Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/2243 E. 2019/24 K. 16.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/2243
KARAR NO : 2019/24
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/02/2017
NUMARASI : 2015/1274 E – 2017/203 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 16/01/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde, dava dışı işçinin dava dışı Tepebaşı Belediyesinde çeşitli taşeron şirketler bünyesinde işçi olarak çalıştığını, son olarak da davacı şirket bünyesinde ve fakat belediye işçisi olarak çalıştığını, işten ayrılmasından sonra, işçilik alacaklarının tahsili için dava açtığını, , Eskişehir 2. İş Mahkemesinin 2014/561 E, 2015/392 K. sayılı kararı ile; işçinin fazla çalışma ücretinin tahsiline dair kararın kesinleştiği ve bu alacakların icra takibine konu edildiğini, sadece davacı şirketten tahsil edildiğini, belediye ile davacı arasında imzalanan sözleşme kapsamında sorumlu bulunmadıkları bir kısım işçilik alacaklarının davacı şirketten tahsil edildiğini, bu tazminatlardan ilgili dönemlerde işçiyi çalıştıran diğer taşeron şirketlerin sorumlu olduğunu, davalının sorumluluğunun da buradan kaynaklandığını ileri sürerek, dava dışı işçi için ödenen tazminattan davalının sorumluluk payı oranında şimdilik 1.000,00 TL’nin reeskont faizi ile birlikte davalılardan sorumluluk payları oranında müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılardan …. Ltd Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle husumet itirazında bulunduklarını, haklarında rücu davası açılamayacağını, davacının ödediği işçilik alacaklarını işçinin çalıştığı asıl işveren Tepebaşı Belediyesinden talep edilebileceğini, İş Mahkemesi davasının kendilerine ihbar edilmediğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalılardan …. Tic. Ltd Şti cevap dilekçesinde özetle;görev,yetki ve zamanaşımı itirazlarının olduğunu, davanın Tepebaşı belediyesine yöneltilmesi gerektiğini,iş mahkemesi davasının kendilerine ihbar edilmediğini, davanın öncelikle usulden reddine karar verilmesini aksi halde de davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda ; her bir davalının alt işveren olduğu dönemler itibariyle sorumlu olduğu alacak miktarlarını hesaplamıştır. Bu raporda asıl işveren Tepebaşı Belediyesi hizmetinde taşeron şirketlerin işçisi olarak çalışan … 01/04/2010-31/12/2011 tarihinde arasında davalı … Ltd Şti. nezdinde çalıştığı, bu döneme ilişkin davalı şirketin sorumlu olduğu bedelin icra dosyası, yargılama gideri ve vekalet ücreti de dahil olmak üzere 6.961,49 TL olduğu, ayrıca dava dışı işçinin 01/01/2012-31/12/2013 tarihleri arasında davalılardan …Ltd Şti nezdinde çalıştığı bu döneme ilişkin davalı şirketin sorumlu olduğu bedelin icra dosyası, yargılama gideri ve vekalet ücreti de dahil olmak üzere 12.445,36 TL olduğu belirlenmekle ek bilirkişi raporunda da aynı hesaplamanın yapıldığı anlaşılmış,ek bilirkişi raporu hükme dayanak yapılmıştır.Davacı vekili davadaki talebini ıslahla toplam 19.407,52 TL ya çıkarmış ve ıslah harcını yatırmıştır.İcra dosyası kapsamında davacının icra dosyasına 19.407,85 TL ödediğinin bilirkişi raporunda belirtildiği görülmüştür. İş mahkemesi dosyasında davalı …. Ltd Şti’nin taraf olduğu ancak davalı …. Tic. Ltd Şti’nin davada taraf olmadığı ve davanın bu şirkete ihbar edildiği görülmüştür.Mahkeme tarafından, davacının dava değerini 19.407,52 TL TLye çıkararak 1.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi, 18.406,85 TL’nin ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketlerin sorumlu olduğu dönemlere ilişkin hesaplanan miktarlar üzerinden davalılardan alınarak davacıya verilmesini talep etmiş olduğu belirtilerek, talep gibi davanın kabulü ile 1.000,00 TL’nin dava tarihinden (500’er TL olarak) sorumlu oldukları miktar kadar ıslah tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan ayrı ayrı alınması gerektiği gerekçesiyle, Davanın kabulü ile, 6.961,49 TL alacağın 500,00 TL’sinin dava tarihi olan 10/09/2015 tarihinden itibaren, 6.461,49 TL’sinin ıslah tarihi olan 07/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı …. Tic. Ltd. Şti’den alınarak davacıya verilmesine, 12.445,36 TL alacağın 500 TL’sinin dava tarihi olan 10/09/2015 tarihinden itibaren, 11.945,36 TL’sinin ıslah tarihi olan 07/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı… Ltd. şti’den alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı …. Tic. Ltd. Şti tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.Davalı… Tic. Ltd. Şti vekili istinaf dilekçesinde; görev ve zamanaşımı itirazlarının hukuka aykırı olarak reddedildiğini, dava değerinin 1.000,00 TL olup her bir davalıdan talep edilen alacak miktarının belli olmadığını, harç ve yargılama giderini hatalı hesaplandığını, dava dışı işçi tarafından açılan davada savunma haklarını yeterince kullanamadıklarını, güvenlik hizmetini yürüttüğü ihale dönemi boyunca fazla mesai yaptırmadıklarını, nadiren olan fazla mesailerin ise karşılığını ödediğini, müvekkili tarafından sunulan maaş bordroları ve banka kayıtları incelendiğinde yapılan fazla mesainin karşılığının ödendiğinin görüleceğini, ancak davacı tarafın bu savunmaları ileri sürseydi davanın kabulüne karar verilmeyecek olduğunu, ayrıca davacı tarafın sözkonusu kararı temyiz etmesi gerekirken bunun yapılmadığını, ihbar edilen sıfatıyla bu haklarının bulunmadığını beyanla, kararın bu sebeplerle kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı …. Tic. Ltd Şti’nin ileri sürdüğü istinaf sebeplerine bağlı kalınarak yapılan incelemede; davada ileri sürülen alacak, davacı şirketin dava dışı işçi için ödediğini beyan ettiği işçilik haklarından kaynaklanmaktadır. Rücu hakkı, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin malvarlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde bir talep hakkıdır. Davacı tarafça, dava dışı işçinin daha önceki işverenleri durumunda olan davalı şirketlerin, kendi dönemleri ve payları oranında tazminattan mesul oldukları ileri sürülerek rücuen alacak talep edilmiştir. Davanın rücuen alacak talebine ilişkin olduğu, ödeme ve dava tarihine göre, TBK 82. maddede öngörülen 2 yıllık dava açma süresi dava tarihi itibarıyla dolmadığından, davalının zamanaşımı itirazının reddine karar verilmesinde usul ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.Yine, yukarıda açıklandığı üzere, davacı tarafça, dava dışı işçinin daha önceki işverenleri durumunda olan davalı şirketlerin, kendi dönemleri ve payları oranında tazminattan mesul oldukları ileri sürülerek rücuen alacak talep edilmekle , ödemenin dayanağı işçilik alacağına ilişkin ilam ise de, rücu davası alt işverenler arasında genel hükümlere göre açılan dava olduğundan, davanın İş Mahkemesinin görevine girmemesi sebebiyle mahkemenin görevli olduğu açıktır.Diğer istinaf sebeplerinin incelenmesiyle, dosya kapsamına göre, davalılar davacıdan önceki alt işverenlerdir. Davanın tarafları arasında yazılı olmayan, yasadan kaynaklanan bir işyeri devri mevcutur. Dava dilekçesinde davalıların her birinden istenen miktar açıklanmadan toplam ödeme tutarının (1.000,00 TL) tahsili istenmiş ise de, aslında her bir davalının, dava dışı işçi ile belli dönemle sınırlı hizmet sözleşmesi olduğu ileri sürülmektedir. Bu nedenle, taraflar arasında sözleşme ilişkisinden kaynaklanan rücu isteminin hukuki niteliği gereği, aksi yasada öngörülmedikçe, her bir davalı yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılması gereklidir. Davacının, dava dilekçesinde toplam 1.000,00 TL’nin tahsilini talep etmiş olması sebebiyle, mahkemece bu miktarın her bir davalıdan eşit oranda istendiğinin kabul edilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Dava dışı işçi tarafından açılan Eskişehir 2. İş Mahkemesinin 2014/561 E, 2015/392 K. sayılı kararı ilamıyla işçi lehine fazla çalışma işçilik alacaklarına hükmedildiği,sözkonusu davanın davalılarının Tepebaşı Belediyesi, bu dosyadaki davacı … Tic. Ltd. Şti., …. Ltd. Şti ile …Ltd Şti olduğu, davanın bu dosya davalısı … ihbar edildiği görülmüştür.Her ne kadar, kararı istinaf eden davalı ….Ltd.Şti söz konusu davada davalı değil ise de, istinaf konusu davada dava dışı Tepebaşı Belediyesi ile bu şirket arasında sözleşme mevcut olup,dava dışı işçinin davalı şirkette çalıştığı dönemler bellidir.Davalı tarafın istinaf dilekçesinde iş mahkemesindeki davada davacının yeterince savunma yapmadığı, kararı temyiz etmediği, talep edilen dönemlerde istisnai olarak yaptırılan fazla mesai ücretlerinin ödendiğinin banka kayıtları, maaş bordroları vs ile ispatlanabileceğine ilişkin istinaf sebebi yönünden yapılan incelemede, rücuen alacağın dayanağı olan İş Mahkemesindeki davanın yargılamasında, davalı şirkete davanın ihbarına ilişkin dilekçe tebliğ edilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 61 vd maddelerinde düzenlenen davanın ihbarı ile taraflardan biri davayı kaybettiği taktirde, 3. kişiye veya 3. kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı 3. kişiye ihbar edebilir. Dava ihbar olunan kişi, davaya cevap verip fer’i müdahil olabilir veya sessiz kalabilir. Davaya katılmayan ihbar olunana, bundan sonra herhangi bir tebligat yapılmaz. İhbar olunanın, aleyhine hüküm kurulmadıkça kararı temyiz hakkı yoktur. Somut olayda, mahkemece, davalıya ihbar dilekçesi yargılama sırasında tebliğ edilmiş olup, karar tarihi gözetildiğinde, davalının savunma hakkının kısıtlanması da sözkonusu değildir. Kaldı ki, tarafın davayı üçüncü kişiye ihbar etmemiş olması, doktrin ve Yargıtay uygulaması dikkate alındığında, üçüncü kişiye karşı olan rücu hakkının düşmesini gerektirmez. Davanın ihbar edilmemesinin hukuki sonucu, davayı ihbar etmemiş olan tarafın her türlü kusurundan sorumlu olmasıdır. Davayı ihbar etmeyen tarafın kusuru nedeniyle davayı kaybettiğini ispat yükü (külfeti), üçüncü kişiye düşer. (Hukuk Muhakemeleri Usulü, Prof. Dr. Baki Kuru, 2001, s.3541-3542, Yargıtay 11. H.D nin 2016/10060 esas, 2018/3689 karar sayılı 17/052018 tarihli kararı) Bu sebeple, dava kendisine ihbar edilen davalının, bu yöne ilişkin istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir. Davacı şirketçe icra dosyasına ödenen miktar ,bilirkişi raporu ve belgelere göre belli olup,bu konuda uyuşmazlık da bulunmamaktadır.Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, her bir davalının alt işveren olduğu dönemler itibariyle sorumlu olduğu alacak miktarları hesaplanmıştır. Rücuya konu fazla çalışma ücreti miktarı kesinleşen mahkeme kararı ile sabit olmakla, dava dışı işçinin davalı şirketlerdeki çalışma sürelerine göre, bu miktardan davalı şirketlerin sorumlu oldukları tutarların belirlenmesine yönelik hesaplama ve alınan bilirkişi raporu, ilk dava davalıya ihbar da edildiğinden hükme dayanak yapılacak yeterlilikte görülmekle,mahkemece hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık sözkonusu olmadığından, davalı … Tic. Ltd. Şti’nin istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalı … istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Alınması gereken 1.325,68 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 168,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.157,68 TL’nin bu davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 16/01/2019