Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/2129 E. 2018/1169 K. 26.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/2129
KARAR NO : 2018/1169
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/05/2017
NUMARASI : 2015/555 E- 2017/507K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 26/09/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dilekçesinde özetle, iki ayrı tesisat nolu abonelikten dolayı davalı taraftan elektrik satın aldıklarını, davalının hukuka aykırı olarak kayıp kaçak bedeli altında faturalara eklenen bedelleri tahsil ettiğini ileri sürerek ,dava tarihinden geriye 10 yıllık süre içinde haksız olarak tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin kendilerine iadesini talep ve dava etmiş, davacı vekili 13/07/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile 4.000,00 TL’lik olan taleplerini 7.306,57 TL artırarak 11.306,57 TL ye yükseltmiştir.Davalı vekili, mevzuat kapsamında faturanın düzenlendiğini ve tahsilatların yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı kanun ile 6446 sayılı kanuna eklenen geçici 19,20.madde ve 6446 sayılı kanunun 17.maddesinde yapılan değişiklik dikkate alındığında başlangıçta haklı sebeplere dayanılarak açılan davada 17.maddeye eklenen 10. fıkra gereğince, mahkemenin yetkisinin tahsil edilen bu bedellerin Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu,yaptırılan incelemesi sonucunda davacıdan tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin o dönem itibariyle geçerli olan EPDK’nın düzenleyici işlemlerine uygun bulunduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, iki taraf da istinaf etmiştir. Davacı vekilince, hükme esas alınan kanun değişikliğinin Anayasa’ya aykırı olduğu,bu husustaki iptal başvurusunun sonucu beklenmeden karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu,yargılamada alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli bulunmadığı hususları istinaf sebepleri olarak ileri sürülmüştür.Davalı vekilince istinaf sebepleri olarak, HMK da yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen tarafa yükletileceğine dair düzenlemeye rağmen, bu hususta müvekkilinin aleyhine hüküm kurulması ve lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür.HMK.nun 355. maddesi uyarınca, taraf vekillerinin istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Anılan yasanın bazı maddelerinin Anayasaya aykırılığı iddiası ile Anayasa Mahkemesine yapılan iptal başvurularının bekletici mesele yapılmamasına ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde , dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın yürürlük tarihi gözetildiğinde çok sayıda mahkemenin Anayasaya aykırılık başvurularının, istinafa konu kararın karar tarihi itibariyle yasal karara bağlama süresinin geçtiği ve henüz sonuçlanmadığı, bazı mahkemelerinin başvurularının da usulden reddedildiği anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar( Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2). Aksi halde, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırabilir. Dolayısıyla, mahkemenin, Anayasanın m. 152,III; Any. Mah.Kuruluş Kn m. 28,IV c,2 gereğince, Anayasa Mahkemesine başvurunun esastan incelenmesini beklemeksizin, yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması ve Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruları bekletici mesele yapmaması hukuka aykırı bulunmamıştır.Davacı, red kararını konusuz kalmadan dolayı karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi gerektiğinden dolayı istinaf etmemiş sadece kabulü gerektiğinden bahisle istinafa getirmiş olup, davalı da vekalet ücreti ve yargılama giderleri takdir edilmemesini istinafa getirmiştir. O halde, istinaf sebepleriyle sınırlı inceleme yapılacaktır. Davacı mevzuat değişikliği sonrası haksız çıkmış olsa da, dava tarihi itibariyle, uygulamanın haksız olduğu iddiası ile açmış olduğu bu davasında, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, mahkemece, yasa değişikliği nedeniyle,konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken red kararı verilmesi yasaya uygun değilse de;bu husus davacı tarafça istinaf konusu yapılmadığından, inceleme dışı tutulmuştur. Nitekim, Dairemizce verilen 2017/24 esas sayılı ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3.Hukuk Dairesinin 2017-382 E.sayılı bu konudaki istinafla sınırlı yaptığı inceleme sonucu, red kararını muhafaza ederek sadece vekalet ücreti ve yargılama giderini düzelterek verdiği kararı Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/12005 esas ve 2017/13884 E.sayılı kararı ile onanmıştır.Davacı tarafın ,bilirkişi raporu ile ilgili istinaf sebeplerinin incelenmesiyle; davacı tarafça dava dilekçesinde dava konusu bedellerin haksız alındığı,hiç alınmaması gerektiği ileri sürülmüş olmakla, mahkemenin taleple bağlılığına ilişkin usul kuralına göre, bilirkişi incelemesi yaptırılmamasının davaya katkı sağlamayacağı kanaatiyle , davacının bu yöne ilişkin istinaf talebi de yerinde görülmediğinden ,HMK nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.Davalının istinaf taleplerinin incelenmesiyle, yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Davacının, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden, yargılama harç ve giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında, davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilemeyeceğinden davalı tarafın istinaf talebinin yerinde olmadığından reddine karar verilmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacı ve davalının istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı reddine,Davacı adli yardımdan yararlandığından,peşin harç alınmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,Harçlar Yasası gereğince davalıdan alınması gerekli 35,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL nin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla yatıran tarafa ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 26/09/2018