Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/1864 E. 2018/609 K. 21.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/1864
KARAR NO : 2018/609
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/12/2016
NUMARASI : 2015/292 E- 2016/970K
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ :21/05/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı …A.Ş. tarafından davacı adına düzenlenen 12 adet faturada kayıp kaçak bedeli gibi adlar altında toplam 328.863,91 TL’nin tahsil edildiğini, bu bedellerin tahsilinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek , fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla, kayıp – kaçak bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli, iletim bedeli ve sair adlar altında haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edilen şimdilik 328.863,91 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı.. vekili cevap dilekçesi ile; davacı abonenin 2011 ile 2010 ve öncesi yıllarına ait ekstresi incelendiğinde görüleceği üzere aboneye tahakkuk ettirilen tutarda dava konusu bedellerden dolayı bir artış söz konusu olmadığını, davacının zannettiği gibi fazladan bir bedel ödemesinin olmadığını, dava konusu bedeller davalı dağıtım şirketinin yürürlükteki mevzuat gereği uygulamakla yükümlü olduğu tarifelerle belirlenen tarife bileşenleri içinde yer almakta olduğunu beyanla , davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …A.Ş vekili cevap dilekçesi ile; kayıp kaçak bedellerinin EPDK tarafından belirlendiğini, kayıp kaçak bedellerinin iadesine ilişkin davanın muhatabın diğer davalı olduğunu , müvekkiline husumet düşmediğini beyan ederek ,davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunla getirilen düzenlemeler sebebiyle, dava konusu edilen bedellerin tahsilinin yasal hale geldiği, 6446 sayılı Kanunun geçici 20. maddesi uyarınca Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş olan dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında aynı yasanın 17. maddesi uyarınca bu yasa hükümlerinin uygulanacağının belirtildiği gerekçesi ile davacı tarafın davasının reddine karar verilmiştir.
Söz konusu kararı taraflar istinaf etmiştir.Davacı tarafın istinaf sebepleri özetle, Anayasa Mahkemesindeki davanın bekletici mesele yapılmamasının ve davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin usul ve hukuka aykırı olduğu şeklindedir.Davacı ayrıca katılma yolu ile verdiği istinaf dilekçesinde davacı lehine yargılama giderine hükmedilmemesinin de hukuka aykırı olduğunu ileri ileri sürerek ,yargılama giderleri( 1.153,50 TL) yönünden de kararın kaldırılmasını istemiş ise de ,kararı süresi içinde istinaf eden davacının, katılma yolu ile verdiği istinaf dilekçesi usule aykırı olduğundan ,bu dilekçesindeki istinaf sebepleri dikkate alınmamıştır.
Davalı taraflar ise, istinaf sebepleri olarak, davalılar lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesinin usul ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
Dava,aboneden tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.
HMK.nun 355. maddesi uyarınca, taraf vekillerinin istinaf dilekçesinde ileri sürdükleri istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.Anılan yasanın bazı maddelerinin Anayasaya aykırılığı iddiası ile Anayasa Mahkemesine yapılan iptal başvurularının bekletici mesele yapılmamasına ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde , dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın yürürlük tarihi gözetildiğinde çok sayıda mahkemenin Anayasaya aykırılık başvurularının, istinafa konu kararın karar tarihi itibariyle yasal karara bağlama süresinin geçtiği ve henüz sonuçlanmadığı, bazı mahkemelerinin başvurularının da usulden reddedildiği anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar( Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2). Aksi halde, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırabilir. Dolayısıyla, mahkemenin, Anayasanın m. 152,III; Any. Mah.Kuruluş Kn m. 28,IV c,2 gereğince, Anayasa Mahkemesine başvurunun esastan incelenmesini beklemeksizin, yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması ve Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruları bekletici mesele yapmaması hukuka aykırı bulunmamıştır.Davacı red kararını istinaf etmemiş, esasa ilişkin diğer taleplerini ve vekalet ücreti takdir edilmemesini istinafa getirmiştir. Davalılar ise sadece vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden kararı istinaf etmiştir. O halde, istinaf sebepleriyle sınırlı inceleme yapılacaktır.
Somut olayda; davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur. Dolayısıyla, davacı mevzuat değişikliği sonrası haksız çıkmış olsa da, dava tarihi itibariyle, uygulamanın haksız olduğu iddiası ile açmış olduğu bu davasında, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, mahkemece, yasa değişikliği nedeniyle,konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken red kararı verilmesi yasaya uygun değilse de;bu hukuk davacı ve davalı tarafça istinaf konusu yapılmadığından, inceleme dışı tutulmuştur.
Tarafların vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin istinaf taleplerinin incelenmesine gelince; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır.Davacının ,lehine vekalet ücreti takdiri gerektiği ve davalıların da lehlerine vekalet ücreti ve yergılama gideri takdiri gerektiği yolundaki istinafları yönünden yapılan incelemeye göre ise; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, “Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve vekalet ücretine” hükmedilmesi gerekir. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3.Hukuk Dairesinin 2017-382 E.sayılı bu konudaki istinafla sınırlı yaptığı inceleme sonucu, red kararını, muhafaza ederek sadece vekalet ücreti ve yargılama giderini düzelterek verdiği kararının Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/13884 E.sayılı onaması da emsal alınarak , somut davada; dava açıldığı tarihte davacının, dava açmakta haklı olduğu, yargılama harç ve giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında, davalı taraf lehine masraf ve vekalet ücreti taktir edilmemesine ilişkin karar usul ve yasaya uygun olup bu nedenle davalı lehine masraf ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinden davalıların bu konudaki istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddi gerekmiştir. Yukarıda yazılı gerekçeye binaen dava tarihindeki haklılık durumu sebebiyle (davacının istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak inceleme yapıldığından) davacı lehine maktu “vekalet ücreti “ne hükmedilmemesi ise usul ve hukuka aykırı olduğundan, davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile, karar HMK 353/1-b-2 maddesi gereği düzeltilerek, bu konuda yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden, yeniden esas hakkında aşağıda yazılı olduğu şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A-Davalı tarafların istinaf talebinin HMK nun 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine,
B-Davacının istinaf talebinin kısmen kabulü ile HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca istinaf konusu karar düzeltilerek, yeniden esas hakkında;
1-Davanın reddine ,
2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 31,40 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 5.616,18 TL harçtan mahsubu ile 5.584,78 TL bakiye karar ve ilam harcının talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacıdan alınan 31,40 TL karar ve ilam harcının davalılardan tahsili ile davacıya tahsili ile davacıya verilmesine,
4- Davacı vekille temsil edildiğinden, davacı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir edilen 1.980,00 TL maktu avukatlık ücretinin davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı taraflarca yapılan masrafın üzerlerinde bırakılmasına ,davalılar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Tarafların yatırmış olduğu gider/delil avansından varsa kullanılmayan kısmının, kararın kesinleşmesinden sonra resen ilgili taraflara iadesine,
Peşin alınan istinaf karar harcının, davacı tarafa isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
Davacı tarafça istinaf sebebiye yapılan toplam 27,80 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı taraflarca yatırılan istinaf peşin karar harçlarının ve istinaf sebebiyle yapılan masrafın üzerlerinde bırakılmasına,bakiye 4,50 TL istinaf karar harçlarının davalılardan ilk derece mahkemesince ayrı ayrı alınarak hazineye gelir kaydına ,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 21/05/2018