Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/2000 E. 2018/1377 K. 18.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/2000
KARAR NO : 2018/1377
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/10/2017
NUMARASI : 2017/55 E – 2017/362 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 18/10/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesine özetle; müvekkili şirketin abone olduğu günden beri işyerinde kullanılan elektrik tüketim miktarına göre ödeme yaptıklarını, faturalarda bulunan hizmet bedeli karşılığı olmayan ve haksız olarak kayıp kaçak gibi isimler altında bedeller alındığını beyanla, elektrik faturalarına yansıtılarak tahakkuk ettirilen bedellerin geçmişe dönük olarak son 10 yılı kapsayacak şekilde şimdilik 4.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; elektrik faturalarında yer alan kayıp-kaçak bedeli dahil tüm bedellerin EPK, Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği, Elektrik Piyasası Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ ve Kanunun verdiği yetkiye dayanarak EPDK tarafından çıkarılan kurul kararları gereğince müşterilere tahakkuk ettirildiğini, iadesinin istenemeyeceğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.Sözkonusu kararı davacı vekili istinaf etmiş olup, davayı açmakta haklı oldukları tesbit edilmesine rağmen, davalı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.Davacı red kararını istinaf etmemiştir.Sadece,davalı lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden kararı istinaf etmiştir. O halde, istinaf sebepleriyle sınırlı inceleme yapılacaktır.Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak, dağıtım, iletim bedellerinin istirdatı istemine ilişkindir.Yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Bu sebeple yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması hukuka aykırı bulunmamıştır.
Davacının istinaf talebinin sınırlı incelenmesiyle , davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E, 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur. Dolayısıyla, davacı mevzuat değişikliği sonrası haksız çıkmış olsa da, dava tarihi itibariyle, uygulamanın haksız olduğu iddiası ile açmış olduğu bu davasında, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, mahkemece, yasa değişikliği nedeniyle,konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken red kararı verilmesi yasaya uygun değilse de; bu davacı ve davalı tarafça istinaf konusu yapılmadığından, inceleme dışı tutulmuştur. Davacının, davalı lehine vekalet ücreti takdirinin hukuka aykırı olduğu yolundaki istinafı yönünden yapılan incelemeye göre ise; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, “Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından” vekalet ücreti ile sorumlu tutulması mümkün değildir. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3.Hukuk Dairesinin 2017/382 E. sayılı bu konudaki istinafla sınırlı yaptığı inceleme sonucu, red kararını, muhafaza ederek sadece vekalet ücreti ve yargılama giderini düzelterek verdiği kararının Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/13884 E.sayılı onaması da emsal alınarak, somut davada; dava açıldığı tarihte davacı tarafın haklı olması sebebiyle, davalı lehine vekalet ücretine karar verilmesinin usul ve hukuka aykırı olduğu anlaşılmakla ancak bu hususta yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca karar düzeltilerek, davalı lehine verilen vekalet ücretinin hükümden cıkarılması ve yeniden esas hakkında; “davalı lehine karar gerekçesi uyarınca vekalet ücreti takdirine yer olmadığına” sair hüküm kısımlarının aynen muhafazasına karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının istinaf talebinin kısmen kabulü ile ,HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca hükmün “davalı lehine takdir edilen 1.980,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınmasına” dair kısmı çıkartılarak yeniden esas hakkında;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 31,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 2,20 TL harcın davalıdan tahsiline ,
3-Davalı lehine karar gerekçesi uyarınca vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yapılan masraflarının davacının üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından karar kesinleşene kadar yapılacak masraflar mahsup edilerek arta kalan miktar olduğu taktirde karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
Davacının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 49,80 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 18/10/2018