Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/1874 E. 2018/114 K. 31.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/1874
KARAR NO : 2018/114
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/07/2017
NUMARASI : 2015/1073 E – 2017/887 K
DAVANIN KONUSU : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 31/01/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalı arasında elektrik abone sözleşmesi bulunduğunu, 2011, 2012, 2013 yıllarında alınan elektrik nedeniyle, davalı şirketçe tahakkuk ettirilen faturalarda yasal dayanağı olmayan haksız ve hukuka aykırı olarak kayıp kaçak bedeli tahsil edildiğini beyanla tahsil edilen kayıp-kaçak bedellerinden şimdilik 1.000,00 TL kayıp-kaçak bedelinin ödeme tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın 17/08/2015 tarihinde açıldığı, alınan 04/04/2017 tarihli ek bilirkişi raporunda yeni yasa değişikliğinin tartışıldığı ve buna göre davalının davacıdan tahsil ettiği bedellerin EPDK düzenleyici işlemlerine uygun olduğu, aksi taktirde yasa değişikliği öncesi duruma göre de davacının alacağının hesaplandığı görülmüştür.
Mahkeme;davadan sonra 17/06/2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun 21. maddesiyle 6446 sayılı Kanunun 17. maddesinin 1, 3 ve 4.fıkraları ile 6.fıkrasının (a,ç,d,f) bendleri değiştirilmiş, aynı maddeye eklenen 10.bend ile “kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü ve 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı yasaya eklenen geçici 20. maddesinde ise “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmü gereğince Tüketici Hakem Heyetlerinin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkisi sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konuda düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlandığından, bu yasa yürürlüğünden önce açılan davada davacı tarafça tahsilatların ve iadesi istenen kalemlerin maliyet kapsamında olması sebebiyle başkaca incelemeye girilmeden, davanın yargılaması sırasında 17/06/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa ile 6446 sayılı yasaya getirilen yeni düzenlemeleri gerekçe göstererek, “Davanın reddine” karar verilerek ayrıca, davacının yaptığı yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, davalı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına hükmetmiştir.
Mahkemenin kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, her davanın açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmesi gerektiğini, yeni yasanın geçmişe etkili uygulanamayacağını, davanın reddi kararının usule uygun olmadığını, Anayasa Mahkemesinde igili yasa yönünden açılan iptal davası sonucunun beklenmediğini, bekletici mesele yapılması gerektiğini, kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde davacının istinaf talebinin reddini istemiştir.
Davacı vekili dava konusu edilen ve iadesi talep edilen bedellerin EPDK düzenleyici işlemlerine aykırı olarak alındığına dair herhangi bir iddia ve talepte bulunmamıştır.
İstinaf sebepleriyle sınırlı olarak ilk derece mahkemesinin kararının incelemesiyle; 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Hal böyle olunca, dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişiklikleri, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalarda) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. geçici 19. ile 20. maddeleri, iptal edilmedikleri veya yürürlükten kaldırılmadıkları sürece uygulanacaktır. O halde, davalı dağıtıcı şirket, mevcut yasal düzenleme ile dava konusu bedellerin tahsilini talep edebilecektir.
6719 sayılı Kanunun yürürlük tarihi 17.06.2016 tarihinden önce kayıp-kaçak bedeline dayalı açılan davalarda, çok sayıda mahkeme, 14.03.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 26. maddesiyle eklenen geçici Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 26. maddesiyle eklenen geçici 20. maddenin Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 2., 5., 10., 35. ve 36. maddelerine aykırılık iddialarını ciddi bularak, 14.3.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Kanunun 26. maddesiyle eklenen geçici 20. maddenin (1) numaralı fıkrasının iptaline karar verilmesi için Anayasa Mahkemesine başvurmuştur.
Yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın 04.06.2016 yürürlük tarihi gözetildiğinde çok sayıda mahkemenin Anayasaya aykırılık başvurularının, istinafa konu kararın karar tarihi itibariyle yasal karara bağlama süresinin geçtiği ve henüz sonuçlanmadığı anlaşılmaktadır.
Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar (Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2). Aksi halde, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırabilir. Dolayısıyla, mahkemenin, Anayasanın m. 152, III; Any. Mah.Kuruluş Kn m. 28,IV c,2 gereğince, Anayasa Mahkemesine başvurunun esastan incelenmesini beklemeksizin, yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması ve Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruları bekletici mesele yapmaması hukuka aykırı bulunmamıştır. Ancak, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin benzer davalarda, eldeki davalara yönelik, yürürlüğe giren bu yasa nedeniyle davanın konusunun kalmadığına dair karar verilmesi gerektiği yolundaki emsal 2017/13140 E- 2017/16544 K sayılı ve 2017/13142 E- 2017/16545 K sayılı kararlarındaki gibi davanın konusunun kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına davada, yargılama sırasında çıkan yasa değişikliği nedeniyle davacının haksız duruma düştüğü, davalının bu gerekçeyle, dava açılmasına sebebiyet verdiği anlaşıldığından emsal Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin muhtelif kararları da gözetilerek davacı lehine maktu vekalet ücreti takdiri ile davacı yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline, aynı gerekçelere göre davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri takdirine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği halde davanın reddine karar verilmesi hukuka uygun bulunulmamış ve karar bu nedenle HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek, yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kısmen kabulü ile; bu hususta yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığından karar düzeltilerek yeniden esas hakkında;
1-Konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 31,40 TL harçtan peşin yatırılan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 3,70 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına
3-Davacı kendisini vekile temsil ettirdiğinden, AAÜT’ye göre, davacı yararına 1.980,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek, davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu 464,40 TL yargılama gideri ile 27,70 TL harcın davalıdan tahsil edilerek, davacıya verilmesine,
5-Yatırılan gider avansından artan kısmın, HMK’nın 333. maddesi uyarınca, kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,
6-Karar şekline göre davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına ve yaptıkları yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına ,
Peşin alınan 31,40 TL istinaf karar ve ilam harcının, istinaf eden davacıya iadesine,
Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama gideri olan 62,50 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 31/01/2018