Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/1879 E. 2018/746 K. 07.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/1879
KARAR NO : 2018/746
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/05/2017
NUMARASI : 2015/335 E- 2017/406K
DAVANIN KONUSU : İstirdat
KARAR TARİHİ :07/06/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında akdedilen elektrik aboneliği sözleşmesi uyarınca; davalıdan elektrik satın aldığını, düzenlenen elektrik faturalarında kayıp kaçak bedelleri adı altında tahakkuk ettirilip, müvekkilinden tahsil edilen tutarların hukuka aykırı olduğunu belirterek haksız tahsil olunan 8.362,30 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin faturalarda belirtilen kayıp-kaçak bedellerini EPDK tarafından belirlenen tarifeler uyarınca dağıtım şirketine aktardığını, bu sebeple haksız olarak kayıp-kaçak bedelinin tahsil edilmediğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda , yargılamada alınan bilirkişi kurulu raporu ile dava konusu yapılan kesintilerin Enerji Piyasası Kurumu tarafından tayin edilmiş oranlara uygun olarak yapıldığının tespit edildiği, davada;tahakkuk ettirilen ve dava konusu edilen bedellerin kurum düzenleyici işlemlerine aykırı olduğu ileri sürülmemiş, bu alacak kalemlerinin tahsil edilmesinin hukuka aykırı olduğu iddia edilmiş olmakla, kurum düzenleyici işlemlerine aykırılık bulunduğu yönünde bir iddia mevcut olmadığından, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6446 sayılı Kanunun 6719 sayılı Kanunla değişik 17. maddesi 10. fıkra hükmü ve geçici 20. maddesi doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir.
Sözkonusu kararı ,taraflar istinaf etmiştir. Davacı vekilince ,dava dosyasının Anayasa Mahkemesine gönderilmesi, bu talebin kabul edilmemesi halinde mevcut başvuruların sonucunun beklenmesi, ilgili kanun maddelerinin Anayasa Mahkemesinde istinaf incelemesinden önce iptal edilmesi halinde ise lehe olan durumun uygulanarak davanın kabulüne karar verilmesi,mevcut yasal düzenlemelere göre davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmesinin yasaya ve içtihatlara aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Davalı vekilince ileri sürülen istinaf sebepleri ise ,davanın reddine karar verilmesine rağmen müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmediği,aksine davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesinin yasaya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
HMK 355.maddesi gereğince taraflarca ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ; dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış hizmeti ve sayaç okuma bedellerinin istirdatı istemine ilişkindir.
Yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.
Anılan yasanın bazı maddelerinin Anayasaya aykırılığı iddiası ile Anayasa Mahkemesine yapılan iptal başvurularının bekletici mesele yapılmamasına ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde , dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın yürürlük tarihi gözetildiğinde çok sayıda mahkemenin Anayasaya aykırılık başvurularının, istinafa konu kararın karar tarihi itibariyle yasal karara bağlama süresinin geçtiği ve henüz sonuçlanmadığı, bazı mahkemelerinin başvurularının da usulden reddedildiği anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar( Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2). Aksi halde, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırabilir. Dolayısıyla, mahkemenin, Anayasanın m. 152,III; Any. Mah.Kuruluş Kn m. 28,IV c,2 gereğince, Anayasa Mahkemesine başvurunun esastan incelenmesini beklemeksizin, yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması ve Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruları bekletici mesele yapmaması hukuka aykırı bulunmamıştır.
Diğer istinaf sebeplerine gelince,yukarıda açıklandığı üzere yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu sebeple; ilk derece mahkemesince, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişiklikleri nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde tesbit hükmü kurulması gerekirken , davanın reddine karar verilmesi usul ve hukuka aykırı olduğundan ,davacının istinaf talebinin bu sebeple kabulü ile karar HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek, yeniden esas hakkında “Konusuz kalan davada hakkında karar verilmesi yer olmadığına ” karar verilmesi gerekmiştir.
Davalının istinaf sebeplerinin incelenmesiyle ,yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, “Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve vekalet ücretine” hükmedilmesi gerekir. Dava konusuz kaldığından , HMK’nun 331/1 maddesi uyarınca, dava açıldığı tarihte davacı tarafın haklı olması sebebiyle, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve bu giderlere dahil olan maktu vekalet ücretinin davalı taraftan tahsiline karar verilmesinde usul ve hukuka aykırı bir yön bulunmadığından , aynı sebeplerle ,davalı taraf lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesi mümkün olmadığından,davalı tarafın istinaf talebinin ise HMK nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf talebinin, HMK 353/1-b-1 maddesi gereği reddine,
2- Davacının istinaf talebinin kısmen kabulü ile ,karar HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında;
3-)Dava konusuz kaldığından ,esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 31,40 TL ret harcından peşin alınan 142,81 TL kısmın mahsubu ile fazla yatan 111,41 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-)Davacı vekille temsil edildiğinden ,karar tarihindeki AAÜT uyarınca davacı yararına 1.980,00.TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek, davacıya verilmesine,
6-)Davacı tarafından yapılan 59,10 TL peşin harç ve başvuru harcı, 8 tebligat gideri 84,00 TL, bilirkişi ücreti gideri 750 TL ki toplam 893,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının varsa bakiyesinin karar kesinleştiğinde taraflara verilmesine,
Karar şekline göre davalı yararına ücreti vekalet takdirine yar olmadığına; davalı yanca yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına ,
Davacının diğer istinaf taleplerinin reddine,
Davacıdan peşin alınan istinaf karar harcının isteği halinde davacıya ilk derece mahkemesince iadesine,
Harçlar Yasası gereğince davalıdan alınması gerekli 35,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL nin davalıdan ilk derece mahkemesince alınarak Hazineye irat kaydına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda dava değeri belirlenerek dava açıldığından HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 07/06/2018