Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/2003 E. 2018/1186 K. 27.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/2003
KARAR NO : 2018/1186
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/09/2017
NUMARASI : 2015/1195 E – 2017/658 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/09/2018
27/09/2018Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 20/06/2011 tarihli elektrik enerjisi satış sözleşmesi ile serbest tüketici olan davacı şirkete elektrik enerjisi satışı konusunda anlaşmaya varıldığını, davacının 6100, 83190 numaralı aboneliklerine elektrik satın aldığını, her iki aboneliğe 31/08/2011-31/03/2014 tarihleri arası ayrı ayrı faturalar düzenlenerek toplam 440.144,77 TL tutarında fatura kesildiğini, davacının fatura bedellerini ödediğini, toplam 34 adet fatura ile 58.704,04 TL (KDV dahil) kayıp-kaçak bedeli tahakkuk ettirildiğini, kayıp-kaçak bedeli olarak alınan bedellerin haksız olması nedeni ile davalı aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün ….E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından kötüniyetli olarak haksız yere borca itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, açıklanan nedenlerle itirazın asıl alacak miktarı olan 58.704,04 TL’lik kısım için iptaline, takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçelerinde özetle, müvekkili şirketin elektrik dağıtım şirketi olmayıp, özel sektör mensubu elektrik satış şirketi olduğunu, bu nedenle kendi adına tahsil etmediği kayıp, dağıtım, iletim bedellerinin davalıdan talep ve tahsil edilmesinin mümkün olamayacağını, davalının sadece üretim yapmakta olup elektrikteki kayıp ve kaçakta sorumluluğunun bulunmadığını, huzurdaki davanın esas muhatabının davaya konu edilen bedellerin nihai tahsilatçısı konumunda olan … Elektrik Dağıtım A.Ş.olduğunu, elektrik faturalarına yansıtılan kayıp kaçak, dağıtım ve iletim bedellerinin mevzuat gereğince ve kapsamında tahsil edilmekte olup keyfi bir uygulama olmadığını, kayıp bedelinin elektrik sistem altyapı ve iletimi esnasında doğan kayıpları telafisi anlamına geldiğini, davacının sözleşme ile yükümlendiği taahhüdü ifadan kaçınmasının hukuken mümkün olmayacağını, davacını tacir olup söz konusu faturalara yasal süresi içinde itiraz etmediğini, fatura ve içeriğini kabul ettiğini, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Mahkeme kararında, 6719 sayılı Kanuna dayanarak davanın konusuz kalmasından dolayı karar verilmesine yer olmadığına karar verilirken, davalı lehine olacak şekilde vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmetmiş ise de; bu husus davacı tarafça istinafa getirilmediğinden inceleme dışı tutulmuştur.
Söz konusu kararı davalı …Elektrik Enerjisi Toptan Satış A.Ş istinaf etmiştir. Davalı vekilince; dava konusu bedellerin tahsil edildikleri dönemde de mevzuata uygun bulunduğu, bu sebeple bu bedellerin iadesini isteyen davacının davanın başlangıcından itibaren haksız olduğu, dava açılmasına sebebiyet vermeyen davalının yargılama giderinden ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğu istinaf sebepleri olarak ileri sürülmüştür.
Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.
HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.Davacı mevzuat değişikliği sonrası haksız çıkmış olsa da, dava tarihi itibariyle, uygulamanın haksız olduğu iddiası ile açmış olduğu bu davasında, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, mahkemece, yasa değişikliği nedeniyle,konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve bu kapsamda HMK 331/1 maddesi uyarınca davacı lehine yargılama giderleri takdirinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Zira, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E, 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur.Bu itibarla davalı tarafın istinaf talebi yerinde olmadığından, HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,
Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 35,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 27/09/2018