirtilen araç kaydından …’tan kastetilenin davalı şirket olduğu anlaşılmıştır. Aracın tamir giderinden, kazaya neden olan sürücünün de sorumlu olacağı; sürücünün davalı şirketin elemanı olması nedeniyle, davalı şirketin bu bedelden sorumlu olduğunu; zaten davalı tarafın bunu inkar etmediği, aksine tüm araçlarının bakım giderlerini ve tamir giderlerini ödediğini iddia ettiğini; eser sözleşmesinde iş bedelini ödediğini ispatlamakla iş verenin sorumlu olduğu; davalıca iş bedelinin ödendiğinin ispatlanamadığı kabul edilerek, davalının icra takibindeki asıl alacağa itirazının yerinde olmadığı kabul edilmiş ve itirazın iptaline karar verilmiş; davacı taraf her ne kadar icra inkar tazminatı talep etmişse de eser sözleşmesinden kaynaklanan alacakların likit olabilmesi için kesin hakedişe bağlanmış olması gerektiği” gerekçesiyle davanın kabulü ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasına yaptığı itirazın, asıl alacak yönünden iptaline, davacının icra inkar tazminatı talebinin, davalının da kötü niyetli takip tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Söz konusu kararı davalı vekili istinaf etmiştir. İstinaf başvurusunda önceki savunmalarını tekrarla birlikte özet olarak; müvekkili şirketin … plaka sayılı aracın maliki olmadığını, müvekkili ile davacı arasında … plaka sayılı aracın bakım ve onarımına yönelik bir eser sözleşmesi imzalanmadığını, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, aracın dava dışı … A.Ş. adına tescilli olduğunu ve yine söz konusu araç dava dışı … Ltd. Şti. tarafından işletildiğini, davaya konu husumetin eser sözleşmesinden mi vekaletsiz iş görmeden mi yoksa sebepsiz zenginleşmeden mi kaynaklandığının tartışması gerektiğini, mahkeme tarafından olaya eser sözleşmesi hükümlerinin uygulanması halinde dahi müvekkili şirketin sorumluluğunu doğurmayacağını, Karayolları Trafik Kanunu’nda kendisine hukuki sonuç bağlanan sürücünün, malik ve işleten kavramlarının dava dosyasının çözümlenmesi bakımından bir önemi bulunmadığını, işleten kavramına Karayolları Trafik Kanunu’nda özellikle trafik kazalarından kaynaklanan ve ayrıca diğer tazminat/cezai sorumluluklar açısından sonuçlar bağlandığını,bunun dışında işletenin, sürücünün hatta araç malikinin aracın bakım ve onarımına yönelik eser sözleşmesinden doğrudan sorumlu olduğu söylenemeyeceğini, eser sözleşmesinin taraflarının kimler olduğunun tespitinin davaya konu uyuşmazlığın çözümü için büyük önem taşıdığını, bilirkişinin raporunda eser sözleşmesi varsa bunun taraflarının kimler olduğunun belli olmadığı tespitini yaptığını, mahkeme dosyasında … plaka sayılı aracın bakım ve onarımına yönelik müvekkili şirketin açık veya örtülü bir rızasının bulunduğuna yönelik bir delil bulunmadığını, raporda davacı ile sigorta şirketinin aracın bakım ve onarımı yönünden iletişime geçtiği ve aracın 34.000,21 TL bedelle tamiri bakımından mutabakata varıldığının ve sigorta eksperinin kesin raporuyla davacının faturalarının birebir örtüştüğünün belirtildiğini, bundan da eser sözleşmesinin davacı ile … plakalı aracın kasko sigortasını yapan … A.Ş. arasında bağıtlandığının anlaşıldığını, dava dışı … A.Ş.’ye davacı tarafından toplam 50.610,53 TL tutarlı yedek parça miktarından 30.356,79 TL; 14.245,00 TL tutarlı işçilik miktarından 5.685,00 TL miktarlı indirimler yapılmış olduğunu, müvekkili şirket ile davacı arasında bir eser sözleşmesi bulunmadığı, eser sözleşmesi bilirkişi raporundan ve diğer delillerden anlaşıldığı kadarıyla … A.Ş. ile davacı arasında bulunduğundan müvekkili aleyhine yöneltilen bu davanın “pasif husumet ehliyeti yokluğu” nedeniyle reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, … A.Ş ile davacı arasında da eser sözleşmesi bulunmadığı düşünüldüğünde ise davaya konu olaya uygulanacak hükümlerin davacının tercihine göre; vekaletsiz iş görme ya da sebepsiz zenginleşme olduğunu ve husumetin aracın maliki … A.Ş.’ye ya da kasko sigortacısına yöneltilmesi gerektiğini sürerek kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Dava, Finansal Kiralama Sözleşmesine konu aracın hasara uğramasından dolayı onarım bedelinin ödenmemesi nedeniyle sürücünün işvereni olan davalı şirketten tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali davasıdır. Takip dosyasının yapılan incelemesinde,33.702,61 TL asıl alacak ve 4.148,23 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 37.850,84 TL tutarındaki toplam alacağın asıl alacağa işleyecek %10,50 avans faizi ile birlikte tahsilini talep ettiği görülmüştür. Yine dosya içerisinde bulunan ruhsat örneklerinden araç malikinin … A.Ş. olduğu, sigorta poliçesine göre sigortalının … A.Ş. Sigorta ettirenin ise … olduğu, kazaya ilişkin sürücü …’ın ifadesinde …’ın yanında çalıştığını beyan etmiş olduğu, 28.02.2017 günlü ön inceleme duruşmasında davalı vekilinin aracın müvekkiline değil …’ya kiralandığını, sürücünün şirketinin elemanı olduğunu ve şirketin aracın işleteni olduğunu kabul ettiğine yönelik beyanda bulunduğu, dosya içerisinde finansal kiralama sözleşmesinin bulunmadığı ancak kiracının … olduğu yönünde ihtilaf bulunmadığı, sigorta şirketinin 02.12.2016 tarihli cevabi yazısından dosyadan yapılan ödemenin bulunmadığının bildirildiği anlaşılmaktadır. Buna göre yapılan değerlendirmede; davacının dava dilekçesinde taraflar arasındaki cari hesap ilişkisine dayandığı, yargılama sırasında ise dava konusu … plaka sayılı aracın tamir bedelinin talep edildiğinin beyan edildiği nazara alındığında, talebin eser sözleşmesinden kaynaklandığı değerlendirilmiştir. Eser sözleşmesinde, sözleşme ilişkisinin varlığını ispat yükünün yükleniciye ait olduğu, yüklenici olan davacının, davalı ile aralarında araç tamirine ilişkin sözleşme ilişkisinin kurulduğunu ispatlayamadığı göz önünde bulundurularak, ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu, iş bedelinin davalıdan tahsiline yönelik olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bunun yanısıra davalının araç maliki ve işleteni olmadığı nazara alındığında sebepsiz zenginleşmeye ilişkin hükümlerin uygulanamayacağı, adam çalıştıran sorumluluğuna ilişkin hükümlerin ise davanın sözleşme ilişkisine dayanılarak açılıdığı dikkate alındığında dosyada uygulama yerinin olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu itibarla; yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulduğunda sigorta bedelinin sigorta şirketi tarafından ödenmemiş olduğu, aracın çekici ile tamire getirildiği, icra takibinde dayanak gösterilen cari hesap alacağının şirketler arası ticari ilişki olmaması nedeniyle yerinde olmadığı dikkate alınarak davanın husumet nedeniyle reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu, davalı vekilinin istinaf itirazları bu nedenlerle yerinde olduğu anlaşılmakla, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince karar düzeltilerek yeniden esas hakkında “Davanın pasif husumet yönünden reddine” karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkeme kararı HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında; 1-Davanın pasif husumet yönünden reddine, 2-Alınması gereken 31,40 TL karar harcından peşin olarak alınan 575,56 TL ilam harcının mahsubu ile fazla alınan 544,16 TL’nin talep halinde ve karar kesinleşince davacıya iadesine, 3-Davacının yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-Davalının yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davalı lehine karar tarihindeki AAÜT gereğince hesaplanan 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 6-Taraflarca yatırılan gider avasının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince taraflara iadesine, İstinaf incelemesi ile ilgili olarak; Davalıdan peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, Davalının istinaf sebebiyle yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 26/02/2020