Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/2113 E. 2018/1394 K. 19.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/2113
KARAR NO : 2018/1394
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/06/2017
NUMARASI : 2016/604 E – 2017/722 K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/10/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin elektrik enerjisini davalıdan satın aldığını, ödenen faturalar kapsamında kayıp kaçak bedelleri, perakende satış hizmet bedeli, psh sayaç okuma bedeli, iletimi sistemi kullanım bedeli ve dağıtım bedeli olarak 8.000,00 TL ödeme yapıldığını, bu bedellerin tahsilinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, her bir davalıdan 4.000,00 TL’nin faturaların ödenme tarihlerinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin elektrik faturalarına yansıttığı bedellerin mevzuata ve düzenlemelere tamamen uygun olduğunu, tarifelerin uygulanmasının lisans sahibi elektrik şirketleri için yasal zorunluluk olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunla getirilen düzenlemeler sebebiyle, dava konusu edilen bedellerin tahsilinin yasal hale geldiği, 6446 sayılı Kanunun geçici 20. maddesi uyarınca kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş olan dava konusu bedeller ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında aynı yasanın 17. maddesi uyarınca bu yasa hükümlerinin uygulanacağının belirtildiği gerekçesi ile davacı tarafın davasının reddine karar verilmiştir.
Sözkonusu kararı davacı vekili istinaf etmiş olup, mahkemece davanın esasına girilmediği, red gerekçesi olarak gösterilen ve yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın Anayasa’ya aykırı olduğu gibi kanunların geriye yürümezliği ilkesini de ihlal ettiği, Anayasa Mahkemesindeki davanın bekletici mesele yapılmamasının ve davacı lehine yargılama giderleri ile her bir davalı yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın kaldırılması talep edilmiştir.
Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.
Davacı red kararını istinaf etmemiş, esasa ilişkin diğer taleplerini ve lehine yargılama giderleri ile vekalet ücretine hükmedilmemesini istinafa getirmiştir. O halde, istinaf sebepleriyle sınırlı inceleme yapılacaktır. HMK 355. maddesi uyarınca, davacı vekillinin istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Anılan yasanın bazı maddelerinin Anayasaya aykırılığı iddiası ile Anayasa Mahkemesine yapılan iptal başvurularının bekletici mesele yapılmamasına ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde , dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın yürürlük tarihi gözetildiğinde çok sayıda mahkemenin Anayasaya aykırılık başvurularının, istinafa konu kararın karar tarihi itibariyle yasal karara bağlama süresinin geçtiği ve henüz sonuçlanmadığı, bazı mahkemelerinin başvurularının da usulden reddedildiği anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. (Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2) Aksi halde, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırabilir. Dolayısıyla, mahkemenin, Anayasanın m. 152,III; Any. Mah.Kuruluş Kn m. 28,IV c,2 gereğince, Anayasa Mahkemesine başvurunun esastan incelenmesini beklemeksizin, yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması ve Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruları bekletici mesele yapmaması hukuka aykırı bulunmamıştır. Kaldı ki,Anayasa Mahkemesi 28/12/2017 tarihli kararı ile bu husustaki iptal başvurusunun reddine karar vermiştir.Davacı tarafın vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin istinaf taleplerinin incelenmesiyle; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, “Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve vekalet ücretine” hükmedilmesi gerekir. Dairemizin 2017/24 E sayılı ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3.Hukuk Dairesinin 2017-382 E.sayılı bu konudaki istinafla sınırlı yaptığı inceleme sonucu, red kararını, muhafaza ederek sadece vekalet ücreti ve yargılama giderini düzelterek verdiği kararının Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/12005 esas ve 2017/13884 E.sayılı onaması da emsal alınarak , somut davada; dava açıldığı tarihte davacının, dava açmakta haklı olduğu, yargılama harç ve giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında, dava tarihindeki haklılık durumu sebebiyle ,davacının istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak inceleme yapıldığından, davacı lehine yargılama giderlerine ve red sebebi her iki davalı yönünden de aynı olduğundan tek olarak maktu vekalet ücretine hükmedilmemesi usul ve hukuka aykırı olduğundan, davacı tarafın bu yönlere ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile, karar HMK 353/1-b-2 maddesi gereği düzeltilerek, bu konuda yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden, yeniden esas hakkında aşağıda yazılı şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının istinaf talebinin kısmen kabulü ile, HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca kararın 3. bendinin düzeltilmesi ile yeniden esas hakkında;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken harç 31,40 TL olduğundan peşin alınan 136,62 TL’den mahsubu ile fazla alınan 105,22 TL nin istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı lehine AAÜT uyarınca takdir edilen 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin ve davacının yaptığı 116.20 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,davalılar lehine vekâlet ücreti taktirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-Davalılar tarafından yatırılan delil avansından yargılama sırasında yapılan masraflardan geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
Sair istinaf taleplerinin reddine,
Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
Davacının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 93,00 TL istinaf yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 19/10/2018