Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/1877 E. 2018/115 K. 31.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/1877
KARAR NO : 2018/115
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/04/2017
NUMARASI : 2015/479 E – 2017/393 K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 31/01/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalı arasında elektrik abone sözleşmesi bulunduğunu, haksız olarak Mart 2011 ile Mart 2012 tarihleri arasında 23.408,81 TL kayıp kaçak bedeli ile 1.149,53 TL perakende satış hizmet bedeli ile sayaç okuma bedeli olmak üzere şimdilik toplam 24.558,34 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davadan sonra 17/06/2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa değişikliği ile kayıp kaçak vs bedellerin EPDK nın belirlediği ölçüler dahilinde tahsil edilmesinin hukuka aykırı olmadığını mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunu, mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkisi sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konuda düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlandığından, bu yasa yürürlüğünden önce açılan davada davacı tarafça tahsilatların EPDK.nın düzenleyici işlemlerine aykırı olduğu yönünde bir iddiası bulunmayıp yapılan tahsilatların haksız ve hukuka aykırı olduğu iddia edilerek bedelin tahsili istendiğinden, usul ekonomisi gereği davanın yargılaması sırasında 17/06/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa ile 6446 sayılı yasaya getirilen yeni düzenlemeler gerekçe gösterilerek, davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına davacı lehine masraf ve vekalet ücreti taktirine karar verildiği görülmüştür.Mahkemenin kararına karşı davacı vekili ile katılma yoluyla davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, davanın konusunun kalmadığına karar verildiğinden, davada nispi vekalet ücreti yerine maktu vekalet ücreti taktirinin hatalı olduğunu, davacı lehine nispi vekalet ücreti taktirinin gerektiğini belirterek, kararın bu nedenle kaldırılmasını istemiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde,davaya sebebiyet verenin davacı olduğunu,davalı lehine nispi vekalet ücreti ile yargılama giderine karar verilmesi gerekirken aksine davacı lehine masraf ve yargılama giderine hükmedildiğinden kararın kaldırılmasını istemiştir.Yargılama sırasında ;geçmişe de etkili olan 17.06.2016 tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Kanun “17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.Mahkemece, yasa değişikliği sonrası bilirkişi kurulu raporu alınmış ise de yeni yasa değişikliğinin raporda tartışılmadığı tespit edilmesine rağmen, davacı tarafça talebe konu bedellerin fazla alındığı iddiasının olmadığı, sadece bu bedellerin hizmet verilmeden haksız ve hukuka aykırı olarak alındığı belirtilerek EPDK kararları ve tarifelerin üzerinde bedel tahsili yapılmadığı bildirilmekle, yasa yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalarda) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yeniden araştırılmasına gerek olmadığı anlaşılmıştır. O halde, 6446 sayılı Kanunu değiştiren 6719 sayılı Kanunun geçmişe etkili biçimde, geçici 17,19,20. maddeleri iptal edilmedikleri ve yürürlükte kaldıkları sürece eldeki davalara da uygulanacağından maaliyet unsuruna dahil edilen dava konusu bedellerin abonelerine yansıtabileceğine dair mahkeme kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur.Davacı taraf istinaf sebepleri arasında, lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de, benzer davalara ilişkin emsal Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/13567 E. 2017/12775 K. sayılı 27/09/2017 tarihli kararında “…. o halde mahkemece dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle, davacı yararına maktu vekalet taktir edilmesi ve yaptığı yargılama giderlerinin davalıdan tahsili gerekirken, yazılı biçimde yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması ve davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir” denildiğinden, karar şekline ve kararın dayandığı gerekçeye göre, davacı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde görülmekle, davacının buna dair istinaf talebi yerinde bulunmadığından, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekir.Ayrıca Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, “Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve vekalet ücretine” hükmedilmesi gerekir. Somut davada; dava açıldığı tarihte davacının, dava açmakta haklı olduğu, yargılama harç ve giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında, davalı taraf lehine masraf ve vekalet ücreti taktir edilmemesine ilişkin karar usul ve yasaya uygun olup bu nedenle davalı lehine masraf ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinden davalının bu konudaki istinaf talebinin de HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddi gerekmiştir.Buna göre davacı ve davalının istinaf başvurusunun ayrı ayrı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacı ve davalının istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine,Tarafladan istinaf nedeniyle alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcının, taraflardan peşin alınan 31,40 TL harçtan ayrı ayrı mahsubu ile bakiye 4,50 TL’nin davacı ve davalıdan ayrı ayrı alınarak hazineye irat kaydına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 31/01/2018