Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/2323 E. 2019/28 K. 16.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/2323
KARAR NO : 2019/28
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/02/2017
NUMARASI : 2015/1275 E – 2017/222 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 16/01/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı işçi … 21/01/2008 tarihinde Tepebaşı Belediyesinde çeşitli taşeron şirketler bünyesinde işçi olarak görev yaptığını, son olarak da davacı şirket bünyesinde ve fakat belediye işçisi olarak çalıştığını, işten ayrılmasından sonra, işçilik alacaklarının tahsili için dava açtığını, Eskişehir 2. İş Mahkemesinin 2014/574 E, 2015/405 K. sayılı ilamıyla işçi lehine çeşitli işçilik alacaklarına hükmedildiğini, bu alacakların Eskişehir … İcra Dairesinin….sayılı dosyasıyla takibe konduğunu ve dosya borcunun tamamının müvekkil şirketten tahsil edildiğini, tahsil edilen bu fazla mesai alacaklarından davalıların da kendi dönemleri itibariyle sorumlu olduklarını, davalıların işçiyi çalıştırdıkları kendi dönemlerine ilişkin fazla çalışma ücreti, vekalet ücreti ve yargılama giderleri ve bu alacaklar sebebiyle doğmuş olan faiz, icra harç ve masrafları ile icra vekalet ücretinden paylarına düşen kısımlar itibariyle sorumlu olduklarını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL’nin davalılardan sorumluluk payları oranında ve ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …. Tic. Ltd. Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde, görev ve yetki itirazı ile birlikte, talebin zaman aşımına uğradığını, davanın kendilerine ihbarı sağlanmadığından tazminattan da sorumlu olmayacaklarını, kendi dönemlerinde fazla mesai yapılmadığını, işçi ile akdi ilişkilerinin son bulduğunu, herhangi bir işçilik alacağının da doğmadığını, tüm ödemelerin zamanında ve eksiksiz yerine getirildiğini, işyerini devralan yeni işverenin işçilik haklarından da sorumlu tutulması gerektiğini, ihbar tazminatı ve yıllık izin alacağından devralan şirketin tek başına sorumlu olduğunu, kıdem tazminatının kamu işvereni tarafından ödenmesi gerektiğini, yargılama gideri avukatlık ücreti ve masraflar yönünden de rücu isteğinin haksız olduğunu beyanla,davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Diğer davalılar vekilleri de cevap dilekçelerinde özetle; usuli itirazları ile birlikte ,esas yönünden de davacının ödediği işçilik alacaklarını işçinin çalıştığı asıl işveren Tepebaşı Belediyesi’nden talep edilebileceğini, iş mahkemesindeki davanın kendilerine ihbar edilmediğini beyanla, davanın usulden,aksi takdirde esastan reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.Davacı vekili yargılama sırasında dava değerini ıslah yolu ile 16.925,06 TL daha arttırarak 1.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi, 16.925,06 TL’nin ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketlerin sorumlu olduğu dönemlere ilişkin hesaplanan miktarlar üzerinden davalılardan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, iş mahkemesince işçi alacağıyla ilgili olarak verilen kararın icra takibe konulduğu ve davacı şirket tarafından ödendiği sabit olup, davacı şirketin diğer davalılar hakkında çalıştırdıkları dönem itibariyle sorumlulukları oranında yaptığı ödemenin rücuen tazmini talep hakkı bulunduğu kabul edilerek fazla çalışma ücreti ile ilgili olarak , davalıların kendi çalıştırma dönemleri ile ilgili olarak sorumlu oldukları miktarlar yönünden ,ıslah durumu da dikkate alınarak ,davanın kabulü ile, 1.949,72 TL alacağın 333,33 TL’sinin dava tarihi olan 10/09/2015 tarihinden itibaren, 1.616,39 TL’sinin ıslah tarihi olan 08/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı … A.Ş’den alınarak davacıya verilmesine, 5.102,61 TL alacağın 333,33 TL’sinin dava tarihi olan 08/12/2016 tarihinden itibaren, 4.769,28 TL’sinin ıslah tarihi olan 08/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı … Ltd. şti’den alınarak davacıya verilmesine, 10.872,73 TL alacağın 333,33 TL’sinin dava tarihi olan 10/09/2015 tarihinden itibaren, 10.539,40 TL’sinin ıslah tarihi olan 08/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı … Ltd. Şti’den alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Sözkonusu karar davalı …. Ltd.şti ve davalı … A.Ş vekilince istinaf edilmiştir.İstinaf eden davalı … A.Ş yönünden ise 1.949,72 TL’ye hükmedilmiş olup, 12/01/2011 tarihli ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda Bazı Değişiklikler Yapılmasına Dair 6763 Sayılı Yasa ile, HMK 341. madde 2. fıkrasında “Miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir” şeklinde yapılan yasa değişikliği 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir.Karar tarihi itibarıyla ,kesinlik sınırı 3.110,-TL ye yükselmiştir. Bu sebeple,bu davalı yönünden hükledilen miktara göre , istinaf konusu kararın HMK’nın 341. ve 346. maddelerine göre kesin olması sebebiyle,davalının istinaf dilekçesinin HMK’nın 346, 341 ve 352/1-b maddeleri uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.Davalı…. Tic. Ltd Şti vekili istinaf dilekçesinde özetle, Asliye Ticaret Mahkemelerinin işbu davaya bakmakla görevli olmadığı,rücu davasının esasını davacının ödediğini iddia ettiği işçilik alacakları oluşturduğundan ve uyuşmazlık İş Kanunu ile alakalı olduğundan davanın İş Mahkemesinde görülmesi gerektiği, davanın zamanaşımı süresinden sonra açıldığı, müvekkilinin dava dışı işçiyi çalıştırdığı tarihten sonra dava dışı işçi ihaleyi alan diğer firma çalışanı olarak kesintisiz olarak işine devam etmiş olduğundan iş yeri devri hükümlerine göre tüm sorumlulukların son işverene ait olup, müvekkilinin devirden sonraki sorumluluğunun iki yıl ile sınırlı olduğu, bu süre de geçmiş olduğundan müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığı, davacı yanın dava dilekçesinde talebini 1.000,- TL olarak gösterdiği, hangi davalıdan hangi miktarda talepte bulunduğunun dava ve ıslah dilekçesinde belli olmadığı, ilk talebin ikiye bölünerek değerlendirilmesinin mahkemenin tarafların talebiyle bağlı olduğu ilkesine aykırı olduğu , rücu talebinin dayanağı olan davada davacının savunma ve itiraz haklarını yeterince kullanamadığı, gereği gibi savunma yapılmadığı, davanın kendilerine ihbar edilmediği, bu sebeple temyiz hakkının da kullanılamadığı, müvekkilinin güvenlik hizmetini yürüttüğü ihale dönemi boyunca fazla mesai yaptırmadığı, nadiren olan fazla mesailerin ise karşılığının ödendiği, sunulan maaş bordroları ve banka kayıtları incelendiğinde bu hususun tesbit edileceği,fazla mesai alacaklarından üst işveren kamu kurumunun sorumlu olduğu, bu nedenle müvekkiline rücu etme olanağı bulunmadığı, ileri sürülerek, usul ve yasaya aykırı mahkeme kararı kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.Davalı … Tic. Ltd Şti’nin ileri sürdüğü istinaf sebeplerine bağlı kalınarak yapılan incelemede; davada ileri sürülen alacak, davacı şirketin dava dışı işçi için ödediğini beyan ettiği işçilik haklarından kaynaklanmaktadır. Rücu hakkı, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin malvarlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde bir talep hakkıdır. Davacı tarafça, dava dışı işçinin daha önceki işverenleri durumunda olan davalı şirketlerin, kendi dönemleri ve payları oranında tazminattan mesul oldukları ileri sürülerek rücuen alacak talep edilmiştir. Davanın rücuen alacak talebine ilişkin olduğu, ödeme ve dava tarihine göre, TBK 82. maddede öngörülen 2 yıllık dava açma süresi dava tarihi itibarıyla dolmadığından, davalının zamanaşımı itirazının reddine karar verilmesinde usul ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.Yine, yukarıda açıklandığı üzere, davacı tarafça, dava dışı işçinin daha önceki işverenleri durumunda olan davalı şirketlerin, kendi dönemleri ve payları oranında tazminattan mesul oldukları ileri sürülerek rücuen alacak talep edilmekle , ödemenin dayanağı işçilik alacağına ilişkin ilam ise de, rücu davası alt işverenler arasında genel hükümlere göre açılan dava olduğundan, davanın İş Mahkemesinin görevine girmemesi sebebiyle mahkemenin görevli olduğu açıktır.Diğer istinaf sebeplerinin incelenmesiyle, dosya kapsamına göre ,davalılar davacıdan önceki alt işverenlerdir. Davanın tarafları arasında yazılı olmayan, yasadan kaynaklanan bir işyeri devri mevcutur. Dava dilekçesinde davalıların her birinden istenen miktar açıklanmadan toplam ödeme tutarının (1.000,-TL) tahsili istenmiş ise de, aslında her bir davalının, dava dışı işçi ile belli dönemle sınırlı hizmet sözleşmesi olduğu ileri sürülmektedir. Bu nedenle, taraflar arasında sözleşme ilişkisinden kaynaklanan rücu isteminin hukuki niteliği gereği, aksi yasada öngörülmedikçe, her bir davalı yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılması gereklidir.Davacının ,dava dilekçesinde toplam 1.000,00 TL’nin tahsilini talep etmiş olması sebebiyle, mahkemece bu miktarın her bir davalıdan eşit oranda istendiğinin kabul edilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Dava dışı işçi tarafından açılan Eskişehir 2.İş Mahkemesinin 2014/574 E, 2015/405 K. sayılı ilamıyla işçi lehine çeşitli işçilik alacaklarına hükmedildiği, sözkonusu davanın davalılarının Tepebaşı Belediyesi, bu dosyadaki davacı …Ltd.Şti ile …Ltd Şti,… Ltd. Şti., dava ihbar edilenler arasında ise bu dosyadaki davalı-istinaf eden … Ltd. Şirketinin de olduğu görülmüştür.Her ne kadar, kararı istinaf eden davalı …Ltd.Şti sözkonusu davada davalı değil ise de, istinaf konusu davada dava dışı Tepebaşı Belediyesi ile bu şirket arasında sözleşme mevcut olup,dava dışı işçinin davalı şirkette çalıştığı dönemler bellidir.Davalı tarafın istinaf dilekçesinde iş mahkemesindeki davada davacının yeterince savunma yapmadığı, kararı temyiz etmediği, talep edilen dönemlerde istisnai olarak yaptırılan fazla mesai ücretlerinin ödendiğinin banka kayıtları, maaş bordroları vs ile ispatlanabileceğine ilişkin istinaf sebebi yönünden yapılan incelemede, rücuen alacağın dayanağı olan İş Mahkemesindeki davanın yargılamasında, davalı şirkete davanın ihbarına ilişkin dilekçe 30/01/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 61 vd maddelerinde düzenlenen davanın ihbarı ile taraflardan biri davayı kaybettiği taktirde, 3. kişiye veya 3. kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı 3.kişiye ihbar edebilir. Dava ihbar olunan kişi, davaya cevap verip fer’i müdahil olabilir veya sessiz kalabilir. Davaya katılmayan ihbar olunana, bundan sonra herhangi bir tebligat yapılmaz. İhbar olunanın, aleyhine hüküm kurulmadıkça kararı temyiz hakkı yoktur.Somut olayda, mahkemece, davalıya ihbar dilekçesi yargılama sırasında 30/01/2015 tarihinde tebliğ edilmiş olup, karar tarihi gözetildiğinde, davalının savunma hakkının kısıtlanması da sözkonusu değildir. Kaldı ki, tarafın davayı üçüncü kişiye ihbar etmemiş olması, doktrin ve Yargıtay uygulaması dikkate alındığında, üçüncü kişiye karşı olan rücu hakkının düşmesini gerektirmez. Davanın ihbar edilmemesinin hukuki sonucu, davayı ihbar etmemiş olan tarafın her türlü kusurundan sorumlu olmasıdır. Davayı ihbar etmeyen tarafın kusuru nedeniyle davayı kaybettiğini ispat yükü (külfeti), üçüncü kişiye düşer. (Hukuk Muhakemeleri Usulü, Prof. Dr. Baki Kuru, 2001, s.3541-3542, Yargıtay 11. H.D’nin 2016/10060 esas, 2018/3689 karar sayılı 17/052018 tarihli kararı) Bu sebeple, dava kendisine ihbar edilen davalının, bu yöne ilişkin istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir. Davacı şirketçe icra dosyasına ödenen miktar ,bilirkişi raporu ve belgelere göre belli olup,bu konuda uyuşmazlık da bulunmamaktadır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, her bir davalının alt işveren olduğu dönemler itibariyle sorumlu olduğu alacak miktarları hesaplanmıştır. Rücuya konu fazla çalışma ücreti miktarı kesinleşen mahkeme kararı ile sabit olmakla, dava dışı işçinin davalı şirketlerdeki çalışma sürelerine göre, bu miktardan davalı şirketlerin sorumlu oldukları tutarların belirlenmesine yönelik hesaplama ve alınan bilirkişi raporu, ilk dava davalıya ihbar da edildiğinden hükme dayanak yapılacak yeterlilikte olduğundan,mahkemece hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık sözkonusu olmadığından, davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,diğer davalı … Hiz. A.Ş’nin istinaf dilekçesinin ise HMK 341, 346 ve 352/1-b maddeleri uyarınca kesinlikten reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı … AŞ. vekilinin istinaf dilekçesinin HMK 341, 346 ve 352/1-b maddeleri uyarınca reddine, 2-Davalı … Ltd. Şti vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden … Aş’ye isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Diğer davalıdan Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 1.224,46 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 137,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.087,46 TL’nin istinaf eden davalı… Ltd. Şti’den alınarak Hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalılar üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 16/01/2019