Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/1779 E. 2018/128 K. 02.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/1779
KARAR NO : 2018/128
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/05/2017
NUMARASI : 2015/206 E – 2017/695 K
DAVANIN KONUSU : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 02/02/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının kayıp kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmetleri bedeli, TRT payı, enerji fonu, dağıtım bedeli, KDV gibi adlar altında faturalara yansıtılan sözleşmelere ve kanuna aykırı olarak tahakkuk ettirilerek, tahsil edilen bedellerin haksız olduğunu bildirmek suretiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’nin davalılardan ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte tahsil edilerek, davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri cevap dilekçelerinin özetleriyle; EPDK mevzuatı ve kurul kararları gereği tespit edilen tarifelere göre faturaların tahakkuk ettirildiğini, 6446 SK nun 17/1.maddesi ve 4628 SK’nun 27/6. maddesi ile EPDK kararları ve Elektrik Piyasası Mevzuatı gereğince düzenlenen faturaların elektrik maliyetinin bir unsuru olduğunu, söz konusu bedellere ilişkin kurul kararı yürürlükte ve mevzuatın bir parçası olduğundan bu bedellerin tahsil edilmesinde hukuka aykırılık olmadığını bildirmek suretiyle davanın esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İlk derece mahkemesince, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 17. maddesine 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile eklenen 10. fıkra hükmü ve 6719 sayılı kanunla eklenen geçici 20. madde hükmü esas olmak üzere davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hükme karşı davacı ve davalılar vekilleri tarafından süresi içinde istinafa başvurulmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince Yargıtay kararlarında kayıp kaçak bedelinin abonelere yansıtılmasının hukuka aykırı olduğunun belirlendiğini, bu nedenle 6719 sayılı yasanın olaya uygulanmaması gerektiğini, söz konusu yasanın Anayasaya aykırı olduğunu, Anayasa Mahkemesine başvurunun bekletici mesele yapılması gerektiğini bildirmek suretiyle ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını,davanın kabulüne aksi kanaat halinde, davanın Anayasa Mahkemesine başvurucu sonucunun bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri istinaf dilekçelerinde özetle; 6446 sayılı Kanunun 17. maddesinde değişiklik yapan 6719 sayılı Kanunun, mevzuatın yargı mercileri tarafından yanlış yorumlanması nedeniyle ortaya çıktığını, dolayısıyla ilk derece mahkemesinin daha önce müvekkil şirketin tahsil ettiği bedeller yasaya uygun değilmiş gibi yeni yasal düzenleme sonrasında davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına dair verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın reddine karar verilmesi ile davalılar yararına vekalet ücreti ve yapmış oldukları yargılama giderinin davacıdan tahsiline karar verilmesi gerektiğini, aksine davacı yararına vekalet ücreti ve yapmış olduğu yargılama giderinden davalıların sorumlu tutulmasının yerinde olmadığını bildirmek suretiyle mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddini, davalılar yararına vekalet ücreti takdir edilmesini, yapmış oldukları yargılama giderinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davacının istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ilk derece mahkeme kararının incelemesiyle; 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır,” hükmünü içermektedir. Hal böyle olunca, dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişiklikleri, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalarda) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. geçici 19. ile 20. maddeleri, iptal edilmedikleri veya yürürlükten kaldırılmadıkları sürece uygulanacaktır. O halde, davalı dağıtıcı şirket, mevcut yasal düzenleme ile dava konusu bedelleri abonelerinden tahsil edebileceği anlaşılmaktadır.
6719 sayılı Kanunun yürürlük tarihi 17.06.2016 tarihinden önce kayıp-kaçak bedeline dayalı açılan davalarda, çok sayıda mahkeme, 14.03.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 26. maddesiyle eklenen geçici Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 26. maddesiyle eklenen geçici 20. maddenin Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 2., 5., 10., 35. ve 36. maddelerine aykırılık iddialarını ciddi bularak, 14.03.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Kanunun 26. maddesiyle eklenen geçici 20. maddenin (1) numaralı fıkrasının iptaline karar verilmesi için Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. Yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın 04.06.2016 yürürlük tarihi gözetildiğinde çok sayıda mahkemenin Anayasaya aykırılık başvurularının, karar tarihi itibariyle yasal karara bağlama süresinin geçtiği ve henüz sonuçlanmadığı anlaşılmaktadır.
Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar (Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2). Aksi halde, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırabilir. Dolayısıyla, mahkemenin, Anayasanın m. 152,III; Any. Mah.Kuruluş Kn m. 28,IV c,2 gereğince, Anayasa Mahkemesine başvurunun esastan incelenmesini beklemeksizin, yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması ve Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruları bekletici mesele yapmaması hukuka aykırı bulunmamıştır.Bu nedenle, mahkeme kararının dayandığı deliller ve bu doğrultuda 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen maddelerin olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmemesine göre, kararı bu yönden usul ve yasaya uygun olduğundan davacının Anayasa Mahkemesine yapılan başvurunun bekletici mesele yapılmamasına yönelik istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
Somut olayda; davacı taraf dava açıldığı tarihinde yürürlükte olan mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği nedeniyle, davanın konusunun kalmadığı açıktır. Şöyle ki, ilke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere göre hükme bağlanır. Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir durum nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilebilmesi için tarafların hukuki menfaati kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilecektir. Dolayısıyla, davada, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle dava konusunun talep edilebilirliği kendiliğinden ortadan kalktığı için, mahkemece bu durum gözetilerek talebin konusuz kalması nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan davacının bu yöndeki istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalıların istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ilk derece mahkeme kararının incelemesinde ise, Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. sayılı kararları ve buna göre mevcut içtihatların aksine, kayıp kaçak ve diğer bedelleri tahsil eden davalının, dava açılmasına sebebiyet verdiği açıktır. Davacının dava açıldığı tarihte dava açmakta haklı olduğu, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği nedeniyle davanın konusu kalmadığından, mahkemece davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına dair verilen kararının isabetli olduğu ve buna göre de, yukarıda belirtildiği üzere, HMK 331/1 maddesi gereğince dava tarihi itibariyle dava açılmasına sebebiyet veren davalılarının, yargılama gideri( ve vekalet ücretine) mahkum edildiği anlaşıldığından davalıların tüm istinaf başvurularının reddine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalılar ve davacının istinaf başvurusunun HMK353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı REDDİNE,
İstinaf eden taraflardan alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile, 4,50’şerTL harcın istinaf eden taraflardan ayrı ayrı tahsil edilerek, hazineye irat kaydına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf eden taraflara ilk derece mahkemesince iadesine,
İstinaf giderlerinin istinaf eden tarafların üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 02.02.2018