Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/1785 E. 2018/976 K. 13.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/1785
KARAR NO : 2018/976
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/05/2017
NUMARASI : 2016/530 E – 2017/519 K
DAVANIN KONUSU : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 13/07/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalının abonesi olduğunu, davalı … enerjisi şirketinin düzenlemiş olduğu faturalar ile kayıp kaçak, iletim, dağıtım vb. adı altında haksız bedeller tahsil ettiğini bildirmek suretiyle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 9.000,00 TL’nin yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri cevap dilekçesinde özetle; kayıp kaçak bedellerin ilgili mevzuat çerçevesinde abonelere yansıtıldığını ve uygulamanın yasal bir zorunluluk olduğunu bildirmek suretiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İlk derece mahkemesince, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 17. maddesine 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile eklenen 10. fıkra hükmü ve 6719 sayılı Kanunla eklenen geçici 20. madde hükmü esas olmak üzere davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı ve davalıların vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin Anayasa Mahkemesi başvurularını bekletici mesele yapması gerektiğini, Yargıtay Kararlarında kayıp kaçak bedelinin abonelere yansıtılmasının hukuka aykırı olduğunun belirlendiğini, bu nedenle 6719 sayılı yasanın olaya uygulanmaması gerektiğini, söz konusu yasanın Anayasaya aykırı olduğunu, EPDK uygunluk denetimi için dosyanın bilirkişiye tevdi edilmesi gerektiği halde, bu hususta araştırma yapılmadığını bildirmek suretiyle ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını, sair istinaf sebepleri ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalıların vekilleri istinaf dilekçesinde özetle; 6446 sayılı Kanunun 17. maddesinde değişiklik yapan 6719 sayılı Kanunun, mevzuatın yargı mercileri tarafından yanlış yorumlanması nedeniyle ortaya çıktığını, dolayısıyla ilk derece mahkemesinin daha önce müvekkil şirketin tahsil ettiği bedeller yasaya uygun değilmiş gibi yeni yasal düzenleme sonrasında davalı lehine vekalet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmesi gerekirken, aksine davacı lehine yargılama giderine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirmek suretiyle mahkeme kararının bu yönden kaldırılmasını, davalılar yararına vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesini talep etmişlerdir.
Davacı ve davalının sadece istinaf ettikleri konularla ve istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ilk derece mahkeme kararının incelemesiyle; 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun muhtelif maddelerinde değişiklik ve bu Kanuna eklemeler getiren 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 17.06.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 6719 sayılı Kanunun 21. maddesine göre 6446 sayılı Kanunun 17. maddesinin birinci fıkrasının a,ç,d ve f bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye fıkralar eklenmiştir. Bu itibarla, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesinin ç bendi;” Dağıtım tarifeleri; dağıtım şirketleri tarafından hazırlanacak olan dağıtım tarifeleri, elektrik enerjisinin dağıtım sistemi üzerinden naklinden yararlanan tüm gerçek ve tüzel kişilere eşit taraflar arasında ayrım gözetmeksizin uygulanacak hizmetlere ilişkin fiyatları, hükümleri ve şartları içerir. Dağıtım tarifeleri; dağıtım sistemi yatırım harcamaları, sistem işletim maliyeti, teknik ve teknik olmayan kayıp maliyeti, kesme-bağlama hizmet maliyeti, sayaç okuma maliyeti, reaktif enerji maliyeti gibi dağıtım faaliyetinin yürütülmesi kapsamındaki tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak bedellerden oluşur. Dağıtım şirketlerinin tarifelerine esas alınacak teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlar bu kayıpları düşürmeyi teşvik edecek şekilde kurul tarafından belirlenir. Kurulca belirlenen hedef oranlarını geçmemek kaydı ile teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin maliyetler dağıtım tarifelerinde yer alır ve tüketicilere yansıtılır. Teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlarının tespiti ve değiştirilmesi ile oluşacak maliyetin tarifelerde yer alması ve tüketicilere yansıtılmasına ilişkin usul ve esaslar kurul tarafından düzenlenir.” hükmü ile, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır,” hükmünü içermektedir. Hal böyle olunca, dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişiklikleri, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalarda) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. geçici 19. ile 20. maddeleri, iptal edilmedikleri veya yürürlükten kaldırılmadıkları sürece uygulanacaktır.
6719 sayılı Kanunun yürürlük tarihi 17.06.2016 tarihinden önce kayıp-kaçak bedeline dayalı açılan davalarda, çok sayıda mahkeme, 14.03.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 26. maddesiyle eklenen geçici Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 26. maddesiyle eklenen geçici 20. maddenin Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 2., 5., 10., 35. ve 36. maddelerine aykırılık iddialarını ciddi bularak, 14.03.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Kanunun 26. maddesiyle eklenen geçici 20. maddenin (1) numaralı fıkrasının iptaline karar verilmesi için Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. Yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın 04.06.2016 yürürlük tarihi gözetildiğinde çok sayıda mahkemenin Anayasaya aykırılık başvurularının, karar tarihi itibariyle yasal karara bağlama süresinin geçtiği ve henüz sonuçlanmadığı anlaşılmaktadır.
Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar( Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2). Aksi halde, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırabilir . Dolayasıyla, mahkemenin, Anayasanın m. 152,III; Any. Mah.Kuruluş Kn m. 28,IVin, yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması ve Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruları bekletici mesele yapılmaması hukuka aykırı bulunmamıştır. Nitekim, ilk derece mahkemesinin kararından sonra da, Anayasa Mahkemesi, Elektrik Piyasası Kanunu’nun (EPDK) kayıp-kaçak bedellerinin tüketiciden tahsil edileceğine dair tüm hükümlerin iptal istemini reddederken, EPDK tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin sadece kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunu öngören kural, hak arama özgürlüğüne ölçüsüz bir müdahalede bulunduğundan, sadece bu kuralın iptaline karar vermiş, böylece Anayasa Mahkemesinin iptal kararının 15.02.2018 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanmakla, hüküm doğurduğu anlaşılmıştır.
Bunun yanı sıra, mahkemece beyanı sorulduğunda, davacı vekili, dava tarihi itibariyle talebinin değerlendirilmesi gerektiğine dair beyanda bulunmuştur. Aksine, davacının kayıp kaçak adı altında tahsil edilen bedellerin hiç tahsil edilmemesini talep ederken, kendisinden fazla tahsilat yapıldığına dair talebi bulunmadığı gibi bu hususta bilirkişi incelemesi de talep etmediği görülmekle, yargılamada ileri sürülmeyen vakıa ve taleplerin istinaf sebebi olarak gösterilmeyeceği, bu nedenle davacının EPDK uygunluk denetimi yapılmadığına yönelik davacının istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/12005 E, 2018/5577 K sayılı ve 22/05/2018 tarihli onama kararı ile Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/12005 E, 2018/5577 K sayılı ve 22/05/2018 tarihli onama kararı ile, yine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 2017/382 E. sayılı aynı mahiyetteki kararının da Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/13884 E. sayılı kararı ile onanmasına dair kararı emsal alındığında, davacının red kararının kabule çevrilmesini istediği, konusuz kalmadan karar verilmesi gerektiğine ve lehine vekalet ücreti takdirine dair istinaf sebebi getirmediği gözetilerek, istinaf sebepleri ile sınırlı inceleme sonucu; mahkemece, yasa değişikliği nedeniyle davanın reddine dair karar, davanın konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar gibi, vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden aynı hukuki etkiye sahip olacağı, davacı mevzuat değişikliği sonrası haksız çıkmış olsa da, davacı dava tarihi itibariyle, uygulamanın haksız olduğu iddiası ile açmış olduğu bu davasında, dava tarihinde haklılığı (Baki Kuru dördüncü cilt sayfa 3687) göz önünde tutulduğunda, anılan yasa maddeleri ve 6100 sayılı HMK’nın 331. maddesi kapsamında davasında mevzuat değişikliği sonrası haksız duruma düşen davacının yapmış olduğu yargılama giderine hükmedilmesi gerekeceği kabul edilmelidir. Dolayısıyla, davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davalıdan tahsiline hükmedilmesi ve karşılığında, dava açılmasına sebebiyet veren davalılar yararına vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalılar ve davacının sınırlı olarak yaptıkları istinaf sebeplerine bağlı istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı ve davalıların istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine,
Alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50’şer TL nin istinaf eden davacı ve davalılardan ayrı ayrı alınarak hazineye irat kaydına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı ve davalılar üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 13/07/2018