Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/1938 E. 2018/1130 K. 20.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/1938
KARAR NO : 2018/1130
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/05/2017
NUMARASI : 2016/594 E – 2017/454 K
DAVANIN KONUSU : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 20/09/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalının abonesi olduğunu, davalı elektrik enerjisi şirketinin düzenlemiş olduğu faturalar ile kayıp kaçak, iletim, dağıtım,PSH,sayaç okuma vb. adı altında haksız bedeller tahsil ettiğini bildirmek suretiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren ticari faizi ve KDV ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı OSB vekili cevap dilekçesinde; EPDK tarafından yayınlanan tarife tablosuna göre elektrik aldıklarını, alınan tarife grubunda kayıp kaçak ve fonlarla ilgili herhangi bir bedel bulunmadığını, davacının iddialarının yerinde olmadığını, EPDK kararlarının uygulandığını beyanla davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçelerinde özetle; kayıp kaçak bedellerin ilgili mevzuat çerçevesinde abonelere yansıtıldığını ve uygulamanın yasal bir zorunluluk olduğunu bildirmek suretiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkemece; davanın yargılaması sırasında 17/06/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa ile 6446 sayılı yasaya getirilen yeni düzenlemeler gerekçe gösterilerek, “Davanın reddine” ayrıca davacı yargılama giderinin davalıdan tahsiline ve taraflara vekalet ücreti taktirine yer olmadığına karar verildiği görülmüştür.
Mahkemenin kararına karşı davacı vekili ile davalı… vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın kanunların geriye yürümezliğine ve Anayasaya aykırı olduğunu, Anayasa Mahkemesinde açılan iptal davası sorucunun beklenmesi gerektiğini,alınan bilirkişi raporunda ayrıntılı fatura incelemesinin yapılmadığını, hatalı bilirkişi raporuna göre karar verildiğini, yeni kanun nedeniyle davanın konusuz kaldığını, bu durumda karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulması gerekirken davanın reddine hükmedilmesinin yerinde olmadığını, ayrıca davanın konusuz kalması halinde davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi ve o taraf lehine yargılama gideri ile ücreti vekalete hükmedilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin dava tarihinde davayı açmakta haklı olduğunu bu sebeple davacı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken hükmedilmediğini, bu nedenlerle mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı… vekili istinaf dilekçesinde; davacının dava tarihinde dava açmakta haklı olmadığını,davanın reddine karar verilmesine rağmen yargılama giderinin davalılardan alınmasına karar verildiğini, yargılama giderinin davası reddedilen davacı üzerinde bırakılması gerektiğini,davalı müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin de açıkca aykırılık teşkil ettiğini belirterek, kararın yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda düzeltilmesini talep etmiştir. İstinaf sebepleriyle sınırlı olarak ilk derece mahkeme kararının incelemesiyle; 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır,” hükmünü içermektedir. Hal böyle olunca, dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişiklikleri, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalarda) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. geçici 19. ile 20. maddeleri, iptal edilmedikleri veya yürürlükten kaldırılmadıkları sürece uygulanacaktır. O halde, davalı dağıtıcı şirket, mevcut yasal düzenleme ile dava konusu bedellerin tahsilini talep edebilecektir.
Davacı alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu istinaf sebebi olarak bildirmiş ise de, iddianın ileri sürülüş şekline göre, bu bedellerin hiç alınamayacağı ileri sürüldüğünden, yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasının bu uyuşmazlığın çözümüne katkı sağlamayacağı kabul edilmiştir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin benzer davalarda, eldeki davalara yönelik, yürürlüğe giren bu yasa nedeniyle davanın konusunun kalmadığına dair karar verilmesi gerektiği yolundaki emsal 2017/13140 E – 2017/16544 K sayılı ve 2017/13142 E – 2017/16545 K sayılı kararlarındaki gibi davanın konusunun kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği halde davanın reddine karar verilmesi hukuka uygun bulunmadığından davacının buna dair istinaf talebinin kabulü ile karar HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek “konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar vermek gerekmiştir.
Ayrıca davalının istinaf sebeplerine göre, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, “Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve vekalet ücretine” hükmedilmesi gerekir. Somut davada; dava açıldığı tarihte davacının, dava açmakta haklı olduğu, yargılama harç ve giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında, yargılama giderlerinin davalıdan tahsili ile davalı lehine masraf ve vekalet ücreti taktir edilmemesine ilişkin karar usul ve yasaya uygun olup bu nedenle davalı lehine masraf ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinden davalının bu konudaki istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekir.
Davacının vekalet ücreti ve yargılama giderine yönelik istinaf sebeplerine gelince; somut olayda; davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E – 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur. Dolayısıyla, davacı mevzuat değişikliği sonrası haksız çıkmış olsa da, dava tarihi itibariyle, uygulamanın haksız olduğu iddiası ile açmış olduğu bu davasında, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, mahkemece, yasa değişikliği nedeniyle, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğinden, vekalet ücreti yönünden , davacı mevzuat değişikliği sonrası haksız çıkmış olsa da, dava tarihi itibariyle, uygulamanın haksız olduğu iddiası ile açmış olduğu davasında, dava tarihinde haklılığı (Baki Kuru dördüncü cilt sayfa 3687) göz önünde tutularak, anılan yasa maddeleri ve 6100 sayılı HMK’nın 331. maddesi gereğince, davacı lehine maktu vekaleti takdir edilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşıldığından, HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince davacının bu yöndeki istinaf başvurusunun kabulü ile, yeniden yargılama gerektirmediğinden davacı lehine 1980,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine şeklinde düzeltilerek, yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A-Davalı …’ın istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine
B-Davacının istinaf talebinin kısmen kabulü ile; HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca karar düzeltilerek yeniden esas hakkında;
1-Konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına
2-Alınan 85,39 TL peşin harçtan, alınması gereken 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 53,99 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan 707,00 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT gereğince 1.980,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının taraflara karar kesinleştiğinde talep halinde iadesine,
İstinaf eden davalıdan alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacının istinaf yargılama gideri olan 143,00 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine
Davalının istinaf yargılama giderinin istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 361. madde uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 20/09/2018