Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/1843 E. 2018/661 K. 25.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/1843
KARAR NO : 2018/661
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/04/2017
NUMARASI : 2014/1418 E- 2017/306K
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ :25/05/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; davalı şirketten mevcut abonelik sebebiyle davacının elektrik enerjisi satın aldığını ,ancak davalı şirketin 01/01/2011-30/10/2014 dönemine ait faturalarda gizlenmiş olarak kayıp bedeli ve bu bedelin dahil olduğu tüketim miktarı üzerinden Enerji Fonu,TRT payı,Belediye vergisi,KDV içindeki kayıp kaçak bedeline isabet eden fark olarak en az 78.825,55 TL nin haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürerek , bu bedelin fazlaya ilişkin hakları saklı tutlarak ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili ,16/03/2015 tarihli dilekçesi ile ,dava konusu edilen bedellerin…i Elektrik Dağıtım A.Ş’den 54.580,74 TL’sinin ve … Satış A.ş den de 24.244,81 TL ‘lik kısmının tahsilinin talep edildiğini beyan etmiştir. Davalılar vekilleri vekili cevap dilekçelerinde özetle, elektrik faturalarında yer alan dava konusu bedellerin, 4628 ve 6446 sayılı EPK’nın verdiği genel yetkiye dayanılarak çıkarılan yönetmelikler, EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde tahsil edildiğini, perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, bu bedelin belirlenmesi için alınan kurul kararı EPDK’nun bir düzenleyici işlemi olarak tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda , yargılama sırasında yürürlüğe giren 6446 sayılı Kanunun 6719 sayılı Kanunla değişik 17.maddesi 10 fıkra hükmü ve geçici 20. maddesi doğrultusunda talebin yasal dayanağı bulunmadığı gerekçesi ile ,davanın reddine karar verilmiştir.
Sözkonusu kararı davacı vekili istinaf etmiştir.Davacı taraf , dava konusu bedellerin hukuka aykırı olarak tahsil edildiğini, tahsilat tarihinde bu bedellerin tahsilinin Yargıtay HGK kararlarına ,içtihatlara aykırı olduğunu, 6719 sayılı yasanın Anayasa’ya aykırı olması sebebiyle Anayasa mahkemesine yapılan iptal başvurularının sonucunun beklenmesi gerektiğini , kanunların geriye yürümezliği ilkesinin ihlal edildiğini ,davanın reddi kararının doğru olmadığını ,davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği ,ayrıca davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesinin de hukuka aykırı olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüş ,kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
HMK.nun 355. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ; dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış hizmeti ve sayaç okuma bedellerinin istirdatı istemine ilişkindir.Yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Yine, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Bu sebeple yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılmasında hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Anılan yasanın bazı maddelerinin Anayasaya aykırılığı iddiası ile Anayasa Mahkemesine yapılan iptal başvurularının bekletici mesele yapılmamasına ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde , dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın yürürlük tarihi gözetildiğinde çok sayıda mahkemenin Anayasaya aykırılık başvurularının, istinafa konu kararın karar tarihi itibariyle yasal karara bağlama süresinin geçtiği ve henüz sonuçlanmadığı, bazı mahkemelerinin başvurularının da usulden reddedildiği anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar( Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2). Aksi halde, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırabilir. Dolayısıyla, mahkemenin, Anayasanın m. 152,III; Any. Mah.Kuruluş Kn m. 28,IV c,2 gereğince, Anayasa Mahkemesine başvurunun esastan incelenmesini beklemeksizin, yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması ve Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruları bekletici mesele yapmaması hukuka aykırı bulunmamıştır.Davacı tarafça dava dilekçesinde, faturalara yansıtılan ve tahsil edilen TRT payı, BTV vs. bedellerinin kayıp-kaçak bedelleri üzerinden hesaplandığı, tüm bu bedellerin üzerinden % 18 KDV tahsil edildiği, bu şekilde davacıdan haksız ve fazla olarak tahsilat yapıldığı ileri sürülmüştür. Bu sebeple 3093 sayılı TRT Gelirleri Hakkında Kanun’un 4/c maddesi ile 2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 37. maddesi hükümleri de gözetilerek, faturaların Dairemizce denetlenmesinde , TRT payı,Belediye Vergisi vs.nin aktif tüketim üzerinden alındığı,giydirilmiş bedel üzerinden alınmadığı anlaşılmakla ,bilirkişi raporunun yerinde olmadığı,bu yönlerden matrahın doğru alındığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafça ,dava konusu bedellerin haksız alındığı ileri sürülerek talepte bulunulduğundan, hedef oranların aşılıp aşılmadığının ve tarifelere uygunluk denetiminin yapılması talebi bulunmadığından,taleple bağlılık sebebiyle bu yönlerden mahkemece inceleme yapılması gerekmediğinden,bu husustaki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Davacı tarafın ,vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin istinaf taleplerinin incelenmesine gelince; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, “Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve vekalet ücretine” hükmedilmesi gerekir.Yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu sebeple mahkemece davanın reddi yerine “dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi ve HMK nun 331/1 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve bu kapsamda maktu vekalet ücretinin haksız tarafa yükletilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve hukuka aykırlık oluşturmaktadır.Buna göre ; davacının, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden, yargılama harç ve giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında, davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesi usul ve hukuka aykırı olduğundan, davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile, karar HMK 353/1-b-2 maddesi gereği düzeltilerek, bu konuda yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden, yeniden esas hakkında aşağıda yazılı olduğu şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının istinaf talebinin kısmen kabulü ile , HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca karar düzeltilerek , yeniden esas hakkında ,
1-Dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına ,
2-Harçlar yasasına göre alınması gerekli 31,40 TL harcın, davacı tarafından yatırılan 1.346,15 TL peşin harçtan mahsubu ile fazla yatan 1.314,75 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacıdan alınan 31,40 TL karar ve ilam harcının davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan toplam 2.165,-TL yargılama giderinin, davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı vekille temsil edildiğinden, davacı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir edilen 1.980,-TL maktu avukatlık ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine ,
6-Davalı taraflarca yapılan masrafının üzerlerinde bırakılmasına ve lehlerine vekalet ücreti ve yargılama gideri takdirine yer olmadığına,
7-Tarafların yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının, kararın kesinleşmesinden sonra resen ilgili taraflara iadesine,
Sair istinaf taleplerinin reddine ,
Peşin alınan istinaf karar harcının, davacı tarafa isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
Davacı tarafça istinaf sebebiyle yapılan 27,80 TL masrafın davalılardan alınarak ,davacıya verilmesine ,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 10/05/2018