Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/1862 E. 2018/423 K. 13.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/1862
KARAR NO : 2018/423
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/07/2017
NUMARASI : 2014/1324 E – 2017/588 K
DAVANIN KONUSU : Aboneliğe Dayalı Sebepsiz Zenginleşme
KARAR TARİHİ : 13/04/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, dava konusu yerdeki aboneliğin davacı şirket adına olduğunu, ancak bu yerde davalı …’ın kiracı olarak oturduğunu, elektrik fatura borcunun ödenmediğinden bahisle, davalı şirket tarafından davacı ve davalı … hakkında icra takibi yapıldığını belirterek, davacı şirketin sorumlu olmadığı halde ödemek zorunda kaldığı 6.994,15 TL davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde, dava konusu işyerini kiraladığında elektrik aboneliğinin davacı şirket adına olduğunu, aboneliğin iptalini istediğini, ancak davacının aboneliğini iptal ettirmediğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … AŞ. vekili cevap dilekçesinde, davanın haksız olduğunu, davalı şirket lehine sebepsiz zenginleşme olmadığını, davacının aboneliğini iptal ettirmediğinden borçtan sorumlu olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava sebepsiz zenginleşmeye dayanan alacak davasıdır. Husumetin söz konusu tahakkuk ettirilen elektrik borcunun davalı …’a ait olup olmadığı ve davacı tarafa sorumluluğun yüklenip yüklenemeyeceği yönünde olduğu anlaşılmıştır.
Mahkeme; bilirkişi raporunda “… AŞ. tarafından borçlunun ve abonenin hem … hem de …. Ltd. Şti. olduğu konusunda tereddüt olmadığını, hizmetten yararlananın … olduğunu, ödenen borcun ödeme tarihi itibariyle anapara ve gecikme faizleri ile toplam 6.994,15 TL olduğu” hususunun belirlendiğini, abonelik davacı şirkete ait olup devir şartlarını yerine getirmediğinden, diğer davalı … AŞ.’nin tahakkuk ettirdiği faturalardan sorumlu bulunduğu, sebepsiz zenginleşmeye konu edilen miktar nedeniyle davalı idareye karşı sorumlu olduğu, ancak dosyada toplanan deliller gereğince, davalı asil …’a verilen hizmet nedeniyle davacının ödediği miktardan, hizmeti kullanan davalı …’ın sebepsiz zenginleştiği, davalı elektrik şirketi yönünden reddi gerektiği gerekçesiyle “1-Davalı … AŞ. yönünden açılan davanın reddine, 2-Davalı … yönünden davanın kabulüne, 6.994,15 TL iş bu davalıdan alınarak davacı şirkete ödenmesine” karar vermiştir.
Mahkemenin bu kararına karşı davalı … tarafından süresinde ve harcı yatırılarak istinaf talebinde bulunulmuştur. İstinaf dilekçesinde, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kendi aleyhine davanın kabulüne karar verildiğini, aboneliğin kendi adına olmadığını, 10 yıl geçtikten sonra bu davanın açıldığını, borcu kabul etmediğini, adreste kısa bir süre bulunduğunu, çıkarken mal sahibine borcu ödediğini, elektrik bedellerini sürekli mal sahibine ödediğini, davacıyı tanımadığını beyanla, kararın kendi lehine bozulmasını istemiştir.
Davacı tarafça, davalı …’ın, davacının abonelik kaydı bulunan yerde kiracı olarak bulunduğu sırada, fiili kullanıcı olmasına rağmen ödenmesi gereken elektrik faturalarının ödenmemesi sebebiyle icra takibine maruz kaldığını, bu sebeple davacının 06/11/2014 tarihinde 6.372,98 TL asıl borç ile 05/11/2014 tarihinde ise asıl borçlu için 621,17 TL vekalet ücreti ödediğini belirterek, harici ödenen bu bedelin tahsili talep edilmiştir.
Davalı …, dava konusu yerde fiili kullanıcı-kiracı olduğunu kabul ederek, aboneliği üzerine almadığı için, kullanım bedelini mal sahibi dava dışı 3. kişiye ödediğini ileri sürmüştür. Ancak davalı …’ın bu savunması, ispatlanamadığı gibi, abone ve borcu ödeyen davacı yönünden bağlayıcı değildir. Zira davalı …’ın kiracılık ilişkisinde, dava dışı 3. kişiyle mal sahibi bile olsa, teminatı olduğu savunmasının, davalı yönünden borcu kaldıran bir etkisi olduğu söylenemez.
Kaldı ki; davalı … kullanımı kabul edip ödediğini sav olarak ileri sürdüğünden, bu ödeme savını ispata yarar yemin delili dahil hiçbir delil sunmamış olup savunmasını da ispatlayamamıştır.
O halde, fiili kullanıcının kullanım borcunu ödeyen abone davacının, TBK’nın genel hükümlerine göre ödediği bedeli kullanan davalıdan istemesinde hukuka aykırılık yoktur.
Bu nedenlerle davalı …’ın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 madde gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalı …’ın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 madde gereğince reddine,
Alınması gereken 477,77 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 120,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 357,77 TL’nin davalı …’dan alınarak hazineye irat kaydına,
İstinaf yargılama giderinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 3621-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 13/04/2018