Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/923 E. 2018/207 K. 21.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/923
KARAR NO : 2018/207
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/03/2017
NUMARASI : 2015/570 E – 2017/166 K
DAVANIN KONUSU : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 21/02/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi’nin davalı ile yapılan sözleşme uyarınca 01/05/2014-31/12/2014 tarihlerini kapsayan dönemler için elektirk enerjisini davalıdan temin edeceğini, ancak sözleşme devam ettiği halde, davalı tarafça 04/07/2014 tarihli elektronik posta aracılığı ile 01.08.2014 tarihinden itibaren elektrik enerji tedarikinin yapılmayacağının bildirildiğini, buna karışılık olarak, aynı gün içinde 04/07/2014 günlü elektronik posta aracılığı ile davalıya, taraflar arasındaki sözleşmenin 12. maddesine göre, sözleşmeyi ihlal etmeyen tarafın sözleşmenin haksız feshinden doğan tüm zarar ve ziyanları talep etme hakkının doğacağını ve tüm zarar ve ziyanların davalıya ait olacağının bildirildiğini, davalı tarafın 14/07/2014 tarihli yazısı ile 2014 Ağustos ve Eylül dönemleri için PSH almadan indirimsiz enerji tedarikine devam edilmesi ve Ekim 2014 itibariyle de enerji tedarikinin sonlandırılması konusunda teklif geldiğini, davalının bu teklifinin müvekkil nezdinde görüşüldüğünü ve sadece Ağustos ayı için PSH alınmadan indirimsiz elektrik tedarikinin davalıdan yapılmasına, ancak sözleşme hükümlerine göre 01/09/2014-31/12/2014 tarihleri arasında sözleşmenin bitimine kadar, elektrik tedarikine devam edilmesinin şart olarak ileri sürüldüğünü, teklifin bu şartla kabul edilebileceğinin 16/07/2014 gün ve 2972 sayılı yazı ile davalıya bildirildiğini, davalının bu şarta uymadığını, bu nedenle 01/09/2014-31/12/2014 arasında dava dışı bir üçüncü firmadan elektrik enerjisi temin etmek zorunda kaldıklarını, arada fiyat farkı doğduğunu, bu zararın karşılanması gerektiğini, davalının haksız olarak sözleşmeyi fesih ettiğini, ileri sürdüğü sebeplerin mücbir sebep olabilecek nitelikte olmadığını, bu nedenle Eskişehir .. Noterliği’nden 28/01/2015 gün ve..yevmiye sayılı ihtarname keşide edilerek oluşan zarar 499.629,32 TL’nin faizi ile birlikte ödenmesinin davalıdan istendiğini, ihtarnamenin davalıya 04/02/2015 günü tebliğ edilmesine rağmen zarar bedelinin ödenmediğini bildirmek suretiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 499.629,32 TL zararın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı arasında akdedilen sözleşme kapsamında, şirket tarafından önceden ön görülmeyen durumların oluşması sebebiyle davacıya 04/07/2014 tarihli yazı ile Ağustos ayı itibariyle elektrik temin edilemeyeceği hususunun bildirildiğini, hemen sonrasında davacı ile yapılan yazışma ve görüşmeler üzerine müvekkili şirket tarafından Ağustos – Eylül ayları için PSH alınmadan elektrik satılması yönünde davacıya yeni bir teklifte bulunulduğunu, teklifte piyasa koşullarının en uygun olduğu Ekim 2014 ayı itibariyle elektrik tedarikinin sağlanamayacağının bildirildiğini, Ağustos ayından sonra da davacının yeni bir tedarikçi ile anlaşması için müvekkili şirketin iyi niyetle çaba sarf ettiğini, böylece davacının Ekim 2014 döneminde müvekkili aracılığı ile bir başka tedarikçiyle benzer şartlarda elektrik temin etmesini sağladığını, bu nedenle davacı zararının doğmadığını, davalının sorumlu tutulamayacağını bildirmek suretiyle, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, taraflar arasında yapılan enerji satış sözleşmesi ve buna ekli özel şartlar kapsamında 01/05/2014 ve 31/12/2014 tarihleri arasındaki dönemler için davacının elektrik enerjisi tedarikinin davalı şirketten temin edeceğinin kararlaştırıldığı, ancak davalı şirketin 01/08/2014 tarihinden itibaren elektrik enerjisi tedarikinin yapılmayacağını davacıya bildirdiği, davalının ileri sürdüğü sebebin kanunun aradığı anlamda mücbir sebep olmadığı, davalının enerji tedariki işine girerken basiretli bir iş adamı gibi gereken öngörülerde bulunması ve buna göre planlamalar yapıp abonelerini ortada bırakmaması gerektiği halde, süresinden önce haksız olarak sözleşmeyi feshederek, davacının başka bir enerji firması ile sözleşme yapmasına sebebiyet verdiği, bu nedenle davacının uğradığı zararı karşılaması gerektiği, bilirkişi kurulu tarafından zararın usulüne uygun hesaplandığı belirtilmek suretiyle davanın kabulüne, oluşan 499.629,32 TL zararın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hükme karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinafa başvurulmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin vakayı ve delilleri hatalı değerlendirdiğini, müvekkil şirket tarafından önceden öngörülmeyen durumların oluşması sebebiyle durumun davacıya bildirildiğini, değişen şartlara göre yeni teklif götürüldüğünü, davacının yönetim kurulu tarafından teklifin kabul edildiğini, böylece davacıyla mutabık olduklarını, davacı ile arasındaki sözleşmeyle bire bir aynı koşullarda, davacının bir başka şirket ile yeni bir sözleşme yapmasına yardımcı olduğunu, bilirkişi heyetinin Ağustos ayına yönelik yapmış olduğu hesaplamanın hatalı olduğunu, davacı ile indirimsiz fiyat üzerinden satış yapılacağı hususunda anlaşma sağlandığını, bu durumun gözardı edildiğini, davacıya mücbir sebepden dolayı elektrik temin edilemediğini, mücbir sebeplerin tek tek sözleşme kapsamında belirtilmesinin mümkün olmadığını, iki doğalgaz santralinin çalışmaması, hidroelektrik santarllerin üretiminin Türkiye’de süren kuraklık nedeniyle ciddi oranda düşmesi ve 15 türbinin halihazırda çalışmamasının, sözleşmenin 11. maddesinde belirtilen hallere uygun olduğunu, sorumluluğunun doğmadığını, zarar kalemlerin fahiş olduğunu bildirmek suretiyle mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında enerji satış sözleşmesi yapıldığına dair uyuşmazlık yoktur. 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 13. maddesi kapsamında almış olduğu dağıtım lisansı ile elektrik piyasasında, kullanıcılarına sunulmak üzere serbest tüketici sıfatıyla elektrik tedarik eden davacı davalı şirket ile tedarik sözleşmesi yaptığı anlaşılmaktadır.
Tedarik sözleşmesi kapsamında davacıya elektrik enerjisi sağlayan davalı işletme 01.05.2014 – 31.12.2014 tarihleri arasında, davacıya, bulunduğu taaahhhüt ile periyodik olarak her ay ifa edilmek üzere enerjiyi sürekli bulundurma yükümlülüğü altında iken, enerji sözleşmelerinde ilişkinin doğasına uygun olarak son kullanıcının, edimin sürekli hazır bulundurmasını talep etme hakkı doğmaktadır. Diğer yandan, son kullanıcıya gelmeden, sağlayıcı işletmeler arasında da enerjiyi sürekli hazır bulundurma yükümlülüğü büyük önem taşımaktadır.Sağlayıcının işletmenin talebi karşılayamaması halinde, sözleşmenin ifa edilememesinden dolayı tazminat talebiyle karşılaşması muhtemeldir. Sağlayıcının işletmenin şebeke sisteminde bazı teknik arızalar veya üretimde meydana gelen sebeplerden dolayı edimini ifa edememesi söz konusu olabilir.
Davada, davalının işletme, sözleşme kapsamında elektrik hazır bulundurma taahhüdünü yerine getiremeyeceği ve “önceden öngörülmeyen durumlar” sebebiyle davacıya Ağustos ayı itibariyle elektrik temin edilemeyeceğini 04.07.2014 tarihli ihtarname ile bildirdiği, davacının bu durumu kabul etmediği, sadece Ağustos ayının indirimsiz ifa edilmesini, diğer ayların sözleşmeye uygun ifa edilmesi koşulu ile kabul edebileceklerini beyan ettikleri ve sonuçta, davalının Ağustos ayını indirimsiz ifa ettiği, ancak sözleşmede taaahhüt edilen Ekim ayından 31.12.2014 tarihine kadarki dönem için elektrik temin edemediği, bu nedenle davacının kendisine yeni tedarikçi bulmak zorunda kaldığı, sözleşmenin ifa imkansızlığından uğradığı zararın tazminine yönelik 28.01.2015 tarihli ihtarname gönderdiği, davalının zararını tazmin etmemesi sonucu, iş bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Davalı sözleşmedeki edimini ifa edememe sebebi olarak, mücbir sebep olduğunu, bu nedenle sorumlu olmasının mümkün olmadığını ileri sürmüştür. Mücbir sebep işletme dışından kaynaklanan ilgili tarafından önceden tahmin edilemeyen ve ortaya çıkmasında kendisinin sorumlu olmadığı, sorumluluğu ortadan kaldıran illiyet bağını kesen bir olaydır. Sözleşmede mücbir sebepler de ayrıca sayılmıştır. Serbest tüketicilerin toptan satış şirketleri ile kurdukları sözleşmelerde, toptan satış şirketlerinin işletme alanında bulunmayan, TEİAŞ, TEDAŞ veya diğer üçüncü şahısların sebep olacağı arıza halleri mücbir sebep olacağı gibi, işletmenin üretim tesislerinde meydana gelecek çökme, yıkım, sel, taşkın gibi sebeplerle meydana gelecek üretim miktarı sınırlandırılmaları, doğal afet, yangın, savaş, kitle hareketleri, sabotajlar, iletim ve dağıtım hatlarında meydana gelen sistemin işlemesine engel olan olaylar, kamu kurum ve kuruşlarının eylem ve işlemleri nedeniyle meydana gelen ifa imkansızlıkları bu kapsamda değerlendirilmelidir. Her ne kadar davacı ifa imkansızlığı içinde bulunduğunu, doğal gaz santrallerinin çalışmadığını ileri sürmüş ise de, bilirkişi heyetinin raporunda belirttiği üzere ülke genelinde doğal gaz alımında her hangi bir zorluk yaşanmadığı, bu durumun mücbir sebep olmayacağı, alternatif elektrik üretimi yapan hidroelektrik santrallerinin varlığı nedeniyle, ülke de süren kuraklığa dayandırmasının da mücbir sebep olamayacağı, sonuçta sözleşmenin 01.05.2014 tarihinde yapıldığı gözetildiğinde üç ay sonra, 2014/Temmuz ayında kuraklık çıkmasının yeni bir olay olmayacağı, zaten bilirkişi raporunda belirtildiği üzere etkili bir kuraklığın ülke genelinde hüküm sürmediği, basiretli tacir gibi davranması gereken davalının, işletmesinin kapasitesini ve verimliliğini göz önüne alarak, sözleşme kurucu unsurlarından olan elektriği sürekli temin etme taahhüdünde bulunması gerektiği halde, sözleşme kurulduktan üç ay gibi kısa bir süre sonra, gösterdiği sebeplerle elektrik temin edemeyeceğini ileri sürmesi mücbir sebep kabul edilemez.
Nitekim, kuraklık nedenine dayalı …A.Ş’ye ait 15 türbinin halihazırda çalışmaması ve tüm ileri sürdüğü olguların, mücbir sebep sayılmayacağı kabul edilmelidir. O halde davalının, sözleşmeyi haksız olarak ifa etmediği ve bu nedenle doğan zararı tazmin etmek zorunda olduğu, Ağustos ayını indirimli kabul eden davacının kabul beyanı ile, sözleşme kapsamında en azından Ağustos ayı için davalının rahatlaması ve diğer dönemler için sözleşme kapsamında ve koşullarında rahat ifasını gerçekleştirmesinin amaçlandığı, bu şekilde davacı tarafça fedakarlıkta bulunulduğu, ancak sonrasında davalının edimlerini yerine getirmediği, davacının mutabık kaldığı teklifin şartlı olduğu, şartın Ağustos’tan sonraki aylar için aynı, sözleşme koşullarıyla devamı şeklinde olduğu, bu şartın davalı tarafından karşılanmaması nedeniyle, mutabakatın geçerli olmadığı ve davacının Ağustos ayı da dahil sözleşme kapsamında belirtilen dönemler için, diğer dava dışı üçüncü şahıs şirket ile yapmış olduğu sözleşme ile arasındaki fiyat farkını müspet zarar olarak talep edebileceği, böylece buna göre hesaplama yapan ve denetime elverişli bilirkişi raporuna itibar eden mahkemenin kabul kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,
Alınması gereken 34.129,67 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 8.533,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 25.596,67 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
İstinaf eden davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 21/02/2018