Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/2035 E. 2020/120 K. 04.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2017/2035
KARAR NO: 2020/120
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/10/2016
NUMARASI: 2015/1048 E – 2016/1009 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/02/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin su abonesi olduğunu, bu abonelikten kaynaklanan borçların yapılandırıldığını, diğer davalı …’ın 6552 sayılı yasadan istifade ederek bizzat başvurmasına rağmen borcu ödemediğini, bunun üzerine Bursa … İcra Dairesinin … sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe haksız biçimde itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline ve davalıların icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davalılardan …’ın abone olmadığını, su borcundan sorumlu tutulamayacağını, bu davalı yönünden bu davanın husumetten reddi gerektiğini, abone şirket yönünden ise tahakkuk edilen borç dönemlerinde taşınmazları üçüncü kişileri kullandığını, bu kişiler tespit edilerek tahsilatın onlardan yapılması gerektiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; davalı şirketin su abonesi olduğu, 6552 sayılı yasadan istifade edilerek abonelikten kaynaklanan borçların yapılandırılarak ödenmesi konusunda davacı idareye başvuruda bulunulduğu, bilirkişi 2 raporunda tahakkuk faturalarının miktarları ve ödeme günleri bir cetvel halinde gösterildiği, faiz oranı ve faize esas gün sayısı belirlendikten sonra davacı idarenin takip tarihi itibariyle 31.129,92 TL asıl alacak ve 11.583,32 TL gecikme faizi olmak üzere toplam 42.713,24 TL alacaklı olduğunun açıklandığı, Buski Tarifeler Yönetmeliğine ve buna atıf yapan sözleşmeye göre geciken su faturalarına uygulanacak faiz 6183 sayılı kanunun 51. maddesine göre belirlendiği, bilirkişinin hesaplama yönteminin uygun bulunduğu, davalı tarafın bu faturaların ödendiğini gösteren herhangi bir belge sunmadığı gerekçesiyle davalı şirket yönünden davanın kısmen kabulü ile anılan borçlu yönünden takibin 31.129,92 TL asıl alacak ve 11.583,32 TL gecikme faizi olmak üzere toplam 42.713,24 TL üzerinden devamına,itirazın takibi geciktirmeye yönelik olduğu ve alacağın likit bulunduğu kanaatiyle borçlunun asıl alacak miktarı olan 31.129,92 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, davalılardan …’ın abone olmadığı, davalı şirketi temsilen hareket ettiği, yapılandırma işlemi sırasında da yine davalı şirketin temsil ettiği, kendi nam ve hesabına sözleşme yapmadığı nazara alındığında adı geçenin taraf sıfatının bulunmadığı gerekçesiyle davalı …’ın taraf sıfatı bulunmadığındanbu davalı yönünden davanın reddine, karar verilmiştir. Söz konusu kararı davacı vekili istinaf etmiştir. İstinaf başvurusunda özetle; dava dilekçesi ekinde sundukları belgelere göre davalı …’ın 6552 sayılı yasadan yararlanmak suretiyle diğer davalı şirket adına vekaleten değil şahsen imza atmak suretiyle yapılandırmaya başvurduğunu,borcu ödemeyi taahhüt ettiğini,bu davalı yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, davalı şirket yönünden ise KDV alacakları da dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Dava; su aboneliğinden kaynaklı borca yönelik başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemlerine ilişkindir. Dosya kapsamından; davalı şirketin 745678 numaralı aboneliğinin bulunduğu, 2012 Ağustos ayı ila 2013 yılı Aralık aylarına ait su faturalarının ödenmemesi nedeniyle dosya ve icra dosyası kapsamında bulunan imza sürkülerine göre davalı …’ın davalı şirketi temsil ve ilzamda yetkili bulunduğu, icra dosyası içerisinde davalı …’nun davalı şirketin aboneliğinden kaynaklı borcu ödeyeceğine ilişkin taahhütname imzaladığına ilişkin beyan ve imzasının bulunmadığı,bu davalının hukuki durumunun, başkasına ait borcun üstlenilmesi niteliğinde olmadığı, ödemenin şahsi kefalet ve garanti taahhüdü niteliğinde olduğuna dair bir beyanın da olmadığı anlaşıldığından davacının bu davalıya husumet düştüğüne yönelik istinaf itirazları yerinde değildir. Davacının davalı şirket yönünden KDV alacağına hükmedilmediği yönündeki istinaf itirazları yönünden yapılan değerlendirmede ise; icra takibinin 31.129,92 TL asıl alacak ve 11.627,76 TL işlemiş faiz ve KDV toplamı 42.757,68 TL üzerinden başlatıldığı, mahkemece 31.129,92-TL asıl alacak ve 11.583,32 TL olmak üzere toplam 42.713,24 TL üzerinden karar verildiği, reddedilen miktarın 44,44 TL olduğu görülmüştür.12.10.2016 tarihli karardaki hükmedilen tutar açısından istinaf kesinlik sınırı karar tarihi itibarıyla 341. maddede 1.500,00 TL olarak belirlendiğinden, istinaf edilen bu tutar kesinlik sınırı altında kalmaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacının, davalı şirkete yönelik istinaf dilekçesinin, HMK 352/1-b maddesi uyarınca reddolunan miktarın kesin olması nedeniyle reddine, davacının, davalı …’a yönelik istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; A-Davacının, davalı şirkete yönelik istinaf dilekçesinin, HMK 352/1-b maddesi uyarınca reddolunan miktarın kesin olması nedeniyle reddine, B-Davacının, davalı …’a yönelik istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL’nin istinaf eden davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 04/02/2020