Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/1991 E. 2018/1654 K. 23.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/1991
KARAR NO : 2018/1654
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/05/2017
NUMARASI : 2016/703 E- 2017/672K
DAVANIN KONUSU: İstirdat
KARAR TARİHİ: 23/11/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinden özetle; davacı şirketin evvelce davalı …’dan sözleşme ile elektrik satın almakta iken, daha sonra elektriği diğer davalıdan satın aldığını, ancak elektrik faturalarında kayıp-kaçak, perakenda satış hizmet bedeli, PSH, sayaç okuma bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli ve dağıtım bedeli adı altında tahakkuklar yapılarak tahsilatlar yapıldığını, bu tahsilatların hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek , dava tarihinden itibaren geriye doğru 10 yıllık süre içerisinde davalı şirketin tahsil etmiş olduğu bedeller ile %2 TRT payının da bu bedellerin içerisinde olduğu miktar üzerinden tahsil edilmiş olması nedeniyle fazladan tahsil edilen bedellerden her bir davalıdan şimdilik ayrı ayrı 3.500,00 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar cevap dilekçelerinde özetle; talep edilen alacak kalemlerinin EPDK tarafından belirlenen tarifelere göre tahsil edildiğini, davalıların bu kararlara uymak zorunda olduğunu belirterek, davanın reddini talep etmişlerdir.
Mahkemece,yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 Sayılı Yasa ile getirilen düzenleme ile bu bedellerin tahsilinin yasal hale geldiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Sözkonusu kararı davacı taraf istinaf etmiş olup,mahkemenin 6719 Sayılı yasa ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru sonucunu beklemesi gerektiğini,mahkeme kararının gerekçeli olmadığını, mahkemece sözlü yargılama safhasına ilişkin usul kurallarına uyulmadığını,tarifeden fazla tahsilat yapıldığı iddası bulunmadığı gerekçesi ile bu yönde inceleme yaptırımamasının hukuka aykırı olduğunu ,%2 TRT payının kayıp kaçak bedelleri üzerinden hesaplandığı iddialarının incelenmediğini,davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmemesinin de hatalı bulunduğu ileri sürülerek ,kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı, red kararını konusuz kalmadan dolayı “karar verilmesine yer olmadığı” kararı verilmesi gerektiğinden dolayı istinaf etmemiş sadece kabulü gerektiğinden bahisle istinafa getirmiş olup,o halde, istinaf sebepleriyle sınırlı inceleme yapılacaktır.HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.Davacının , sözlü yargılama safhasına ilişkin usul kurallarına mahkemece uyulmadığına ilişkin istinaf sebebinin incelenmesinde , HMK nun 186. maddesinde sözlü yargılama için davete ilişkin usul hükmü , yargılamanın bu safhasında tarafların hazır bulunmalarını sağlama amacına yönelik olup, yargılamada tahkikatın bittiği durumlarda, taraflar/vekillerinin hazır bulunduğu celsede sözlü yargılamaya geçilmesini engelleyen bir usul hükmü mevcut olmadığından,davacı tarafın bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Kaldı ki; sözlü yargılama aşamasında davacının buna dair,esasa ilişkin beyan için süre talebi de yoktur.
Esasa ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesiyle ;yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.
Anılan yasanın bazı maddelerinin Anayasaya aykırılığı iddiası ile Anayasa Mahkemesine yapılan iptal başvurularının bekletici mesele yapılmamasına ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde , dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın yürürlük tarihi gözetildiğinde çok sayıda mahkemenin Anayasaya aykırılık başvurularının, istinafa konu kararın karar tarihi itibariyle yasal karara bağlama süresinin geçtiği ve henüz sonuçlanmadığı, bazı mahkemelerinin başvurularının da usulden reddedildiği anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar( Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2). Aksi halde, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırabilir . Dolayasıyla, mahkemenin, Anayasanın m. 152,III; Any. Mah.Kuruluş Kn m. 28,IV c,2 gereğince, Anayasa Mahkemesine başvurunun esastan incelenmesini beklemeksizin, yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması ve Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruları bekletici mesele yapmaması hukuka aykırı bulunmamıştır.Kaldı ki,Anayasa mahkemesince 28/12/2017 tarihli karar ile bu husustaki iptal başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Davacının diğer istinaf sebeplerinin incelenmesiyle , TRT payının kayıp kaçak bedelleri üzerinden alındığı iddiası sebebiyle, bu hususta faturaların Dairemizin resen denetlemesinde kayıp kaçak vs bedellerin TRT payının hesaplanmasıda dahil edilmediği (Aktif enerji bedeli ve trafo kaybı toplamı üzerinden % 2 oranının hesaplandığı ) tesbit edilmiş olmakla ,davacının bu husustaki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere ,davacı red kararını konusuz kalmadan dolayı karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi gerektiğinden dolayı istinaf etmemiş sadece kabulü gerektiğinden bahisle istinafa getirmiş olup, istinaf sebepleriyle sınırlı inceleme yapılmıştır.Buna göre davacı mevzuat değişikliği sonrası haksız çıkmış olsa da, dava tarihi itibariyle, uygulamanın haksız olduğu iddiası ile açmış olduğu bu davasında, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, mahkemece, yasa değişikliği nedeniyle,konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken “red” kararı verilmesi yasaya uygun değilse de;bu husus davacı tarafça istinaf konusu yapılmadığından, inceleme dışı tutulmuştur. Nitekim, Dairemizce verilen 2017/24 esas sayılı ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3.Hukuk Dairesi’nin 2017-382 E.sayılı bu konudaki istinafla sınırlı yaptığı inceleme sonucu, red kararını muhafaza ederek sadece vekalet ücreti ve yargılama giderini düzelterek verdiği kararının Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/12005 esas ve 2017/13884 E.sayılı kararı ile onanmıştır.Ancak, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur.Bu itibarla ,davanın yasa değişikliği sebebiyle reddine karar verildiği de gözetilerek, davacı lehine maktu avukatlık ücreti ve yargılama giderleri takdiri gerekirken aksi yönde karar verilmesi usul ve hukuka aykırı olduğundan ,davacının istinaf talebinin bu yönlerden kabulü ile, red kararı muhafaza edilerek; davacı aleyhine hükmolunun yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kararın düzeltilmesiyle, yeniden esas hakkında aşağıda yazılı olduğu şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının istinaf başvurusunun, istinaf sebepleriyle sınırlı yapılan inceleme sonucu kabulü ile, red kararı muhafaza edilerek ,davacı aleyhine hükmolunun yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince düzeltilmesiyle yeniden esas hakkında;
1- Davanın reddine,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gereken 31,40 TL harcın, peşin olarak alınan 119,55 TL harçtan mahsubu ile bakiye 88,15 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı lehine karar tarihindeki AAÜT uyarınca takdir edilen 1.980,- TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı 223,-TL yargılama gideri ile yatırdığı 31,40 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına ve lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Taraflarca yatırılan avanslar varsa bakiyelerinin karar kesinleştiğinde taraflara resen iadesine,
Davacının sair istinaf sebeplerinin reddine,
Davacıdan peşin alınan istinaf karar harcının istinaf eden davacıya isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
Davacının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 28,- TL istinaf yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 23/11/2018