Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/2011 E. 2018/851 K. 03.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/2011
KARAR NO : 2018/851
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/05/2017
NUMARASI : 2016/487 E – 2017/452 K
DAVANIN KONUSU : Alacak (Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 03/07/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalının abonesi olduğunu, davalı elektrik enerjisi şirketinin düzenlemiş olduğu faturalar ile müvekkilinden kayıp kaçak, iletim, dağıtım vb. adı altında haksız bedeller tahsil ettiğini bildirmek suretiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 150.000,00 TL’nin ve TRT payı ve Enerji Tüketici Vergisi 3.500,00 TL, haksız tahsil edilen 27.630,00 TL KDV’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kayıp kaçak bedellerin ilgili mevzuat çerçevesinde abonelere yansıtıldığını ve uygulamanın yasal bir zorunluluk olduğunu bildirmek suretiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 17. maddesine 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile eklenen 10. fıkra hükmü ve 6719 sayılı Kanunla eklenen geçici 20. madde hükmü esas olmak üzere davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı ve davalı vekilleri tarafından süresi içinde istinafa başvurulmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin Yargıtay kararlarında kayıp kaçak bedelinin abonelere yansıtılmasının hukuka aykırı olduğunun belirlendiğini, bu nedenle 6719 sayılı yasanın olaya uygulanmaması gerektiğini, söz konusu yasanın Anayasaya aykırı olduğunu, kanunların geriye yürümezliği ve hak arama özgürlüğüne aykırı olduğunu, yeni yasa kapsamında faturaların düzenleyici işlemlere aykırı fazla kayıp kaçak adı altında tahsilat yapıldığını, bu durumun belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yapılmasını talep ettikleri halde, mahkemece iddianın genişletilemeyeceğinden bahisle ret edildiğini, ayrıca kanun değişikliğinden karar verilecek ise, konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiğini bildirmek suretiyle mahkeme kararının kaldırılmasını, esas hakkında karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın kanun değişikliği nedeniyle esastan reddedildiğini, bu hususta 6719 sayılı yasa yürürlüğe girmeden önceki mevzuatta da yer alan dava konusu bedellerin, dava dışı EPDK tarafından belirlendiği ve idareye yetki verildiğini, şirketin bu düzenlemenin dışında işlem tesis etmesinin mümkün olmadığını, 6719 sayılı yasa ile getirilen değişikliğin genel olarak, bu bedellerin neden faturalarda yer alması gerektiğinin izahına, bu düzenlemelerin konuluş amacının detaylı olarak açıklanmasına yönelik olduğunu, yoksa 6719 sayılı yasa ile kökten yapılmış bir değişiklik bulunmadığını, HMK’nın 326/1 ”Yargılama giderlerinden sorumluluk” başlıklı maddesinde, kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği hususunun açıkça belirtildiğini, davacı, işbu davada haksız çıktığından müvekkil şirket lehine yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken, yargılama giderlerine hükmedilmemesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu bildirmek suretiyle şirket lehine vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiştir.
Davacı ve davalının istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ilk derece mahkeme kararının incelemesiyle; 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır,” hükmünü içermektedir. Hal böyle olunca, dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişiklikleri, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalarda) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. geçici 19. ile 20. maddeleri, iptal edilmedikleri veya yürürlükten kaldırılmadıkları sürece uygulanacaktır. O halde, davalı dağıtıcı şirket, mevcut yasal düzenleme ile dava konusu bedelleri abonelerinden tahsil edebileceği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacı taraf dava açıldığı tarihinde yürürlükte olan mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E, 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği nedeniyle, davanın konusunun kalmadığı kuşkusuzdur. İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması hâlinde bu durumun hükümde göz önüne alınması ve böyle bir hâlde mahkemenin, davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerektiği de her türlü duraksamadan uzaktır. Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir durum nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilecektir. Dolayısıyla mevcut yasal düzenleme ile dava konusu bedelleri abonelerden tahsil edilebileceğini göz önünde bulundurması gereken mahkemece, dava tarihinde, davacı tarafından davalıdan kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış hizmeti ve sayaç okuma bedellerinin tahsilinin talep edildiği davada, 6719 sayılı yasanın yürürlüğe girmesi ile birlikte “konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” dair karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olsa da, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama gerektirmediğinden davacının bu yöndeki istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince mahkeme karar düzeltilerek, davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi ve 6100 sayılı HMK’nın 331. maddesi kapsamında davasında mevzuat değişikliği sonrası haksız duruma düşen davacı lehine maktu vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gerekeceği kabul edilmelidir.
Dolayısıyla davacının istinaf talebinin kısmen kabulü ile, davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, yapmış olduğu yargılama giderinin davalıdan tahsiline, lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesine, bu şekilde HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince karar düzeltilerek, yeniden esas hakkında karar verilmesine, bunun karşılığından davalının ve davacının sair istinaf sebeplerinin de HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A-Davalının istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,
B-Davacının istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca karar düzeltilerek yeniden esas hakkında;
1-Konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Bu dava sebebiyle 31,40 TL karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden peşin alınan 3.093,25 TL den mahsubu ile fazla alınan 3.061,85 TL’nin davacı tarafa iadesine,
3-Davacının yapmış olduğu yargılama 74,00 TL’nin davalıdan tahsil edilerek, davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT’ye göre 1.980,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek, davacıya verilmesine,
5-Davacı ve davalı tarafça tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın ilgilisine iadesine,
Davacının sair istinaf sebeplerinin reddine,
Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine,
Davacının yapmış olduğu 74,30 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek, davacıya verilmesine,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 03/07/2018