Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/1 E. 2018/1858 K. 21.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/1
KARAR NO : 2018/1858
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/03/2017
NUMARASI : 2016/158 E – 2017/202K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/12/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, her hangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, şimdilik 10.000,00 TL’nin ticari avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın zamanaşımına uğradığını, husumet itirazlarının olduğunu, yargı yolu yönünden v esastan davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, 6446 sayılı yasanın 17. geçici 19 ve 20. maddeleri uyarınca davacının davasının reddine karar verilmiştir.
Söz konusu kararı davacı vekili ve davalı … vekili istinaf etmiştir.
Davacı taraf istinaf başvurusunda ve ek beyan dilekçesinde özet olarak; yerel mahkeme tarafından yapılan yargılamada bilirkişi incelemesi yapılmadığını ve işin esasına girilmediğini,6446 sayılı EPDK’daki değişiklikler nedeniyle dava konusu edilen alacak kısımlarının bir kısmı talep edilemeyecek hale gelmiş ise de davalı enerji şirketinin EPDK’nın düzenleyeci işlemlerinde belirtilen oranlarda kayıp kaçak tahsilatı yapıp yapmadığının yargı denetimine muhtaç olduğunu, bu nedenle davanın bu yönüyle ele alınması gerektiğini, önceden tahsil edilen bu bedellerin EPDK’nın belirlediği oranların altında kalıp kalmadığına bakılarak esas hakkında karar verilmesi gerektiğini, davanı açıldığı tarihte haklı olan taraf lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı taraf istinaf başvurusunda özet olarak; davanın reddine karar verildiği halde davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmediğini, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, 6719 sayılı kanundan önceki mevzuatta da yer alan dava konusu bedellerin EPDK tarafından belirlendiğini,bu hususta idareye yetki verildiğini, davalı şirketin bu düzenleme dışında işlem tesis etmesinin mümkün olmadığını,davacının dava başında da haklı olmadığını ileri sürerek kararın bu yönlerden düzeltilmesine ve davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.
İstinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan incelemede; 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19 “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20 “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Hal böyle olunca, dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişiklikleri, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalarda) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. geçici 19. ile 20. maddeleri, iptal edilmedikleri veya yürürlükten kaldırılmadıkları sürece uygulanacaktır. O halde, davalı dağıtıcı şirket, mevcut yasal düzenleme ile dava konusu bedellerin tahsilini talep edebilecektir.Bu nedenle ilk derece mahkemesinin yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması hukuka aykırı bulunmamıştır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin benzer davalarda, eldeki davalara yönelik olarak yürürlüğe giren geçmişe etkili 6719 sayılı Kanun nedeniyle, davanın konusunun kalmadığına dair karar verilmesi gerektiği yolundaki emsal 2017/13140 E – 2017/16544 K sayılı ve 2017/13142 E – 2017/16545 K sayılı kararlarındaki gibi “davanın konusunun kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi gerektiği halde davanın reddine karar verilmesi hukuka uygun bulunmadığından davacının buna dair istinaf talebinin kabulü ile karar HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek “konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar vermek gerekmiştir.
Davacının vekalet ücreti ve yargılama giderine yönelik istinaf sebeplerine gelince; somut olayda davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E – 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur. Dolayısıyla, davacı mevzuat değişikliği sonrası haksız çıkmış olsa da, dava tarihi itibariyle, uygulamanın haksız olduğu iddiası ile açmış olduğu bu davasında, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, mahkemece, yasa değişikliği nedeniyle, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğinden, vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden ise davacı mevzuat değişikliği sonrası haksız çıkmış olsa da, dava tarihi itibariyle, uygulamanın haksız olduğu iddiası ile açmış olduğu davasında, dava tarihinde haklılığı (Baki Kuru dördüncü cilt sayfa 3687) göz önünde tutularak, anılan yasa maddeleri ve 6100 sayılı HMK’nın 331. maddesi gereğince, davacı lehine yargılama gideri ve maktu vekalet ücreti takdir edilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafın bilirkişi incelemesi yaptırılması talebi yönünden ise, davanın başında davacı tarafın talebinin dava konusu bedellerin haksız alındığı, kayıp-kaçak bedelleri dahil edilerek alınmaması gerektiği iddiasına dayalı olduğundan,dava dilekçesinde açıkca bu bedellerin alınmaması gerektiği ileri sürüldüğü, bunun dışında tarifeye aykırı olarak fazl atahakkuk ettirildiği iddiası gibi bir dava gerekçesi belirtilmediği, davada talep edilmeyen hususun istinaf sebebi yapılmasının da mümkün olmadığı, iddianın ileri sürülme şekli, davadaki talepler gereği mahkemenin taleple bağlılığı ilkesi gözetildiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasının davaya katkı sağlamayacağı kanaati ile davacı tarafın bu yöne ilişkin istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davalı tarafın vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin istinaf taleplerinin incelenmesiyle; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava reddedilmiştir. Çünkü davacının, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet verdiği ve yargılama harç ve giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilemeyeceğinden, davalı tarafın istinaf talebi yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine, davacının istinaf talebinin kısmen kabulü ile HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A-Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine,
B-Davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek yeniden esas hakkında,
1-Konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 31,40 TL harcın peşin harçtan mahsubu ile bakiye 139.38,00 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacının yatırdığı 170,78 TL harç ve yapmış olduğu 35,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı lehine 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansı bakiyelerinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırına iadesine,
Sair istinaf sebeplerinin reddine,
Davacı taraftan istinaf sebebiyle peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine,
Davalı taraftan alınması gereken 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına
Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 77,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı istinaf yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 361.madde uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 21/12/2018