Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/1742 E. 2019/38 K. 17.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/1742
KARAR NO : 2019/38
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/01/2017
NUMARASI : 2015/1429 E – 2017/27 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 17/01/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde, dava dışı işçinin dava dışı Tepebaşı Belediyesinde çeşitli taşeron şirketler bünyesinde işçi olarak çalıştığını, son olarak da davacı şirket bünyesinde ve fakat belediye işçisi olarak çalıştığını, işten ayrılmasından sonra, işçilik alacaklarının tahsili için dava açtığını, Eskişehir 1. İş Mahkemesinin 2014/ 444 E, 2015/ 433 K. sayılı kararı ile; işçinin fazla çalışma ücretinin tahsiline dair kararın kesinleştiği ve bu alacakların icra takibine konu edildiğini, sadece davacı şirketten tahsil edildiğini, belediye ile davacı arasında imzalanan sözleşme kapsamında sorumlu bulunmadıkları bir kısım işçilik alacaklarının davacı şirketten tahsil edildiğini, bu tazminatlardan ilgili dönemlerde işçiyi çalıştıran diğer taşeron şirketlerin sorumlu olduğunu, davalının sorumluluğunun da buradan kaynaklandığını ileri sürerek, dava dışı işçi için ödenen tazminattan davalının sorumluluk payı oranında şimdilik 1.000,00 TL’nin reeskont faizi ile birlikte davalılardan sorumluluk payları oranında müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılardan … Ltd Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle husumet itirazında bulunduklarını, haklarında rücu davası açılamayacağını, davacının ödediği işçilik alacaklarını işçinin çalıştığı asıl işveren Tepebaşı Belediyesinden talep edilebileceğini, İş Mahkemesi davasının kendilerine ihbar edilmediğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalılardan … A.Ş cevap dilekçesinde; davacının talep ettiği rücuen tazminatının zamanaşımına uğradığını, ayrıca davalı şirketinin merkezinin Bakırköy olduğunu, Bakırköy Mahkemelerinin yetkili olduğundan yetki itirazında bulunduklarını, ayrıca kısmi dava açılamayacağını öncelikle davanın usulden reddine karar verilmesini, aksi halde de davayı kabul etmeyerek davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılardan … Tic. Ltd Şti’nin cevap dilekçesinde özetle; görev itirazında bulunduklarını, davada görevli mahkemenin İş Mahkemesi olduğunu, ayrıca yetki itirazında bulunduklarını, davalı şirketin merkez adresinin İstanbul olduğunu, dava konusu alacağında zamanaşımına uğradığını, İş Mahkemesinde açılan davanın kendilerine ihbar edilmediğini, davanın öncelikle usulden reddine karar verilmesini aksi halde de davayı kabul etmeyerek davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili davadaki talebini bilirkişii raporu sonrasında ıslahla toplam 9.545, 73 TL’ye çıkarmış ve ıslah harcını yatırmıştır.İcra dosyası kapsamında davacının icra dosyasına 10.365,17 TL ile ayrıca 4.727,71 TL’lik ödemeler yaptığı, bu ödemenin bir kısmının alacaklının haciz dosyasına aktarıldığı anlaşılmıştır.Mahkeme davanın ıslahla arttırıldığını ve 1.000,00 TL’nin dava tarihinden (333,33’er TL olarak) bakiyesinin de davalıların sorumlu oldukları miktar kadar ıslah tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan ayrı ayrı alınması gerektiği gerekçesiyle, “Davanın kabulü ile; 1.823,77 TL alacağın davalı …A.Ş.’den alınarak davacıya ödenmesine, alacağın 333,33 TL’lik kısmına dava tarihi olan 16//12/2015’den itibaren 1.490,44 TL’lik kısmına ise 21/12/2016 ıslah tarihinden itibaren reeskont faizi uygulanmasına, 5.622,64 TL alacağın davalı …Ltd. Şti’den alınarak davacıya ödenmesine, alacağın 333,33 TL’lik kısmına dava tarihi olan 16/12/2015’den itibaren 5.289,31 TL’lik kısmına ise 21/12/2016 ıslah tarihinden itibaren reeskont faizi uygulanmasına, 2.099,32 TL alacağın davalı … Ltd Şti’den alınarak davacıya ödenmesine, alacağın 333,33 TL’lik kısmına dava tarihi olan 16/12/2015’den itibaren 1.765,99 TL’lik kısmına ise 21/12/2016 ıslah tarihinden itibaren reeskont faizi uygulanmasına ” karar vermiştir.Bu karara karşı davalı… AŞ ile davalı Bilge Koruma ve … Tic. Ltd Şti tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.Davalı … şirketi vekili istinaf dilekçesinde; davacı ve davalılar arasında işyeri devri ilişkisi bulunduğunu, 6.madde gereği işçilik alacaklarından devreden işverenein hak ve borçlardan sorumluluğunun 2 yıl ile sınırlandırıldığını,fazla çalışmaya yönelik işçilik hakkı için ise davalı …. Aş hakkındaki davada zamanaşımının dolduğunu, 2011 yılında 4857 sayılı yasa hükümleri gereğince sorumluluğunun sona erdiğini, fazla mesainin paylaştırma şeklininde hukuka aykırı olduğunu, dava dışı personelin açtığı davanın ihbar edilmediğini, ilgili işçinin işe alınmasında etkisi olmadığını, işçinin bizzat belediye tarafından kullanıldığını, işçiler üzerinde sevk ve idare yetkilerinin bulunmadığını beyanla, kararın kaldırılmasını istemiştir.Davalı … Tic. Ltd Şti vekili istinaf dilekçesinde; istinaf sebepleri olarak, görev ve zamanaşımı itirazlarının hukuka aykırı olarak reddedildiğini, dava dışı işçi tarafından açılan davada savunma haklarını yeterince kullanamadıklarını, davalının güvenlik hizmetini yürüttüğü ihale dönemi boyunca fazla mesai yaptırmadıklarını, nadiren olan fazla mesailerin ise karşılığını ödediğini, müvekkili tarafından sunulan maaş bordroları ve banka kayıtları incelendiğinde yapılan fazla mesainin karşılığının ödendiğinin görüleceğini, ancak davacı tarafın bu savunmaları ileri sürseydi davanın kabulüne karar verilmeyecek olduğunu, ayrıca davacı tarafın sözkonusu kararı temyiz etmesi gerekirken bunun yapılmadığını belirterek, kararın bu sebeplerle kaldırılmasına karar verilmesi talep edilmiştir.Davalı … Tic. Ltd Şti’nin ileri sürdüğü istinaf sebeplerine bağlı kalınarak yapılan incelemede; davada ileri sürülen alacak, davacı şirketin dava dışı işçi için ödediğini beyan ettiği işçilik haklarından kaynaklanmaktadır. Rücu hakkı, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin malvarlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde bir talep hakkıdır. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davalılar davacıdan önceki alt işverenlerdir. Davanın tarafları arasında yazılı olmayan, yasadan kaynaklanan bir işyeri devri mevcuttur. Davacıdan tahsil edilen alacak, dava dışı işçinin davacının yanısıra diğer davalı alt işverenler nezdindeki çalışmasını da kapsadığından, işçinin çalışmış olduğu her bir alt işveren dönemine isabet eden işçilik alacaklarından, ilgili alt işveren kendi dönemi ile sorumlu olacaktır. Davada, aslında her bir davalının, dava dışı işçi ile belli dönemle sınırlı hizmet sözleşmesi olduğu ileri sürülmektedir. Bu nedenle, taraflar arasında sözleşme ilişkisinden kaynaklanan rücu isteminin hukuki niteliği gereği, aksi yasada öngörülmedikçe, her bir davalı yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılması gereklidir. Dava dışı işçi tarafından açılan Eskişehir 1. İş Mahkemesinin 2014/ 444 E, 2015/ 433 K. Sayılı kararı işçi lehine fazla çalışma işçilik alacaklarına hükmedildiği, söz konusu davada davalıların Tepebaşı Belediyesi,bu dosyadaki davacı ….Ltd.Şti, ile … Ltd Şti olduğu,davanın davanın bu dosya davalısı …. Tic Ltd Şti’ne ihbar edilmediği görülmüştür. Her ne kadar, kararı istinaf eden davalı … Ltd.Şti sözkonusu davada davalı değil ise de, istinaf konusu davada dava dışı Tepebaşı Belediyesi ile bu şirket arasında sözleşme mevcut olup, dava dışı işçinin davalı şirkette çalıştığı dönemler bellidir. Davacı tarafça, dava dışı işçinin daha önceki işverenleri durumunda olan davalı şirketlerin, kendi dönemleri ve payları oranında tazminattan mesul oldukları ileri sürülerek rücuen alacak talep edilmiştir. Davanın rücuen alacak talebine ilişkin olduğu, ödeme tarihine göre TBK 82. maddede öngörülen 2 yıllık dava açma süresi dava tarihi itibarıyla dolmadığından, davalının zamanaşımı itirazının reddine karar verilmesinde usul ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Diğer yandan, davacı tarafça, dava dışı işçinin daha önceki işverenleri durumunda olan davalı şirketlerin, kendi dönemleri ve payları oranında tazminattan mesul oldukları ileri sürülerek rücuen alacak talep edilmekle, ödemenin dayanağı işçilik alacaklarına (fazla çalışma ücreti ve kıdem tazminatı) ilişkin ilam ise de, rücu davası alt işverenler arasında genel hükümlere göre açılan dava olduğundan, davanın İş Mahkemesinin görevine girmemesi sebebiyle, mahkemenin görevli olduğu açıktır. Bu sebeple davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Diğer istinaf sebeplerinin incelenmesiyle, rücuen alacağın dayanağı olan İş Mahkemesindeki davanın yargılamasında, davalı şirkete dava ihbar edilmemiştir. Ancak, tarafın davayı üçüncü kişiye ihbar etmemiş olması, doktrin ve Yargıtay uygulaması dikkate alındığında, üçüncü kişiye karşı olan rücu hakkının düşmesini gerektirmez. Davanın ihbar edilmemesinin hukuki sonucu, davayı ihbar etmemiş olan tarafın her türlü kusurundan sorumlu olmasıdır. Davayı ihbar etmeyen tarafın kusuru nedeniyle davayı kaybettiğini ispat yükü (külfeti), üçüncü kişiye düşer. ( Hukuk Muhakemeleri Usulü, Prof. Dr. Baki Kuru, 2001, s.3541-3542, Yargıtay 11. H.D nin 2016/10060 esas,2018/3689 karar sayılı 17/052018 tarihli kararı ) Somut olayda, dosya içinde bulunan Eskişehir 1. İş Mahkemesinin 2014/442 E. 2015/290 K. sayılı dosyası kapsamı itibarıyla, mahkemece asıl işveren ile yapılan ihale sözleşmeleri, dava dışı işçinin özlük dosyası celp edilerek, bilirkişi raporu alındığı, verilen kararın Yargıtay 22. H.D nin 13/12/2017 tarihli kararı ile onandığı ve kesinleştiği gözetildiğinde, anılan davada davalı konumunda olan (iş bu rücu davasının davacısı) şirketin aleyhine karar verilmesinde kusurlu olduğu kanaatine ulaşılamadığından, bu yöne ilişkin istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.Rücuya konu işçilik alacakları kesinleşen mahkeme kararı ile sabit olup, davacı şirketçe icra dosyasına ödenen miktar da bilirkişi raporu ve belgelere göre bellidir. Kaldı ki, bu miktarın tamamının davacı tarafından ödendiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, her bir davalının alt işveren olduğu dönemler itibariyle sorumlu olduğu alacak miktarları hesaplanmıştır. İlk dava davalıya ihbar edilmediğinden, davalı icra takibindeki masraf ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağından, bu husus gözetilerek değerlendirme ve hesaplama yapıldığı anlaşılan bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davalı … Ltd. Şti.’nin istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekir.Ayrıca istinaf eden davalı …. AŞ. yönünden ise hükmedilen tutar 1.823,77 TL olduğundan, 17/01/2017 tarihli karardaki hükmedilen tutar açısından istinaf kesinlik sınırı karar tarihi itibarıyla 341. maddede 3.110,00 TL olarak belirlendiğinden, istinaf edilen bu tutar kesinlik sınırı altında kalmaktadır.Açıklanan nedenlerle; davalı …. AŞ’nin istinaf dilekçesinin HMK 352/1-b, 341 ve 346 maddeleri uyarınca, kesinlik sınırı altında kalması nedeniyle reddine, davalı …Tic Ltd Şti’nin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;A-Davalı … Tic Ltd Şti’nin istinaf dilekçesinin HMK 352/1-b, 341 ve 346 maddeleri uyarınca, kesinlik sınırı altında kalması nedeniyle reddine, B-Davalı … Tic Ltd Şti’nin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Alınması gereken 384,00 TL karar ve ilam harcından, istinaf eden davalı … Tic Ltd Şti’den peşin alınan 135,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 249,00 TL’nin bu davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf eden davalı … AŞ’ye isteği halinde iadesine İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 17/01/2019