Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/2256 E. 2020/111 K. 04.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2017/2256
KARAR NO: 2020/111
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/09/2017
NUMARASI: 2015/131 E – 2017/789 K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/02/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde özetle; mevcut adresinde halı yıkama işi yaptığını, iş yerinin mülkiyetini 2010 yılında satın aldığını, satın aldığı tarihte bu adreste … San. ve Tic. isimli firmanın kiracı olduğunu ve 2014 yılı Şubat ayında iş yerini tahliye ettiğini, kendisinin de halı yıkama iş yeri açtığını, elektrik aboneliğinin 21/01/2014 tarihinde kendi üzerine yaptığını, abonelik yaparken önceki kiracılarının borcu bulunan sayacın değiştirilmesini talep ettiğini, ancak yeni abone olduğundan sayacın değiştirilmediğini, 12/05/2014 tarihinde ise … görevlileri iş yerine gelerek eski sayacın mekanik olduğunu, dijital sayaç ile ücretsiz değiştirileceğini belirtip sayacını değiştirdiklerini, 22/05/2014 tarihinde ise sayaç ile oynandığını belirtilerek 6.559,01 TL ceza kesildiğini, davalı çalışanlarının hiç bir inceleme yapmadan ve sayacın söküldüğüne dair mühürleme yapmadan kendi laboratuvarlarında test yaparak rapor hazırladıklarını, kesilen para cezasının haksız olduğunu ileri sürerek borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş, bilahare kendisini vekil ile temsil ettirmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı, husumet, hak düşürücü süre itirazları bulunduğunu, müvekkilinin adresi itibariyle İstanbul Ticaret Mahkemeleri görevli olduğundan görevsizlik kararı verilmesini, esasa ilişkin olarak da kaçak elektrik kullanıldığı tespit edilerek 13/05/2014 tarihinde tutanak tutularak, labaratuar incelemesinde de bu durumun tespit edilmesi nedeniyle kaçak elektrik faturası kesildiğini, kesilen faturanın usulüne uygun hesaplandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından abonelik dosyası getirtilmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüyle davacının, … nolu sayaca kesilen kaçak elektrik faturalarından dolayı davalıya 5.332,30 TL borçlu olmadığının tespitine, ödenen 5.332,30 TL’nin davalıdan istirdatı ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Söz konusu kararı davalı vekili istinaf etmiştir. İstinaf başvurusunda özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, rapora bu nedenle itiraz ettikleri halde hükme esas alındığını, müvekkili şirket tarafından yapılan tahakkukların yasa ve yönetmeliğe uygun olduğunu, bilirkişi raporunda kaçak eksik tüketim tahakkukunun 21.01.2014 tarihinden sonra yapılan ilk fatura endeks okuma tarihi olan 04.02.2014 ile 07.05.2014 tarihi arasındaki 92 günlük süre olması gerektiğinin ifade edildiğini, müvekkili şirket hesaplamaları ile mahkemece alınan bilirkişi raporunda belirlenen bedeller arasındaki farkın kaçak tahakkuku yapılacak süreden kaynaklandığını, Enerji Piyasası Tüketici Hizmet Yönetmeliğinin 29. maddesi gereğince 12 aya ilişkin kaçak kullanım tahakkuku düzenlenme imkanının hukuken mevcut olduğunu, kararda belirtilen davacının abone olduğu tarih itibariyle kaçak tüketimden sorumlu olacağı görüşüne katılmadıklarını, davacının dava konusu tesisat mahalinde bulunan taşınmazın mülkiyetini 2010 yılında edindiğini, taşınmazı edindiğinde taşınmaz ile ilgili bir işlem yapılıp yapılmadığı, kaçak kullanımı bilip bilmediği araştırılmadan kaçak tüketimden kaynaklı sorumluluğunun abonelik tarihinde başlayacağı yönündeki görüşlerin hükmün hakkaniyete aykırı olmasına neden olduğunu, kira akdi adi yazılı delil olup fiili-gerçek durumu yansıtıp yansıtmadığı her zaman şaibeli olan belgelerden olduğunu, taşınmaz maliki ile kiracının söz konusu adreste kaçak kullanım yapılması konusunda fikir birliğine varmış olduğu ihtimalinin de olduğunu, taşınmaz maliki davacının, koruma ve gözetme yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği, kaçak elektrik kullanıldığı konusunda bilgisinin olup olmadığı konusunda yeterli inceleme yapılmadığını, tespit tarihinde yürürlükte olan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13. maddesinde kaçak elektrik enerjisi tüketiminin tanımlandığını, 29. maddesine göre: Kaçak elektrik tüketim miktarının hesaplanmasında ve faturalamada esas alınacak süre başlıklı 29. maddesinde düzenlendiğini, bilirkişi raporuna bu yönlerden yaptıkları itirazların karşılanmadığını, davacı tarafça tutanak ve faturalara süresinde itiraz edilmediğinden tahakkuk eden bedelleri kabul etmiş sayılacağını, davacının ödemelerini yaparken ihtirazi kayıt öne sürmediğini, serbest irade ile ve ihtirazi kayıt konulmadan ödenen bedelin geri istenemeyeceğini ileri sürerek, karar kaldırılıp davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Dava, elektrik abonesi olan davacının tahakkuk ettirilen 12.985,85 TL borç nedeniyle menfi tespit talebine ilişkin olup yargılama sırasında borcun ferileriyle beraber ödendiği iddiası nedeniyle istirdatı talebine ilişkindir. Dosya kapsamından; davacı ile davalı arasında abonelik sözleşmesinin 21/01/2014 tarihinde imzalandığı, sayacın muayene formuna göre “sayacın damgaları ile oynanmış, sayaç içerisinden R ve S fazlarına bakır tel vasıtasıyla şönt yapılmış” tespitinin yapıldığı, davacı adına düzenlenen 22/05/2014 tarih ve …seri nolu tespit tutanağının Elektrik Piyayasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğine uygun olarak tutulmuş olduğu, bu tutanağa istinaden düzenlenen 203,60 TL bedelli kaçak elektrik taahhukunun yönetmeliğe uygun olduğu, tespit tutanağında 07/05/2013 – 07/05/2014 tarihleri arası 365 günlük süre için davacı adına düzenlenen 6.031,60 TL lik bedelin ise aboneliğin 21/01/2014 tarihinde başladığı gözetildiğinde usule uygun olmadığı, davacının 21/01/2014 – 07/05/2014 tarihleri arasındaki 106 günlük sürede sorumlu olduğu, bu hususların bilirkişi raporuyla tespit edildiği anlaşılmıştır. Tutanak tarihinde Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği yürürlükte bulunduğundan, dava konusu kaçak elektrik bedelinin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından yayımlanan ve tutanak tarihi itibariyle yürürlükte olan “Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği” dikkate alınarak hesaplanması gerektiği kuşkusuzdur.Anılan Yönetmeliğin “Faturalarda ve Faturalamaya Esas Unsurlarda Hata Tesbiti” başlıklı 13. maddesinin 1. fıkrasında “bu madde kapsamındaki hatalar, sayacın hatalı okunması, yanlış tarife veya reaktif ve aktif enerjiye ilişkin yanlış çarpım faktörü uygulanması, tüketim miktarı ve/veya bedelinin hatalı hesaplanması gibi hususlardır” şeklinde düzenleme mevcut olup, 6. fıkrada ,bu madde çerçevesinde dağıtım şirketi ve veya ilgili tedarikçi tarafından hatalı tesbitte bulunulduğu sonucuna varılması halinde, yapılan tespitin dağıtım şirketinin ve/veya tedarikçinin lehine olması durumunda, tüketim miktarının hesabına esa alınacak sürenin doğru bulgu ve belgenin bulunması halinde 12 ayı, bulunmaması halinde ise doksan günü aşamayacağı düzenlenmiştir. Somut olayda bilirkişi raporu hesaplama tekniği ve hesaplamaya esas alınan süre bakımından yönetmeliğe uygun bulunmaktadır. Bu sebeple tutanak tarihindeki yönetmeliğe uygun olarak tanzim edilen bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığından, davalının istinaf sebebiyle sınırlı yapılan inceleme sonucu yerinde görülmeyen istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 madde gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 364,25 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 92,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 272,25 TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 04/02/2020