Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/2225 E. 2018/1457 K. 26.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/2116
KARAR NO : 2018/1395
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/06/2017
NUMARASI : 2016/160 E – 2017/658 K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/10/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili sunduğu dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında elektrik aboneliğine ilişkin sözleşme bulunduğu, müvekkilinden sözleşmeye aykırı olarak kayıp-kaçak bedeli adı altında fazladan tahsilat yapıldığını ileri sürerek KDV dahil 629.266,87 TL’nin davalıdan avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini yasal mevzuat gereğince tahsil edilen bedellerin iadesinin istenemeyeceğini ,talebin haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Söz konusu kararı, davacı taraf istinaf etmiştir. Davacı tarafça , mahkemece Anayasa’ya aykırılık iddiasının ve bekletici mesele taleplerinin değerlendirilmemesi, davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmemesi ve davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi hususlarının hukuka aykırılık oluşturduğu ileri sürülerek, kararın kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi talep edilmiştir.
HMK 355. maddesi uyarınca davacı tarafça ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.
Anılan yasanın bazı maddelerinin Anayasaya aykırılığı iddiası ile Anayasa Mahkemesine yapılan iptal başvurularının bekletici mesele yapılmamasına ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde , dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın yürürlük tarihi gözetildiğinde çok sayıda mahkemenin Anayasaya aykırılık başvurularının, istinafa konu kararın karar tarihi itibariyle yasal karara bağlama süresinin geçtiği ve henüz sonuçlanmadığı, bazı mahkemelerinin başvurularının da usulden reddedildiği anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. (Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2) Aksi halde, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırabilir. Dolayısıyla, mahkemenin, Anayasanın m. 152,III; Any. Mah.Kuruluş Kn m. 28,IV c,2 gereğince, Anayasa Mahkemesine başvurunun esastan incelenmesini beklemeksizin, yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması ve Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruları bekletici mesele yapmaması hukuka aykırı bulunmamıştır. Kaldı ki, Anayasa Mahkemesince 28/12/2017 tarihli kararı ile, bu husustaki iptal başvurusunun reddine karar verilmiştir. Davacı tarafın, bu yönlere ilişkin istinaf talepleri yerinde görülmediğinden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davacının vekalet ücretine ilişkin istinaf taleplerinin incelenmesine gelince; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır.Davacının ,lehine vekalet ücreti takdiri gerektiği yolundaki istinafı yönünden yapılan incelemeye göre ise; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, “Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve vekalet ücretine” hükmedilmesi gerekir.Yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu sebeple mahkemece davanın reddi yerine “dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi ve HMK 331/1 maddesi uyarınca maktu vekalet ücretinin haksız tarafa yükletilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve hukuka aykırlık oluşturmaktadır. Yukarıda açıklanan gerekçeye binaen , dava tarihindeki haklılık durumu sebebiyle davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesi ise usul ve hukuka aykırı olduğundan, istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile, karar HMK 353/1-b-2 maddesi gereği düzeltilerek, bu konuda yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden, yeniden esas hakkında; “konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı lehine takdiren 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar şekli ve gerekçesine göre davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, sair istinaf taleplerinin reddine” karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, karar HMK 353/1-b-2 maddesi gereği düzeltilerek, bu konuda yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden, yeniden esas hakkında;
1-Konusuz kalan davada esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gereken 31,40 TL maktu harcın peşin alınan 10.746,31 TL harçtan mahsubu ile 10.714,91 TL harcın davacıya iadesine,
3-Davacı lehine AAÜT uyarınca takdir edilen 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Karar şekli ve gerekçesine göre davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına
5-Davalı tarafça yapılan 61,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalı tarafa VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
7-Karar kesinleştiğinde taraflardan alınan gider ve delil avansının harcanmayan kısmının iadesine,
Sair istinaf taleplerinin reddine,
Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
Davacının istinaf nedeniyle yapmış olduğu 62,50 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/10/2018