Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/2038 E. 2020/157 K. 11.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/2038
KARAR NO : 2020/157
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/03/2017
NUMARASI : 2014/251 E – 2017/141 K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/02/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin işyerinde kullanılmak üzere davalıya alçak gerilim elektrik enerjisi sözleşmesi yapıldığını, güvence bedelinin ödendiğini, davalı tarafça işyerine gelinerek sayacın söküldüğünü ve panonun mühürlendiğini, ayrıca 92.524,68 TL tutarlı fatura düzenlendiğini, 3 yıllık fatura döneminde aylık tüketim ortalama maliyetinin 7.000,00 TL civarında olduğunu, faturanın taksite bağlandığını ve ilk taksitinin ödendiğini beyan ederek, işbu fatura nedeni ile davalı tarafa borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; akım trafoları sökülerek teste gönderildiğini, sanılandan daha farklı trafo olduğu anlaşıldığından hatalı bilgi işlenmiş olması nedeni ile eksik tahakkuk ettirilen bedellerini tahsili için faturalar düzenlenmiş olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştirİlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “davacının elektrik tüketiminin eksik kaydı nedeniyle davaya konu fatura dolayısıyla 71.339,08 TL borcu bulunduğu, 21.185,60 TL tutarında ise borcunun bulunmadığı, davacı taraf davaya konu fatura nedeniyle 20.325,64 TL tutarında ödeme yaptığı, istirdata konu edebileceği bir alacağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, davacının, 30/11/2013 tarihli 92.524,68 TL tutarlı 12562001 seri nolu fatura nedeni ile davalı tarafa 71.339,08 TL borçlu bulunduğunun tespiti ile bakiye 21.185,60 TL yönünden ise davalıya borçlu bulunmadığının tespiti ve istirdat talebinin reddine karar verilmiştir.Söz konusu kararı davacı ve davalı vekilleri istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; tutanaklarda imzası bulunan…isimli şahsın müvekkili şirketin çalışanı veya temsilcisi olmadığını, itiraz üzerine gelinen incelemenin de yoklukta yapıldığını, dolayısıyla davalı denetim elemanlarının hangi trafoyu söküp götürdüklerinin, nasıl denetim yapıldığınin bilinmemekle doğru/adil bir denetim yapılmadığının sabit olduğunu, tutanakların doğru olduğu kabul edilse dahi davalı kurumun, kendi hatasından kaynaklı olarak, müvekkiline satmış olduğu elektrik enerjisi bedelini, basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü ve ticari örf ile ticari adet gereği 200/5 olarak ek tahakkuk ile faturalandırılmasının hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporları arasında da fahiş çelişki olduğunu, davalı tarafın zaten faturasında kayıp-kaçak bedeli adı altında bir bedeli her ay düzenli olarak aldığını, bu nedenle yeniden hesaplanamayacağını ileri sürmüştür.Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; mahkemece dosya üzerinde 28.04.2015, 17.08.2015 ve 01.04.2016 tarihli üç ayrı bilirkişi tarafından inceleme yapılarak rapor alındığını, alınan tüm raporlarda davacıya ait sayacın 266040 kwh eksik tüketim kaydettiğinin tespit edildiğini, İlki heyet olmak üzere 3 ayrı bilirkişiden alınan tüm raporlarda eksik tüketim miktarı 266040 kwh olarak belirlendiğini ve müvekkili şirket hesaplamasına dayalı davacıya tahakkuk edilen eksik tüketim faturasındaki rakam ile uyuştuğunu, 28.04.2017 tarihli bilirkişi heyetince düzenlenen raporda hesaplamalar doğru yapılarak faturada hesaplama hatasının olmadığının tespit edildiğini, sonrasında alınan 17.08.2015 tarihli raporda fatura bedelinin hatalı olarak hesaplandığını, mahkemece itirazları doğrultusunda uzlaştırma raporu alınması talep edilmiş ise de kurul aleyhine tek kişilik bir bilirkişiden uzlaştırma raporunun alınmasının doğru olmadığını, önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulundan raporlar arasındaki çelişkileri giderecek rapor alınması gerektiğini ileri sürmüştür.Dava, abonelik sözleşmesi kapsamında düzenlenen fatura nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti ve istirdat istemlerine ilişkindir.Dosya kapsamından; 11/03/2011 tarihinde elektrik aboneliği sözleşmesi akdedildiği, davacı şirketin bu sözleşme kapsamında 5291685 numaralı sayaç üzerinden elektrik kullanmaya başladığı, davalı kurum yetkilileri tarafından davacıya ait işyerinde bulunan sayaç üzerinde yapılan inceleme neticesinde 21/10/2013 tarihli 070383 nolu tutanak düzenlendiği, söz konusu tutanakta davacıya ait sayacın eksik tüketim yaptığının belirlendiği, yine davalı şirket yetkilileri tarafından 04711/2013 tarihli 120205 numaralı tutanak düzenlendiği, bu tutanakta da davacıya ait sayacın tüketilen elektrik enerjisini eksik kaydettiğinin tespit edildiğine dair tespitlerin bulunduğu, bu tutanak içeriklerindeki tespitlere istinaden davalı elektrik şirketi tarafından davacı adına 13/12/2013 ödeme tarihli 92.524,68 TL bedelli fatura düzenlendiği, davacı tarafça bu faturaya istinaden 20.325,64 TL tutarında ödeme yapıldığı anlaşılmıştır.Somut olayda; mahkemece üç kez bilirkişi incelemesi yapıldığı, ilk raporun üçlü heyetten verildiği ve uzmanlardan sadece birinin elektrikçi bilirkişi olduğu, diğer bilirkişilerin hesap ve mali uzman oldukları, elektrik hesabında katkılarının olmadığı, diğer bilirkişi incelemelerinin ise, elektrik mühendisi bilirkişilerce yapıldığı görülmüştür.Buna göre, 11.03.2011 tarihinde elekrik abone sözleşmesi yapıldığı, davaya konu elektrik aktif enerji sayacı değişitrmesi yapılmadığı, 30.09.2013 olan son okuma tarihine dek 200/5 oranlı akım trafoları üzerinden akım kaydettiği, davalı tarafça değiştirilen 300/5 oranlı akım trafosuna göre hesaplanan eksik tüketim miktarının 71.339,08 TL olduğu anlaşılmıştır.Tüm bilirkişi raporlarının incelenmesinde; her üç rapordaki hesaplamalarda %33 olan eksik tüketim hesabının ve hesaplama biçiminin aynı olduğu, bu konuda görüş birliği olduğu, sadece, ilk bilirkişi raporuyla, 2. bilirkişi kök ve ek raporları ile hükme esas alınan rapordan farklı olarak itirazlar değerlendirilerek, sadece ek tüketim birim fiyatı olarak EPDK onaylı ulusal birim fiyatlarına ve hesaplamadaki ilgili yönetmeliğe uyulmadığı gerekçesiyle, bu husus tartışılarak, ulusal tarife birim fiyatları ve EPMHY’nin ilgili maddelerine göre hesaplama yapılıp kurum alacağının 71.339,08 TL tespiti yerinde görüldüğünden, her iki bilirkişi raporu arasındaki çelişkiyi gideren sadece hesaplama şekline göre mevcut çelişkiyi gideren rapora göre karar verilmesi yerinde görülmüştür.
Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığından, davacı ve davalının istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının ve davalının istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine,
Davacıdan alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL’nin istinaf eden davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davalıdan alınması gereken 1.447,18 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 362,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.084,78 TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 11/02/2020