Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/1875 E. 2018/1403 K. 22.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/1875
KARAR NO : 2018/1403
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/06/2017
NUMARASI : 2016/310 E – 2017/824 K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/10/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, her hangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, şimdilik 10.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren değişken yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, özetle; elektrik faturalarında yer alan kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararının tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin 6719 sayılı yasa ile maliyet unsuru olarak düzenlendiğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin Anayasa Mahkemesi başvurusunu bekletici mesele yapılması gerektiğini, yasaların geriye yürümezliği ilkesi gereğince 6719 sayılı yasanın olaya uygulanmaması gerektiğini, söz konusu yasanın Anayasaya aykırı olduğunu, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, yargılama giderinin davalıya yükletilmesi gerektiğini bildirmek suretiyle kararın düzeltilmesini talep etmiştir.
Davacının istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ilk derece mahkeme kararının incelemesiyle; 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Hal böyle olunca, dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişiklikleri, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalarda) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. geçici 19. ile 20. maddeleri, iptal edilmedikleri veya yürürlükten kaldırılmadıkları sürece uygulanacaktır. O halde, davalı dağıtıcı şirket, mevcut yasal düzenleme ile dava konusu bedelleri abonelerinden tahsil edebileceği anlaşılmıştır.
Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. (Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2) Aksi halde, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırabilir. Dolayısıyla, mahkemenin, Anayasanın m. 152,III; Any. Mah.Kuruluş Kn m. 28,IVin, yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması ve Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruları bekletici mesele yapılmaması hukuka aykırı bulunmamıştır. Nitekim, ilk derece mahkemesinin kararından sonra da, Anayasa Mahkemesi, Elektrik Piyasası Kanunu’nun (EPDK) kayıp-kaçak bedellerinin tüketiciden tahsil edileceğine dair tüm hükümlerin iptal istemini reddederken, EPDK tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin sadece Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunu öngören kural, hak arama özgürlüğüne ölçüsüz bir müdahalede bulunduğundan, bu kuralın iptaline, kayıp kaçak bedellerine ilişkin dava konusu düzenlemelerin büyük çoğunluğunun Anayasaya’ ya aykırı bulmayarak iptal talebinin reddine karar verildiği, Anayasa Mahkemesince 28 Aralık 2017 tarihinde yapılan müzakere sonucu verilen ret ve bazı hükümlerin iptal kararının, 15/02/2018 tarih ve 30333 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandığı (E.2016/150, K.2017/179,T.28/12/2017), böylece kısmi iptal kararının 15.02.2018 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanmasıyla, hüküm doğurduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda; davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E, 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur. Dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, mahkemece, yasa değişikliği nedeniyle, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken red kararı verilmesi yasaya uygun değilse de; bu husus kabule göre de, konusuz kalma kararı verilmesi gerektiği şeklinde davacı tarafça istinaf konusu yapılmadığından, inceleme dışı tutulmuştur.
Mahkeme, karar gerekçesinde 6719 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra, mahkemenin yetkisinin sınırlanması sebebiyle bilirkişi incelemesi yapmak üzere davacıya masraf yatırılması konusunda mehil verildiği halde bu masrafların yatırılmadığından bahisle, davanın reddedildiği belirtilmiştir. Ancak, dava başında davacı tarafça bunların hiç alınmaması gerektiği ileri sürülerek, bunun dışında fazladan tahakkuk iddiası ileri sürülmediğinden, bilirkişi incelemesinin dosyaya katkı sağlamayacağı değerlendirilmiştir. Esasen, emsal Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin muhtelif kararları da dikkate alındığında, yasanın yürürlüğünden önceki mevzuat çerçevesinde, bu alacakların faturalara yansıtılmasının hukuka aykırı olduğu belirtilmişken, geçmişe etkili yürürlüğe giren yasayla, davacının haksız duruma düştüğü kabul edilmelidir.
Yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, “Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı tarafa masraf ve vekalet ücreti yükletilmemesi gerekir.”
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3.Hukuk Dairesinin 2017/382 E.sayılı bu konudaki istinafla sınırlı yaptığı inceleme sonucu, red kararını, muhafaza ederek sadece vekalet ücreti ve yargılama giderini düzelterek verdiği kararının Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/13884 E.sayılı onaması da emsal alınarak , somut davada; dava açıldığı tarihte davacının, dava açmakta haklı olduğu, davacı taraf dava açıldığı tarihinde yürürlükte olan mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E, 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği nedeniyle haksız çıkmasına rağmen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamına aykırı olarak, davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, aksine davacının istinaf sebebi olarak göstediği üzere davanın mevzuat değişikliği sonrası haksız duruma düşmesi nedeniyle yapmış olduğu yargılama giderinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından, davacının lehine vekalet ücreti verilmesi yönünden istinafı olmadığı da dikkate alınarak, istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince karar düzeltilerek, davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin karardan çıkartılmasına, davacı lehine, yapmış olduğu yargılama giderinin davalıdan tahsiline, diğer istinaf sebeplerinin de reddine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının istinaf talebinin, istinaf sebepleri ile sınırlı ve bağlı yapılan inceleme sonucu, hükmün red kısmı muhafaza edilerek, 3. ve 5. maddeleri HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 31,40 TL harçtan peşin alınan 170,78 TL’nin mahsubu ile artan 139,38 TL’nin karar kesinleştikten sonra talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderleri 83,60 TL’nin davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine,
4-Karar niteliği gereği, davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Karar kesinleştiğinde davacı tarafından yatırılan avansın kullanılmayan kısmının HMK 333.md.uyarınca yatıranlarına iadesine,
Sair istinaf taleplerinin reddine,
Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine
Davacı tarafça istinaf sebebiyle yapılan 62,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/10/2018