Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/1955 E. 2018/856 K. 03.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/1955
KARAR NO : 2018/856
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2016
NUMARASI : 2015/933 E- 2016/1305K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ:03/07/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin 01/04/2010-21/01/2015 tarihleri arası satın aldığı elektrik için davalı tarafça tahakkuk ettirilen faturalarda yasal dayanağı bulunmayan kayıp kaçak bedeli tahsil edildiğini, 2011 yılı ve sonrası için ellerindeki faturalar dayalı olarak belirlenebilen, …. 45.975,07.-TL , … için 21.157,70..-TL , Beşiktaş İşletmesi için 12.306,20.-TL olmak üzere toplam 79.439,39.-TL ve 01/01/2010 ile 01/01/2011 tarihleri arası dönemlere ilişkin olarak ve tesbit edilecek diğer alacaklar yönünden 1.000,-TL olmak üzere , fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla , toplam 80.439,00.-TL alacağın ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin elektrik piyasasında elektrik üretim faaliyeti gösteren üretim lisansını sahip bir tüzel kişilik olarak 03/2012 döneminden itibaren taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca davacı şirkete elektrik tedarik ettiğini, dağıtıcı şirket olmadığını, ilgili dağıtım şirketlerine faturalar karşılığı ödediğini, kayıp-kaçak bedelinin mevcut uygulamasının hukuki dayanağının EPDK tarifeleri olduğunu beyanla , davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda , yargılama sırasında yürürlüğe giren 6446 sayılı Kanunun 6719 sayılı Kanunla değişik 17.maddesi 10 fıkra hükmü ve geçici 20. maddesi doğrultusunda talebin yasal dayanağı bulunmadığı gerekçesi ile , davanın reddine karar verilmiştir.Sözkonusu kararı davacı vekili istinaf etmiştir.Davacı taraf , dava konusu bedellerin hukuka aykırı olarak tahsil edildiğini, mahkemenin yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın Anayasa’ya aykırılığı ile ilgili olarak yapılan başvuruların sonuçlanmasının beklenmediğini , bu yasanın getirdiği düzenlemenin kanunların geriye yürümezliği şeklindeki Anayasal ilkeyi de ihlal ettiğini ,davalı lehine yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı bulunduğu gibi davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesinin de hukuka aykırı olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüş,kararın kaldırılmasını ,davanın kabulünü ,yargılama gideri ve NİSBİ vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiştir.Dava,aboneden tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Anılan yasanın bazı maddelerinin Anayasaya aykırılığı iddiası ile Anayasa Mahkemesine yapılan iptal başvurularının bekletici mesele yapılmamasına ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde , dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın yürürlük tarihi gözetildiğinde çok sayıda mahkemenin Anayasaya aykırılık başvurularının, istinafa konu kararın karar tarihi itibariyle yasal karara bağlama süresinin geçtiği ve henüz sonuçlanmadığı, bazı mahkemelerinin başvurularının da usulden reddedildiği anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar( Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2). Aksi halde, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırabilir. Dolayısıyla, mahkemenin, Anayasanın m. 152,III; Any. Mah.Kuruluş Kn m. 28,IV c,2 gereğince, Anayasa Mahkemesine başvurunun esastan incelenmesini beklemeksizin, yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması ve Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruları bekletici mesele yapmaması hukuka aykırı bulunmamıştır.Davacı red kararını istinaf etmemiş, esasa ilişkin diğer taleplerini ve vekalet ücreti ve yargılama giderleri takdir edilmemesini istinafa getirmiştir. O halde, istinaf sebepleriyle sınırlı inceleme yapılacaktır. Somut olayda; davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur. Dolayısıyla, davacı mevzuat değişikliği sonrası haksız çıkmış olsa da, dava tarihi itibariyle, uygulamanın haksız olduğu iddiası ile açmış olduğu bu davasında, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, mahkemece, yasa değişikliği nedeniyle,konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken red kararı verilmesi yasaya uygun değilse de;bu husus davacı tarafça istinaf konusu yapılmadığından, inceleme dışı tutulmuştur. Davacının vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin istinaf taleplerinin incelenmesine gelince; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, “Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve vekalet ücretine” hükmedilmesi gerekir. Dairemizce verilen 2017/24 esas sayılı ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3.Hukuk Dairesinin 2017-382 E.sayılı bu konudaki istinafla sınırlı yaptığı inceleme sonucu, red kararını, muhafaza ederek sadece vekalet ücreti ve yargılama giderini düzelterek verdiği kararının Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/12005 esas ve 2017/13884 E.sayılı onamaları da emsal alınarak , somut davada; dava açıldığı tarihte davacının, dava açmakta haklı olduğu, yargılama harç ve giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında, davacı lehine maktu vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmemesi ise usul ve hukuka aykırı olduğundan, davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile, karar HMK 353/1-b-2 maddesi gereği düzeltilerek, bu konuda yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden, yeniden esas hakkında aşağıda yazılı olduğu şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf talebinin kısmen kabulü ile HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca istinaf konusu karar düzeltilerek, yeniden esas hakkında;1-Davaya konu istemin reddine, 2-Davanın reddi nedeni ile alınması gerekli 29,20 TL maktu harcın peşin olarak alınan 1.373,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.344,50-TL harcın, kararın kesinleşmesinden sonra ve istek halinde davacıya iadesine,3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden,Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre 1.980,-TL maktu vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-Davacı tarafından yapılan toplam 617,50 TL yargılama giderinin,davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar şekline göre davalı lehine avukatlık ücreti ve yargılama gideri takdirine yer olmadığına, 6-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın,HMK’nın 333.maddesi uyarınca,kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,Sair istinaf taleplerinin reddine , Davacı tarafça istinaf sebebiye yapılan toplam 39,70 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 03/07/2018