Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/2110 E. 2018/1397 K. 22.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/2110
KARAR NO : 2018/1397
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/06/2017
NUMARASI : 2016/492 E – 2017/719 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 22/10/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, elektrik abonesi olan davacı adına düzenlenen faturalarda, kayıp kaçak bedeli gibi adlar altında davalı tarafça haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerin tahsili için yapılan icra takibinde borca itiraz edildiğinden (7.172,54 TL) itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, dava konusu bedellerin EPDK kararlarına ve tarifelerine göre davalı şirketçe tahsilinin zorunlu olduğunu, yürürlükteki mevzuata uygun olarak tahsil edildiğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunla getirilen düzenlemeler sebebiyle, dava konusu edilen bedellerin tahsilinin yasal hale geldiği, 6446 sayılı Kanunun geçici 20. maddesi uyarınca Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş olan dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında aynı yasanın 17. maddesi uyarınca bu yasa hükümlerinin uygulanacağının belirtildiği gerekçesi ile davacı tarafın davasının reddine karar verilmiştir.
Söz konusu kararı davacı ve davalı taraf istinaf etmiştir. Davacı taraf istinaf sebepleri olarak özetle, red kararına gerekça yapılan yasanın Anayasa’ya aykırı olduğu, Anayasa Mahkemesindeki davanın bekletici mesele yapılmamasının ve davacı lehine yargılama giderleri ile vekalet ücretine hükmedilmemesinin usul ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili ise, reddedilen davada müvekkili lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava,aboneden faturalara yansıtılarak kayıp kaçak ve diğer adlar altında tahsil edilen bedellerinin, haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.
HMK 355. maddesi uyarınca, istinaf dilekçesinde ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.
Anılan yasanın bazı maddelerinin Anayasaya aykırılığı iddiası ile Anayasa Mahkemesine yapılan iptal başvurularının bekletici mesele yapılmamasına ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde , dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın yürürlük tarihi gözetildiğinde çok sayıda mahkemenin Anayasaya aykırılık başvurularının, istinafa konu kararın karar tarihi itibariyle yasal karara bağlama süresinin geçtiği ve henüz sonuçlanmadığı, bazı mahkemelerinin başvurularının da usulden reddedildiği anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. (Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2) Aksi halde, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırabilir. Dolayısıyla, mahkemenin, Anayasanın m. 152,III; Any. Mah.Kuruluş Kn m. 28,IV c,2 gereğince, Anayasa Mahkemesine başvurunun esastan incelenmesini beklemeksizin, yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması ve Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruları bekletici mesele yapmaması hukuka aykırı bulunmamıştır. Kaldı ki, Anayasa Mahkemesi 28/12/2017 tarihli kararı ile iptal başvurusunun reddine karar vermiştir.Davacı red kararını istinaf etmemiş, esasa ilişkin diğer taleplerini ve vekalet ücreti/yargılama gideri takdir edilmemesini istinafa getirmiştir. Davalı da lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmemesini istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.O halde istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, inceleme yapılacaktır.Somut olayda; davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur. Dolayısıyla, davacı mevzuat değişikliği sonrası haksız çıkmış olsa da, dava tarihi itibariyle, uygulamanın haksız olduğu iddiası ile açmış olduğu bu davasında, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, mahkemece, yasa değişikliği nedeniyle, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken red kararı verilmesi yasaya uygun değilse de; bu husus davacı tarafça istinaf konusu yapılmadığından, inceleme dışı tutulmuştur.
Tarafların, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin istinaf taleplerinin incelenmesine gelince; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, “Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve vekalet ücretine” hükmedilmesi gerekir. Dairemizin 2017/24 Esas sayılı dosyada , bu konudaki istinaf sebepleriyle sınırlı yaptığı inceleme sonucu, red kararını muhafaza ederek, sadece vekalet ücreti ve yargılama giderini düzelterek verdiği kararı ile ilgili olarak Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/12005 E, 2018/5577 K sayılı ve 22/05/2018 tarihli onama kararı ile, yine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 2017-382 E. sayılı aynı mahiyetteki kararının da Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/13884 E. sayılı kararı ile onanmasına dair kararı emsal alınarak, somut davada; dava açıldığı tarihte davacının, dava açmakta haklı olduğu, yargılama harç ve giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında, dava tarihindeki haklılık durumu sebebiyle (davacının istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak inceleme yapıldığından) davacı lehine maktu vekalet ücreti ile yargılama giderlerine hükmedilmemesi usul ve hukuka aykırı olduğundan, davalının buna yönelik istinaf başvurusunun reddine, davacı tarafın istinaf başvurusunun ise kabulü ile, red kararı muhafaza edilerek, karar HMK 353/1-b-2 maddesi gereği düzeltilerek, bu konuda yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden, istinaf sebepleriyle sınırlı inceleme sonucu, gerekçeli kararın 4. bendi düzeltilerek yeniden esas hakkında; “davacı lehine 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine ve davacının yaptığı 66,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, sair istinaf taleplerinin reddine” karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A-Davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,
B-Davacının istinaf talebinin kısmen kabulü ile, red kararı muhafaza edilerek, istinaf sebepleriyle sınırlı inceleme sonucu, HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca kararın 4. bendi düzeltilerek yeniden esas hakkında;
1-Davanın reddine,
2-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gereken harç 31,40 TL olduğundan peşin alınan 86,63 TL’den mahsubu ile fazla alınan 55,73 TLnin istek halinde davacıya iadesine,
4-Davacı lehine 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin ve davacının yaptığı 66,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, lehine vekâlet ücreti taktirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
7-Davalı tarafından yatırılan delil avansından yargılama sırasında yapılan masraflardan geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davalıya iadesine,
Sair istinaf taleplerinin reddine,
Davacıdan peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden davacıya isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
Harçlar Yasası gereğince davalıdan alınması gerekli 35,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
Davacının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 50,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/10/2018