Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/1920 E. 2018/1370 K. 17.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/1920
KARAR NO : 2018/1370
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/07/2017
NUMARASI : 2016/914 E – 2017/712 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi)
KARAR TARİHİ: 17/10/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının işyerinin bulunduğu tesisatta davalı şirketin yaptığı kontrol sırasında düzenlenen 13.10.2016 tarihli ve F/36785 seri no.lu tutanakla, sayacın normalin dışında tüketim kaydettiği ve R ve S fazlarının zayıf sinyal verdiğinin belirlendiği ve bu nedenle davacı hakkında 05.10.2015 – 05.10.2016 dönemi için bir yıl geriye gitmek suretiyle tespit edilen güç üzerinden mükerrer olarak 49.591,50 TL kaçak elektrik bedeli tahakkuk edildiği,aylık ortalama 4.500,00 – 5.000,00 TL olduğunu ,ayrıca sanayi sicil belgesi olması nedeniyle elektriği %20 indirimli kullandığını, tüketim endekslerinin kontrol altında tutulduğunu ,sayaca müdahelede sayaç sökülürken de davalı şirkete tarafından takılı orijinal mührün sayacın üzerinde olduğu, davacının sayaca müdahale etmediğini, sayaç muayene raporunun davalı şirket bünyesindeki laboratuarda düzenlendiğini, raporda da R,S ve T fazları uzaktan kumanda ile şönt yapılarak devre dışı bırakılarak eksik tüketim yapması sağlandığının belirlendiğini,davalının tuttuğu zabıt gereği yapılan kaçak tahakkukuna dair belge ve labaratuvar belgesinin tek taraflı düzenlenen belge olduğundan kaçak tüketimi ispata yeter sayılmayacağını,yine kayıp kaçak, dağıtım, sayaç okuma bedeli, PSH bedeli ve iletim bedellerinin abonelerden tahsil edilemeyeceğinden, bu bedellere ilişkin hesaplamanın da ilave edilemeyeceğini, tutanak sonrası ortalama tüketim değerlendinilerek, gerçeğe aykırı tahakkuk edilen enerji bedelinin sayaçtaki normal tüketim bedeli dışında kalan 49.591,50 TL oranında borçlu olmadığının tespiti ile elektriğin kesilmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde mahkemenin yetkisiz olduğunu, davalı şirketin Kayıp Kaçak Direktörlüğü kayıtlarında yapılan incelemelerde davacı şirketin işyerinde kurulu olan …o.lu tesisata ait mahalde 05.10.2016 tarihinde davalı şirket tarafından yapılan kontrolde “sayacın ekranı yok, impulse atmıyor” gerekçesi ile şirketin kaşesi ve yetkili imzası alınıp E/87923 seri no.lu sayaç değiştirme tutanağı ile sayaç sökülerek laboratuar muayenesine gönderildiği, laboratuar kontrolünde ise “sayacın damga mühürleri ile oynanmış, sayacın R, S, T akım ölçüm uçlarına elektronik uzaktan kumanda devresi bağlanarak şönt yapılmış, sayacın ekranı kapalı, kayıt yapmıyor, kaçak işlemi uygundur” tespitinin yapıldığı, buna göre davacı hakkında kaçak elektrik tespit tutunağı düzenlendiği, tutanak tarihindeyürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine göre tespit edilen güç üzerinden yapılan hesaplamada, 1.791,30 TL kaçak, 48.591,50 TL kaçak ek tahakkuku olarak, üzere toplam 50.382,80 TL sayaçtan başkaları tarafınca elektrik kullanılmadığı gibi kaçak elektrik tutanaklarının aksi ispatlanamadığından geçerli olduğunu,yapılan tahakkukların Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği gereğince düzenlendiğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme alınan bilirkişi raporu ve ek raporu kapsamında, davacı hakkındaki kaçak tüketim ve kaçak ek tüketim tahakkuklarının EPDK Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği kaçak elektrik tüketim miktarının hesaplanması başlıklı 28. madde, kaçak elektrik tüketim miktarının hesaplanmasında ve faturalanmasında esas alınacak süre başlıklı 29. madde ile Kaçak elektrik enerjisinin faturalandırılması başlıklı 30. madde kapsamında uygun olduğu, 17.06.2016 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 15. Maddesinin ise elektrik faturalarına Kayıp/Kaçak Bedeli, Dağıtım Bedeli, Perakende Satış Hizmet Bedeli ve iletim Bedeli yansıtılmasına kanuni bir dayanak oluşturduğu ve işbu kanun kapsamında davalı kurumca davacı adına tahakkuk ettirilen fatura tarife kalemlerinin yasal ve EPDK tebliğlerine uygun olduğunun belirlendiğini, yine kaçak elektrik bedelinin Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve bu yönetmelik gereğince yayınlanan usül ve esaslarda açıklanan yönteme göre hesaplayan bilirkişi raporuna göre davacı tarafın aboneliğinde bulunan 4803390 no.lu elektrik tesisatına ait sayacın kaydetmiş olduğu geçmiş ortalama tüketim değerleri ile davalı kurumca ilgili tesisatta tespit edilen akım değerleri karşılaştırıldığında sayacın doğru tüketim kaydetmediğinin tespit edildiği ve davalı kurumca düzenlenen 05.10.2016 tarihli sayaç değiştirme tutanağı ve laboratuar formu ile 13.10.2016 tarihli kaçak elektrik tespit tutanağının EPDK Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği Kaçak elektrik enerjisi kullanımı tespit süreci başlıklı 27. maddesine uygun olduğu anlaşılmış olup emsal Yargıtay kararlarına göre aksi ispatlanmadıkça düzenlenen kaçak elektrik tespit tutanaklarının hukuki nitelik taşıdığı, somut olayda ise davalı kurumca davacı adına düzenlenen kaçak elektrik tutanağındaki hususların aksinin ispatlanmadığı gerekçesiyle “Davanın esastan reddine ” karar vermiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin davacı hakkında düzenlenen kaçak elektrik tutanağını aksi ispatlanıncaya kadar hukuken geçerli belge kabul ederek, davalı şirket tarafından yapılan kaçak elektrik tahakkukunu Yönetmeliğe uygun bulduğunu ve davanın reddine karar verdiğini, taraflarından birinin düzenlediği belgeye üstünlük ve geçerlik tanınmaması gerektiği, davacı işyerinde OSOS sistemi olduğu ve davacı üketimlerinin davalı tarafından 24 saat şirket merkezinden kontrol edildiğini,anlık düşüşün hemen tespit edilebildiğini, buna rağmen bir yıl geriye gidilerek tahakkuk yapılmasının maddi dayanağı olmadığını, tutanakta R ve S fazlarının kayıt yapmadığının belirtildiğini, buna göre tutanaktan sonra müvekkil tüketimleri 2/3 oranında artması gerektiğini, eğer tüketimlerde bu oranda artma yoksa, tutanağın bir geçerliğinin kalmayacağını,ayrıca bilirkişi raporunda, davalı şirketin tek yanlı düzenlediği tutanak ve laboratuvar sonucuna göre değerlendirme yapıldığından bahisle hükme esas alınamayacağını, yönetmelikte kaçak elektrik hesaplama yönteminin belirlendiğini, tespit edilen kurulu gücün 0.6 kullanım faktörü alınmadan yapılan hesaplamanın yönetmelik ve kurul kararlarına aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda bu nedenle maddi hata bulunduğunu, 3 kişilik bilirkişi kurulundan yeniden rapor alınması gerektiğini beyanla kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalının yaptığı kontrol neticesinde davacı sayacına müdahele edildiğinin belirlendiği,bu hususun labaratuvar raporuyla da tespit edildiği, buna göre davacı hakkında kaçak elektrik tutanağı tanzim edilerek kaçak tüketim ve kaçak ek tüketim tahakkuklarının yapıldığı, davacınn da kaçak ve kaçak ek tahakkuk tutarından borçlu olmadığının tespitini istediği görülmüştür.
Emsal davalara ilişkin Yargıtay 3.Hukuk Dairesi Başkanlığının 2014/11171 E, 2015/6486 K.sayılı ilamında “4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa dayanılarak hazırlanan ve 25 Eylül 2002 günlü Resmi Gazetede yayınlanarak 01.03.2003 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13.maddesi hükmünde, gerçek veya tüzel kişiler tarafından, sayaca müdahale edilerek mevzuata aykırı bir şekilde tüketilmesi, kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilmiş, 15.madde hükmünde de, kaçak ve usulsüz elektrik enerjisi kullanımına ilişkin tespit, süre, tüketim miktarı hesaplama, tahakkuk, ödeme yöntemleri ile diğer usul ve esasların dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından belirlenerek Kuruma sunulacağı ve kurul onayı ile uygulamaya konulacağı açıklanmıştır. Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’nin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından, 1 Ocak 2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından uygulanacak “Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanılması Durumunda Yapılacak İşlemlere İlişkin Usul ve Esaslar” hakkında 622 sayılı karar alınmıştır. 6100 sayılı HMK 204/2. maddesinde yetkili memurların görevleri içinde usulüne uygun olarak düzenledikleri belgelerin, aksi ispatlanıncaya kadar kesin delil sayılacağı açıklanmıştır.Somut olaya gelince; davacıya ait sayacın muayenesi sonucunda tanzim kılınan raporda “Sayacın damga mühürleri ile oynanmış, sayacın R, S, T akım ölçüm uçlarına elektronik uzaktan kumanda devresi bağlanarak şönt yapılmış, sayacın ekranı kapalı, kayıt yapmıyor, kaçak işlemi uygundur” hususları tespit edilmiştir.
Dosya içerisinde bulunan sayaç muayenesi sonucunda tanzim kılınan rapordan davacının kaçak elektrik kullandığı tespit edilmiştir. Sözkonusu rapor niza konusu sayaca ilişkin maddi olgulara dair tespitleri içermekte olup, aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir. Davacının kaçak elektrik kullandığı kesin bir biçimde saptanmış, sözkonusu raporun aksi ispat edilememiştir.”denilerek resmi kurumların yaptığı ölçü ve muayene raporuna ,aksi sabit olana dek itibar edileceği vurgulanmıştır.
Kaçak elektrik kullanılması suç olup ,bu fiilin kesin olarak işlenmediğine ilişkin beraat kararı da yoktur.Sayaç incelenmesi yetkili makam iznine tabi bir laboratuvarda yapılarak sayaç durumunu gösterir laboratuvar raporunda,sayacın RST akım ölçü uçlarına şönt yapıldığı kaçak işleminin uygun olduğunu belirlenmiştir.
Davalının kaçak elektrik tespit tutanağı aksi ispat edilinceye kadar geçerlidir.Davacı bu tutanağın aksini ispat edememiştir. Kaldı ki davalı, R ve S fazlarının verdiği sinyal üzerine kontrol yapmıştır. Sayaca müdahale edildiği açıkca belirlenmiştir. Sayaç muayene raporu resmi bir labaratuvardan alındığından, bu rapora da itibar edilmesi gerekir.
Hükme dayanak bilirkişi raporu ve ek rapor kapsamında, 05/102016 tarihinde sayaç değişim tutanağının, 13/10/2016 tarihinde ise kaçak elektrik tespit tutanağının düzenlendiği,
30/09/2016 tarihinde ise en son sayaç okumasının yapıldığı, sayaç okuma tarihinin aynı zamanda kaçak kullanım tespit tarihi olarak ele alındığı, bu tarih ile sayaç okuma tarihi olan 05/10/2016 tarihi arasında 5 günlük kaçak kullanımın 1.791,30 TL olarak hesaplandığı, 30/09/2016-10/10/2015 tarihleri arasında ise 355 gün olarak 30/09/2016 ile 10/10/2015 tarihleri arasında mevcut olan sayacın kaydetmiş olduğu tüketim bedeli tenzil edildikten sonra düzenlenen kaçak ek tüketim tahakkukunun ise 48.591,50 TL olarak hesaplandığı görülmekle ,bilirkişi rapor ve ek raporunda davaya konu kaçak ek tahakkuk tutarının ilgili yönetmelik 27, 28, 29 ve 30. madde ile 6719 sayılı yasa 15. maddeye ve EPDK kararlarına uygun olduğu belirlenmekle, bilirkişi raporlarının hükme dayanak yapılacak yeterlilikte olduğu ve davalının yaptığı hesaplamanın da usulüne uygun bulunduğu tespit edilmiştir. Bu durumda yeni bir bilirkişi incelemesinin davaya katkı sağlamayacağı açıktır.
Davacı kaçak elektrik kullanmadığını ispat edememiştir. Davalının dava hakkındaki kaçak ek tuhakkuk bedeli hesaplama yöntem ve biçimi yönetmelik ve yasaya uygun olmakla, kaçak tutanağı da aksi sabit olana kadar geçerli olduğundan davanın reddine dair karar usul ve hukuka uygun bulunmuştur.
Davacının istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Bu nedenle davacının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,
Alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL’nin istinaf eden davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 17/10/2018