Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/2144 E. 2019/26 K. 16.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/2144
KARAR NO : 2019/26
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/02/2017
NUMARASI : 2015/1664 E – 2017/218 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 16/01/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı dava dilekçesinde özetle; dava dışı işçi …,en son olarak davacı şirket bünyesinde ve fakat belediye işçisi olarak çalıştığını, işten ayrılmasından sonra, işçilik alacaklarının tahsili için dava açtığını, Eskişehir 1. İş Mahkemesinin 2014/644 E. 2015/372 K. sayılı ilamıyla işçi lehine çeşitli işçilik alacaklarına hükmedildiğini, bu alacakların Eskişehir …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasıyla takibe konduğunu ve dosya borcunun tamamının müvekkil şirketten tahsil edildiğini, davalıların da işçiyi çalıştırdıkları kendi dönemlerine ilişkin fazla çalışma ücreti, vekalet ücreti ve yargılama giderleri ve bu alacaklar sebebiyle doğmuş olan faiz, icra harç ve masrafları ile icra vekalet ücretinden paylarına düşen kısımlar itibariyle sorumlu olduklarını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL’nin davalılardan sorumluluk payları oranında ve ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Tic. Ltd. Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; görev, yetkisizlik ve zaman aşımı itirazlarının bulunduğunu, müvekkil şirketin kendi döneminde çalıştırdığı personel ve hizmet verdiği idareye karşı üzerine düşen tüm ödemeleri zamanında ve eksiksiz yerine getirdiğini, davanın kendisine ihbar edilememesi sebebiyle davacının müvekkiline rücu hakkının bulunmadığını, ilgili ücretlerden son alt işverenin sorumlu olacağını ileri sürerek ,davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … A.ş vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dışı işcinin son iş vereni olarak davacı şirketin gözüktüğünü, dava dışı işçinin son iş vereni olmayan müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkil şirketin fazla mesai alacağı hususunda sorumlulukların bulunmadığını, davacının bu taleplerini Tepebaşı Belediyesine karşı ileri sürmesi gerektiğini beyanla ,davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Diğer davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usuli itirazları ile birlikte ,esas yönünden de davacının ödediği işçilik alacaklarını işçinin çalıştığı asıl işveren Tepebaşı Belediyesi’nden talep edilebileceğini, iş mahkemesindeki davanın kendilerine ihbar edilmediğini beyanla, davanın usulden,aksi takdirde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı taraf yargılama sırasında talebini ıslah ıslah yolu ile arttırmış ve 1.000,00 TL’lik kısma dava tarihinden, ıslah edilen kısma ise ıslah tarihinden itibaren reeskont faizi uygulanmasını talep etmiştir Mahkemece, dava dışı işçinin daha önceki işverenleri durumundaki davalı şirketlerin, kendi dönemleri ve sorumluluk payları oranında tazminattan mesul olduğu gerekçesi ile, davanın kabulü ile, 3.079,90 TL alacağın 333,33 TL’sinin dava tarihi olan 16/12/2015 tarihinden itibaren, 2.746,57 TL’sinin ıslah tarihi olan 08/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı … A.ş’den alınarak davacıya verilmesine, 16.635,32 TL alacağın 333,33 TL’sinin dava tarihi olan 16/12/2015 tarihinden itibaren, 16.301,99 TL’sinin ıslah tarihi olan 08/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı …Tic. Ltd. şti’den alınarak davacıya verilmesine, 12.177,32 TL alacağın 333,33 TL’sinin dava tarihi olan 16/12/2015 tarihinden itibaren, 11.843,99 TL’sinin ıslah tarihi olan 08/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı … Ltd. Şti’den alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Söz konusu karar, davalı …. Tic. Ltd. vekili ile …. A.Ş vekilince istinaf edilmiştir. Davalı ….Tic. Ltd. Şti vekilince ileri sürülen istinaf sebepleri özetle, Asliye Ticaret Mahkemelerinin işbu davaya bakmakla görevli olmadığı,rücu davasının esasını davacının ödediğini iddia ettiği işçilik alacakları oluşturduğundan ve uyuşmazlık İş Kanunu ile alakalı olduğundan davanın İş Mahkemesinde görülmesi gerektiği, davanın zamanaşımı süresinden sonra açıldığı, müvekkilinin dava dışı işçiyi çalıştırdığı tarihten sonra dava dışı işçi ihaleyi alan diğer firma çalışanı olarak kesintisiz olarak işine devam etmiş olduğundan iş yeri devri hükümlerine göre tüm sorumlulukların son işverene ait olup, müvekkilinin devirden sonraki sorumluluğunun iki yıl ile sınırlı olduğu, bu süre de geçmiş olduğundan müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığı, davacı yanın dava dilekçesinde talebini 1.000,00 TL olarak gösterdiği, hangi davalıdan hangi miktarda talepte bulunduğunun dava ve ıslah dilekçesinde belli olmadığını, ilk talebin ikiye bölünerek değerlendirilmesinin, mahkemenin tarafların talebiyle bağlı olduğu ilkesine aykırı olduğu, rücu talebinin esasını oluşturan Eskişehir 1. İş Mahkemesi’nin dayanak davasında, davacı tarafça yeterli savunma yapılmadığı gibi temyiz hakkının da kullanılamadığı ,müvekkilinin güvenlik hizmetini yürüttüğü ihale dönemi boyunca fazla mesai yaptırmadığı , nadiren olan fazla mesailerin ise karşılığının ödendiği, sunulan maaş bordroları ve banka kayıtları incelendiğinde bu hususun tesbit edileceği, dayanak iş davasında mahkemece hatalı hukuki değerlendirme yapılarak dava dışı işçinin taleplerinin kabulüne karar verildiği ileri sürülerek, usul ve yasaya aykırı mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.Diğer davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle ,4857 Sayılı İş Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca işyerini devreden işverenin sorumluluğunun 2 yılla sınırlı olduğu, ilk davanın kendilerine ihbar edilmediği,dava dışı işçinin işe alınmasında ve çalıştırılmasında müvekkilinin herhangi bir yetkisinin bulunmadığı, her bir davalının ayrı ayrı vekalet ücretinden sorumlu tutulmasının da hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın kaldırılması istenmiştir.Davalıların ileri sürdüğü istinaf sebeplerine bağlı kalınarak yapılan incelemede ;davada ileri sürülen alacak, davacı şirketin dava dışı işçi için ödediğini beyan ettiği işçilik haklarından kaynaklanmaktadır. Rücu hakkı, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin malvarlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde bir talep hakkıdır. Davacı tarafça ,dava dışı işçinin daha önceki işverenleri durumunda olan davalı şirketlerin, kendi dönemleri ve payları oranında tazminattan mesul oldukları ileri sürülerek rücuen alacak talep edilmiştir.Davanın rücuen alacak talebine ilişkin olduğu,ödeme ve dava tarihine göre , TBK 82. maddede öngörülen 2 yıllık dava açma süresi dava tarihi itibarıyla dolmadığından , davalının zamanaşımı itirazının reddine karar verilmesinde usul ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.Yine ,yukarıda açıklandığı üzere, davacı tarafça, dava dışı işçinin daha önceki işverenleri durumunda olan davalı şirketlerin, kendi dönemleri ve payları oranında tazminattan mesul oldukları ileri sürülerek rücuen alacak talep edilmekle, ödemenin dayanağı işçilik alacağına ilişkin ilam ise de, rücu davası alt işverenler arasında genel hükümlere göre açılan dava olduğundan, davanın İş Mahkemesinin görevine girmemesi sebebiyle mahkemenin görevli olduğu açıktır.Diğer istinaf sebeplerinin incelenmesiyle, dosya kapsamına göre, davalılar davacıdan önceki alt işverenlerdir. Davanın tarafları arasında yazılı olmayan , yasadan kaynaklanan bir işyeri devri mevcutur. Dava dilekçesinde davalıların her birinden istenen miktar açıklanmadan toplam ödeme tutarının (1.000,00 TL) tahsili istenmiş ise de, aslında her bir davalının, dava dışı işçi ile belli dönemle sınırlı hizmet sözleşmesi olduğu ileri sürülmektedir. Bu nedenle, taraflar arasında sözleşme ilişkisinden kaynaklanan rücu isteminin hukuki niteliği gereği, aksi yasada öngörülmedikçe, her bir davalı yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılması gereklidir. Davacının, dava dilekçesinde toplam 1.000,00 TL’nin tahsilini talep etmiş olması sebebiyle, mahkemece bu miktarın her bir davalıdan eşit oranda istendiğinin kabul edilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Dava dışı işçi tarafından açılan Eskişehir 1. İş Mahkemesinin 2014/649 E. 2015/ 429 K. sayılı ilamıyla işçi lehine fazla çalışma alacağına hükmedildiği, söz konusu davanın davalılarının Tepebaşı Belediyesi,bu dosyadaki davacı …Ltd.Şti ile … Ltd Şti, … Ltd. Şti, ihbar olunanların ise …. Ltd. Şti olduğu görülmüştür.Her ne kadar, kararı istinaf eden davalılar sözkonusu davada davalı değil ise de, istinaf konusu davada dava dışı Tepebaşı Belediyesi ile bu şirket arasında sözleşme mevcut olup,dava dışı işçinin davalı şirkette çalıştığı dönemler bellidir.Davalı tarafın istinaf dilekçesinde, davacının savunmayı eksik yaptığı, kararı temyiz etmediği,talep edilen dönemlerde istisnai olarak yaptırılan fazla mesai ücretlerinin ödendiğine ilişkin istinaf sebebi yönünden yapılan incelemede, rücuen alacağın dayanağı olan İş Mahkemesindeki davanın yargılamasında , davalı şirkete davanın ihbar edildiği anlaşılmıştır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 61 vd. maddelerinde düzenlenen davanın ihbarı ile taraflardan biri davayı kaybettiği taktirde, 3. kişiye veya 3. kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı 3.kişiye ihbar edebilir. Dava ihbar olunan kişi, davaya cevap verip fer’i müdahil olabilir veya sessiz kalabilir. Davaya katılmayan ihbar olunana, bundan sonra herhangi bir tebligat yapılmaz. İhbar olunanın, aleyhine hüküm kurulmadıkça kararı temyiz hakkı yoktur.Somut olayda, mahkemece davalılara dava ihbar edilmiş olup,davalılar davada taraf yanında yer almadıkları gibi, ihbara cevap da vermemiştir.Bu sebeple, yargılamada davalıların savunma hakkının kısıtlanması da sözkonusu değildir. Kaldı ki, tarafın davayı üçüncü kişiye ihbar etmemiş olması,doktrin ve Yargıtay uygulaması dikkate alındığında , üçüncü kişiye karşı olan rücu hakkının düşmesini gerektirmez. Davanın ihbar edilmemesinin hukuki sonucu , davayı ihbar etmemiş olan tarafın her türlü kusurundan sorumlu olmasıdır. Davayı ihbar etmeyen tarafın kusuru nedeniyle davayı kaybettiğini ispat yükü (külfeti), üçüncü kişiye düşer. (Hukuk Muhakemeleri Usulü, Prof. Dr. Baki Kuru, 2001, s.3541-3542, Yargıtay 11. H.D nin 2016/10060 esas, 2018/3689 karar sayılı 17/052018 tarihli kararı) Bu sebeple, dava kendisine ihbar edilen davalıların, bu yöne ilişkin istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.Davalı … A.Ş vekilinin hükümdeki vekalet ücreti takdirinin hatalı olduğuna ilişkin istinaf sebebi yönünden ise, davada davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı mevcut olup,davacı tarafça her bir davalıdan talep edilen alacak miktarları ayrı ayrı açıklanmıştır.Bu sebeple mahkemece her bir davalı yönünden karar tarihindeki AAÜT uyarınca ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinde de usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davacı şirketçe icra dosyasına ödenen miktar ,bilirkişi raporu ve belgelere göre belli olup,bu konuda uyuşmazlık da bulunmamaktadır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda ,her bir davalının alt işveren olduğu dönemler itibariyle sorumlu olduğu alacak miktarları hesaplanmıştır. Rücuya konu fazla çalışma ücreti miktarı kesinleşen mahkeme kararı ile sabit olmakla, dava dışı işçinin davalı şirketlerdeki çalışma sürelerine göre, bu miktardan davalı şirketlerin sorumlu oldukları tutarların belirlenmesine yönelik hesaplama ve alınan bilirkişi raporu, ilk dava davalılara ihbar da edildiğinden hükme dayanak yapılacak yeterlilikte görülmüş, mahkemece hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık sözkonusu olmadığından, davalılar …. Ltd. Şti’nin ve ….. Aş’nin istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalılar …..Ltd. Şti’nin ve …. Aş’nin istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine,Davalılardan Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 2.178,58 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 674,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.504,58 TL harcın istinaf eden davalılardan ayrı ayrı alınarak Hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalılar üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 16/01/2019