Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/2350 E. 2018/770 K. 21.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/2350
KARAR NO : 2018/770
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/07/2017
NUMARASI : 2016/2 E- 2017/967K
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ :21/06/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin 2012 yılının 3.ayına kadar …den, devamında 18/02/2012 tarihli sözleşmeye dayanarak 2015 yılının 7.ayına kadar geçen dönemde … Tic.A.Ş.den elektrik satın aldığını, davacı şirkete 18/02/2012 tarihli sözleşmeden itibaren gönderilen faturalar içerisinde aktif tüketim bedelinin dışında kayıp-kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmeti bedeli, sayaç okuma bedeli olarak bir kısım bedeller tahakkuk ve tahsil edildiğini, bu bedellerin tahsilinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek , şimdilik 10.000 TL .nin dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri cevap dilekçelerinde özetle,EPDK kararlarına ve tarifelerine uygun olarak ve yasal zorunluluk sebebiyle tahsil edilen bedellerin iadesinin istenemeyeceğini beyanla , davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 Sayılı Yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Söz konusu kararı taraflar istinaf etmiştir.Davacı taraf , dava konusu bedellerin Yargıtay içtihatlarına ve hukuka aykırı olarak tahsil edildiğini, mahkemece yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 Sayılı Yasanın Anayasa’ya aykırılığı ile ilgili olarak yapılan başvuruların sonuçlanmasını beklenmediği,söz konusu yasa ile ,kanunların geriye yürümezliği ilkesinin ihlal edildiği,ayrıca vekalet ücretinin davanın kabul edilecek miktarının hesaplattırılıp bu miktar üzerinden nispi olarak belirlenmesi ,maktu vekalet ücretine hükmedilmesi yönünde bir kanaat hasıl olacaksa her iki davalı aleyhine ayrı ayrı maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği hususlarını istinaf sebepleri olarak ileri sürmüş,kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalılar vekillerii ise, davacının davanın açıldığı sırada haklılığından bahsedilemeyeceği, 6719 Sayılı Kanun’un daha önceden de maliyet kalemleri olan davaya konu fatura bileşenlerinin Yargıtay tarafından vergi ve benzeri mali yükümlülük olarak adlandırılmasından kaynaklanan tereddütün giderilmesi amacıyla çıkarıldığı,davalı şirketlerin yasaya aykırı herhangi bir tahsilatı bulunmadığından yargılama giderlerinden /vekalet ücretinden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını ileri sürerek,kararın kaldırılması ,davalılar lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesi istenmiştir
Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.
…nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.Bu sebeplerle,davacı taarfın bu hususlara yönelik istinaf talebi yerinde görülmediğinden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Anılan yasanın bazı maddelerinin Anayasaya aykırılığı iddiası ile Anayasa Mahkemesine yapılan iptal başvurularının bekletici mesele yapılmamasına ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde , dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın yürürlük tarihi gözetildiğinde çok sayıda mahkemenin Anayasaya aykırılık başvurularının, istinafa konu kararın karar tarihi itibariyle yasal karara bağlama süresinin geçtiği ve henüz sonuçlanmadığı, bazı mahkemelerinin başvurularının da usulden reddedildiği anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar( Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2). Aksi halde, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırabilir. Dolayısıyla, mahkemenin, Anayasanın m. 152,III; Any. Mah.Kuruluş Kn m. 28,IV c,2 gereğince, Anayasa Mahkemesine başvurunun esastan incelenmesini beklemeksizin, yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması ve Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruları bekletici mesele yapmaması hukuka aykırı bulunmamıştır.
Davacı tarafın vekalet ücreti ile ilgili istinaf sebepleri yönünden ,dava yasa değişikliği sebebiyle konusuz kaldığı ,bu davaların özelliği gereği konusuz kalma ile red kararının hükmün fer’ileri yönünden aynı sonucu doğurduğu ,nitekim Yargıtay 3. Hukuk Dairesince red kararı muhafaza edilerek verilen hükümlerin onandığı da gözetildiğinde , AAÜT 3/2. maddesi kıyasen uygulanarak,ortak bir sebebe dayanarak konusuz kalmadan dolayı karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi nedeniyle,her iki davalı yönünden tek vekalet ücreti takdirinde ve maktu vekalet ücretine hükmedilmesinde usul ve hukuka aykırılık bulunmadığından,davacının yerinde olmayan istinaf talebinin redddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davalı tarafın istinaf sebeplerinin incelenmesiyle ,davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur.Bu itibarla , yasa değişikliği sebebiyle davanın konusuz kaldığı gözetilerek ,HMK nun 331/1 maddesi uyarınca dava açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre davacı lehine yargılama giderleri ve maktu vekalet ücretine hükmedilmesinde usul ve hukuka aykırılık bulunmadığından ,aynı sebeplerle davalı taraf lehine yargılama giderlerine hükmedilmesi mümkün olmadığından, davalı tarafın istinaf talebinin de yerinde olmadığından, HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı ve davalıların istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı reddine,
Harçlar Yasası gereğince ayrı ayrı alınması gerekli 35,90 TL karar ve ilam harçlarından , peşin alınan 31,40 TL harçların mahsubu ile bakiye 4,50 TLharçların taraflardan ayrı ayrı ilk derece mahkemesince alınarak Hazineye irat kaydına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonundaHMK 361 maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 21/06/2018