Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/2359 E. 2020/123 K. 04.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/2359
KARAR NO : 2020/123
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/07/2017
NUMARASI : 2015/38 E – 2017/868 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 04/02/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalının ortak olarak dava dışı arsa maliki … ait … İlçesi … Mahallesi … ada … parsel sayılı taşınmaz için 21/03/2013 tarihli, … ait … ada … parsele inşaat yapımı için tarihsiz ve … ait … ada … parsele inşaat yapımı için ve dördüncü olarak davalı …’ın kendisine ait taşınmaz yönünden yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmeleri kapsamında, 1 nolu inşaatın inşaat malzemelerinin davacı tarafça temin edilmesine rağmen dairelerin satış bedellerinden karın yarısının davacıya ödenmediğini, 2 nolu inşaatın yapımından sonra yine davalının, davacıya kar payı vermediğini, 3 nolu inşaat malzemelerinin çoğunun davacı tarafça temin edildiğini ancak hiçbir kazanç elde edemediğini, inşaat malzemeleri yönünden zarar ettiğini, 4 nolu inşaatı tamamlanıp tapularının davalıya devrinden sonra ise davalının, davacıya hiç ödeme yapmadığını beyanla, 400.000,00 TL.nın dava tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı ile davalının ortak yaptıkları inşaatlardan davacının alacağı bulunmadığını, … ait inşaatın yüklenicilik görevlerine son verildiği ve … ada … parsel sayılı … inşaata ait yapımda da, davacının katkısı olmadığını, yapılan inşaatlardan davacıya düşen dairelerin … ve kardeşi … adına tescil edildiğini, ayrıca üçüncü inşaatın arsa tapusunun davalıya ait olduğunu, bu inşaat yönünden de davacının, davalıdan alacak hakkının bulunmadığını, dava dilekçesinde davacı tarafın, hangi inşaatta ne kadar ve neden kaynaklanan alacak hakkı bulunduğunun açıkça belirtilmediğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, davalı tarafın adi ortaklık biçiminde işleyen bir ilişki varlığını ikrar ettiğini, ancak ispat yükünün davacıda olduğunu, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığından adi ortaklığın hangi iş veya işler konusunda yapıldığının somut olmadığını, her ortağın bağımsız olarak ticari faaliyetini yürüttüğünü ve bazı inşaat işlerinde ise ortaklık yaptıklarını, bu kapsamda dört inşaat tamamladıklarını, ortak olarak yapılan bir inşaat tamamlanıp bittiğinde, daire satışları tamamlanıp para paylaşıldığında, o işe ilişkin adi ortaklığın da sona ermiş ve fiilen tasfiye edilmiş olacağını, davada süregelen bir adi ortaklık tasfiyesi gibi değil, tasfiye alacağının ödenmesi talebi olduğunu, dinlenen tanıkların tarafların ortak iş yaptığını ispattan başka somut veri ortaya koymadığını, davacının ileri sürdüğü dört ayrı inşaattaki ortaklık ilişkisinde, iki tarafın da inşaatın bazı kısımlarının kendilerince yapıldığı iddiasına rağmen buna dair fatura, sözleşme, ödeme belgesi ve benzer delil sunulmadığından bilirkişinin nihai rapor hazırlanmasının mümkün olmayacağını beyan etttiğini, tarafların ortak iş yaptıkları inşaatlara toplam ne kadar harcandığı, arsa payı dışında müteahhit tarafa hangi bağımsız bölümlerin düştüğü, bunların o günkü ve dava tarihlerindeki değerleri, kime kaça satıldığı, elde edilen paradan ne kadarının ortaklık giderlerine harcandığı, yapılan işten ne kadar kâr elde edildiği, zarar edilmişse ne kadar olduğu, ne kadar vergi ve SGK primi ödendiğinin belli olmadığı, hangi bağımsız bölümlerin hangi ortak tarafından üçüncü kişilere satıldığının belirsiz olduğu ve tahsil edilen paraların kim tarafından tasarruf edildiğine dair kayıt ve Maliyeye kazanç beyanı da yapılmadığı, tek tek inşaat maliyetlerini hesaplaması, buradan muhtemel müteahhit kârını belirlemesi, bunun yarısını taraflardan biri için ortaklık payı diye hükme bağlamasının düşünülemeyeceğinden, davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle; “Davanın reddine” karar vermiştir.Mahkemenin bu kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur. İstinaf dilekçesinde; ortak yapılan inşaatlarla ilgili sözleşmeler ve dinlenen tanık beyanları değerlendirilmeden karar verildiğini, tarafların inşaatları beraber yaptıklarını kabul ettiklerini, deliller toplanmadan eksik inceleme ile karar verildiğini, binayı yapan mimarların da dinlenmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.Dava adi ortaklık tasfiye bedeli ve davacının malzeme alacağına yönelik alacak davasıdır. Davacı davalı ile 4 inşaat yaptıklarını, malzemelerin çoğunu kendisinin karşıladığını, buna rağmen malzeme bedelleri davalı tarafça taşınmaz satışı sonrası ödenmediği gibi, taşınmaz satışından kar payının da davalı tarafça ödenmediğini ileri sürmüştür.Davaya konu taşınmaz tapu kayıtları celbedilmiş, taraf tanıkları dinlenilmiştir. Sunulan belge, fatura, senet vs diğer kayıtları incelenmiş, masraf belgelerinin hangi inşaata ait olduğu da belirlenememiştir.Kaldı ki, davacı taraf herbir inşaat için ne kadar masraf, ne kadar kar payı talep ettiğine ilişkin açıklayıcı beyan sunmamıştır.Taşınmazlar başında keşif yapılmış ise de, inşaat malzeme masraf ayrıştırmasının yapılamadığı belirtilmiş, taraf ticari defterlerinin mahkemece ibrazı ve ek rapor alınmasına karar verilmiş ise de, taraflarca ticari defter kayıt ve belgeleri sunulmamıştır.Davalının cevap dilekçesinde ileri sürdüğü üzere, davalının müteahhitlik belgesinin olmadığı, davacı ile davalı arasında iş ortaklığı yapılmak zorunda kalındığı, yer sahibi … tarafından kimseye daire satış yetkisi verilmediği, inşaat gider masraflarının belirtilen yer sahibi tarafından ödendiği,yer sahibi tarafından dairelerin satıldığı, hatta arta kalan para ile davacı adına Bursa Kestel ilçesinde arsa satın alındığı, bu arsanın yarı hissesi dahi davalıya ait olması gerekirken ,davacı tarafça bu arsa yarı hissesinin davalıya verilmediği, bu nedenle söz konusu inşaat yapımından dolayı davalının davacıdan alacaklı olduğu iddiası karşısında, bu savunmanın aksinin davacı tarafça ispatlanamadığı anlaşılmıştır.Ayrıca davacı yemin deliline de dayanmamıştır. Davacı tarafça, 4 inşaat açısından, davalı savunmasının aksinin ispatlanamadığı, sunulan bazı malzemelere ilişkin belgelerin ise yapıldığı ileri sürülen inşaatlara ait binalarla ilintisinin de tespit edilemediği, açıkca davacının davasını ispat edemediği görülmüştür. Bu nedenle mahkemenin davanın reddine dair kararı sonuç olarak usul ve hukuka uygun bulunmuştur. Buna göre davacının istinaf talebinin HMK 353/1b-1.maddesi gereği reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 04/02/2020