Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/2045 E. 2019/31 K. 16.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/2045
KARAR NO : 2019/31
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/02/2017
NUMARASI : 2015/1096 E – 2017/215 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 16/01/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı dava dilekçesinde özetle; dava dışı işçi … Tepebaşı Belediyesinde çeşitli taşeron şirketler bünyesinde işçi olarak görev yaptığını, son olarak da davacı şirket bünyesinde ve fakat belediye işçisi olarak çalıştığını, işten ayrılmasından sonra, işçilik alacaklarının tahsili için dava açtığını, Eskişehir 2. İş Mahkemesinin 2014/386 E, 2015/387 K. Sayılı ilamıyla işçi lehine çeşitli işçilik alacaklarına hükmedildiğini, bu alacakların Eskişehir …. İcra Dairesinin …. sayılı dosyasıyla takibe konduğunu ve dosya borcunun tamamının müvekkili şirketten tahsil edildiğini, haksız biçimde ihbar tazminatı ve kıdem tazminatı da ödemek zorunda kaldıklarını, bu tazminatlardan ilgili dönemlerde işçiyi çalıştıran diğer taşeron şirketlerin sorumlu olduğunu ileri sürerek, dava dışı işçi için ödenen tazminattan davalıların sorumluluk payları oranında ve ferileriyle birlikte olmak üzere şimdilik 1.000.TL’nin reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Tic. Ltd. Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; görev, yetkisizlik ve zaman aşımı itirazlarının bulunduğunu, müvekkil şirketin kendi döneminde çalıştırdığı personel ve hizmet verdiği idareye karşı üzerine düşen tüm ödemeleri zamanında ve eksiksiz yerine getirdiğini, davanın kendisine ihbar edilememesi sebebiyle müvekkiline rücu hakkının bulunmadığını, işçinin son alt verinin müvekkili şirket olmadığını, ilgili ücretlerden son alt verenin sorumlu olacağını ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. iğer davalı vekili de, davalı ….Ltd. Şti.vekili cevap dilekçesinde özetle; davada kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, zira anılan işçilik alacağına ilişkin davada taraf olmadıklarını, davacının bu taleplerini Tepebaşı Belediyesine karşı ileri sürmesini, davanın kendilerine ihbarı sağlanmadığından tazminattan da sorumlu olmayacaklarını, herhangi bir işçilik alacağının da doğmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili yargılama sırasında dava değerini ıslah yolu ile 15.204,67 TL daha arttırarak 1.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi, 14.204,67 TL’nin ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketlerin sorumlu olduğu dönemlere ilişkin hesaplanan miktarlar üzerinden davalılardan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, işçinin daha önceki işverenleri durumundaki davalı şirketlerin, kendi dönemleri ve sorumluluk payları oranında tazminattan mesul olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile, 3.296,05 TL alacağın 500 TL’sinin dava tarihi olan 19/08/2015 tarihinden itibaren, 2.796,05 TL’sinin ıslah tarihi olan 09/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı … Tic. Ltd. Şti’den, 11.908,62 TL alacağın 500 TL’sinin dava tarihi olan 16/08/2015 tarihinden itibaren, 11.408,62 TL’sinin ıslah tarihi olan 09/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı …. Hiz. Ltd. Şti’den alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Sözkonusu kararı, davalı …. Tic. Ltd Şti vekili istinaf etmiştir. Davalı şirket vekili istinaf dilekçesinde özetle, Asliye Ticaret Mahkemelerinin işbu davaya bakmakla görevli olmadığı, rücu davasının esasını davacının ödediğini iddia ettiği işçilik alacakları oluşturduğundan ve uyuşmazlık İş Kanunu ile alakalı olduğundan davanın İş Mahkemesinde görülmesi gerektiği, davanın zamanaşımı süresinden sonra açıldığı, müvekkilinin dava dışı işçiyi çalıştırdığı tarihten sonra dava dışı işçi ihaleyi alan diğer firma çalışanı olarak kesintisiz olarak işine devam etmiş olduğundan iş yeri devri hükümlerine göre tüm sorumlulukların son işverene ait olup, müvekkilinin devirden sonraki sorumluluğunun iki yıl ile sınırlı olduğu, bu süre de geçmiş olduğundan müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığı, davacı yanın dava dilekçesinde talebini 1.000,00 TL olarak gösterdiği, hangi davalıdan hangi miktarda talepte bulunduğunun dava ve ıslah dilekçesinde belli olmadığını, ilk talebin ikiye bölünerek değerlendirilmesinin tarafların talebiyle bağlı olduğu ilkesine aykırı olduğunu, ilk davada davacı şirketçe gereği gibi savunma yapılmadığı, davanın kendilerine ihbar edilmediği, davacı tarafça temyiz hakkının da kullanılamadığı, müvekkilinin güvenlik hizmetini yürüttüğü ihale dönemi boyunca fazla mesai yaptırmadığı, nadiren olan fazla mesailerin ise karşılığının ödendiği, sunulan maaş bordroları ve banka kayıtları incelendiğinde bu hususun tesbit edileceği, fazla mesai alacaklarından üst işveren kamu kurumunun sorumlu olduğu, bu nedenle müvekkiline rücu etme olanağı bulunmadığı, dayanak İş Mahkemesinde hatalı hukuki değerlendirme yapılarak dava dışı işçinin taleplerinin kabulüne karar verildiği ileri sürülerek, usul ve yasaya aykırı mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.Davalı …. Tic. Ltd Şti’nin ileri sürdüğü istinaf sebeplerine bağlı kalınarak yapılan incelemede; davada ileri sürülen alacak, davacı şirketin dava dışı işçi için ödediğini beyan ettiği işçilik haklarından kaynaklanmaktadır. Rücu hakkı, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin malvarlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde bir talep hakkıdır. Davacı tarafça, dava dışı işçinin daha önceki işverenleri durumunda olan davalı şirketlerin, kendi dönemleri ve payları oranında tazminattan mesul oldukları ileri sürülerek rücuen alacak talep edilmiştir. Davanın rücuen alacak talebine ilişkin olduğu, ödeme tarihi ile dava tarihi arasındaki süreye göre, TBK 82. maddede öngörülen 2 yıllık dava açma süresinin dava tarihi itibarıyla dolmadığı anlaşıldığından, davalının zamanaşımı itirazının reddine karar verilmesinde usul ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Yine, yukarıda açıklandığı üzere, davacı tarafça, dava dışı işçinin daha önceki işverenleri durumunda olan davalı şirketlerin, kendi dönemleri ve payları oranında tazminattan mesul oldukları ileri sürülerek rücuen alacak talep edilmekle , ödemenin dayanağı işçilik alacağına ilişkin ilam ise de, rücu davası alt işverenler arasında genel hükümlere göre açılan dava olduğundan, davanın İş Mahkemesinin görevine girmemesi sebebiyle mahkemenin görevli olduğu açıktır.Diğer istinaf sebeplerinin incelenmesiyle, dosya kapsamına göre, davalılar davacıdan önceki alt işverenlerdir. Davanın tarafları arasında yazılı olmayan, yasadan kaynaklanan bir işyeri devri mevcutur. Dava dilekçesinde davalıların her birinden istenen miktar açıklanmadan toplam ödeme tutarının (1.000,-TL) tahsili istenmiş ise de, aslında her bir davalının, dava dışı işçi ile belli dönemle sınırlı hizmet sözleşmesi olduğu ileri sürülmektedir. Bu nedenle, taraflar arasında sözleşme ilişkisinden kaynaklanan rücu isteminin hukuki niteliği gereği, aksi yasada öngörülmedikçe, her bir davalı yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılması gereklidir. Davacının, dava dilekçesinde toplam 1.000,-TL nin tahsilini talep etmiş olması sebebiyle, mahkemece bu miktarın her bir davalıdan eşit oranda istendiğinin kabul edilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Dava dışı işçi tarafından açılan Eskişehir 2.İş Mahkemesinin 2014/386 E., 2015/387 K. sayılı ilamıyla işçi lehine çeşitli işçilik alacaklarına(kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, ihbar tazminatı) hükmedildiği, sözkonusu davanın davalılarının Tepebaşı Belediyesi, bu dosyadaki davacı … Ltd.Şti ile … Ltd. Şti. olduğu görülmüştür. Her ne kadar, kararı istinaf eden davalı … Ltd.Şti sözkonusu davada davalı değil ise de, istinaf konusu davada dava dışı Tepebaşı Belediyesi ile bu şirket arasında sözleşme mevcut olup, dava dışı işçinin davalı şirkette çalıştığı dönemler bellidir.Davalı tarafın istinaf dilekçesinde, davacı şirketin iş mahkemesindeki davada yeterince savunma yapmadığı, kararı temyiz etmediği, talep edilen dönemlerde istisnai olarak yaptırılan fazla mesai ücretlerinin ödendiğinin banka kayıtları, maaş bordroları vs. ile ispatlanabileceğine ilişkin istinaf sebebi yönünden yapılan incelemede, rücuen alacağın dayanağı olan İş Mahkemesindeki davanın yargılamasında, davalı şirkete dava ihbar edilmemiştir. Ancak, tarafın davayı üçüncü kişiye ihbar etmemiş olması, doktrin ve Yargıtay uygulaması dikkate alındığında, üçüncü kişiye karşı olan rücu hakkının düşmesini gerektirmez. Davanın ihbar edilmemesinin hukuki sonucu, davayı ihbar etmemiş olan tarafın her türlü kusurundan sorumlu olmasıdır. Davayı ihbar etmeyen tarafın kusuru nedeniyle davayı kaybettiğini ispat yükü (külfeti), üçüncü kişiye düşer. ( Hukuk Muhakemeleri Usulü, Prof. Dr. Baki Kuru, 2001, s.3541-3542, Yargıtay 11. H.D nin 2016/10060 esas,2018/3689 karar sayılı 17/052018 tarihli kararı ) Somut olayda, dosya içinde bulunan Eskişehir 2. İş Mahkemesinin ilgili dosyasında, mahkemece asıl işveren ile yapılan ihale sözleşmeleri, dava dışı işçinin özlük dosyası celp edilerek, bilirkişi raporu alındığı, verilen kararın Yargıtay 22. H.D nin 24/11/2015 tarihli kararı ile onandığı ve kesinleştiği gözetildiğinde, anılan davada davalı konumunda olan (iş bu rücu davasının davacısı) şirketin aleyhine karar verilmesinde kusurlu olduğu kanaatine ulaşılamadığından, bu yöne ilişkin istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir. Davacı şirketçe icra dosyasına ödenen miktar, bilirkişi raporu ve belgelere göre belli olup, bu konuda uyuşmazlık da bulunmamaktadır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, her bir davalının alt işveren olduğu dönemler itibariyle sorumlu olduğu alacak miktarları hesaplanmıştır. Rücuya konu fazla çalışma ücreti miktarı kesinleşen mahkeme kararı ile sabit olmakla, dava dışı işçinin davalı şirketlerdeki çalışma sürelerine göre, bu miktardan davalı şirketlerin sorumlu oldukları tutarların belirlenmesine yönelik (davanın ihbar edilmediği gözetilerek, bu sebeple davalı icra faiz, harç ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmaksızın yapılan ) hesaplama ve alınan bilirkişi raporu hükme dayanak yapılacak yeterlilikte olduğundan, mahkemece hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, davalının istinaf talebinin HMK nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalı … Ltd. Şti.’nin istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Alınması gereken 1.038,63 TL istinaf karar harcından peşin alınan 103,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 935,63 TL’nin davalıdan alınarak ile hazineye gelir kaydına,İstinaf sebebiyle davalı tarafından yapılan masrafın üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 16/01/2019