Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/1741 E. 2019/32 K. 16.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/1741
KARAR NO : 2019/32
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/05/2017
NUMARASI : 2015/1433 E- 2017/595K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 16/01/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı ….18/04/2011 tarihinde Tepebaşı Belediye Başkanlığı işçisi olarak ancak taşeron şirketler bünyesinde çalıştığını, işçilik alacaklarının tahsili için Eskişehir 1. İş Mahkemesinin 2014/640 esas 2015/385 karar sayılı dosyasıyla asıl işveren Tepebaşı Belediyesi ile davalılar ve son işveren davacı şirket aleyhine açtığı alacak davası sonucunda, fazla çalışma ücreti, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiğini, sözkonusu kararın Eskişehir…. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile takibe konulması üzerine, dosya borcunun tamamının davacı şirket tarafından ödendiğini, müvekkili şirketin fazla mesai yaptırmadığını, tahsil edilen bu fazla mesai alacaklarından davalıların da kendi dönemleri itibariyle sorumlu olduklarını, davalıların işçiyi çalıştırdıkları kendi dönemlerine ilişkin fazla çalışma ücreti, vekalet ücreti ve yargılama giderleri ve bu alacaklar sebebiyle doğmuş olan faiz, icra harç ve masrafları ile icra vekalet ücretinden paylarına düşen kısımlar itibariyle sorumlu olduklarını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL’nin davalılardan sorumluluk payları oranında ve ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekilleri cevap dilekçelerinde özetle; usuli itirazları ile birlikte, esas yönünden de davacının ödediği işçilik alacaklarını işçinin çalıştığı asıl işveren Tepebaşı Belediyesi’nden talep edilebileceğini, iş mahkemesindeki davanın kendilerine ihbar edilmediğini beyanla, davanın usulden, aksi takdirde esastan reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.Davacı taraf yargılama sırasında, 1.000-TL alacak talepli olarak açılan davayı ıslah ederek toplam 14.200-TL’nin 3.181 – TL. sinin davalı … Ltd. Şti. den, 11.019 – TL’ sinin davalı …. Ltd. Şti’den tahsiline, 1.000-TL lik kısma ödeme tarihinden, ıslah edilen tutara ödeme tarihinden itibaren reeskont faizi işletilmesini talep etmiştir.Mahkemece, yapılan yargılama sonunuda, işçilik alacaklarının davacı şirket tarafından ödendiği, davacı şirketin diğer davalılar hakkında çalıştırdıkları dönem itibariyle sorumlulukları oranında yaptığı ödemenin rücuen tazmini talep hakkı bulunduğu, dava dışı işçinin 18/04/2011-31/12/2011 tarihleri arasında davalı …Ltd Şti nezdinde çalıştığı bu döneme ilişkin davalı şirketin sorumlu olduğu bedelin 2.043,10 TL fazla çalışma ücreti, 492,58TL mahkeme yargılama gideri (vekalet ücreti dahil) 646,00 faiz, icra masrafları ve icra vekalet ücreti olmak üzere toplam 3.181,68 TL’den sorumlu olduğu, dava dışı işçinin 01/01/2012-13/04/2013 tarihleri arasında davalılardan …Ltd. Şti. nezdinde çalıştığı bu döneme ilişkin davalı şirketin sorumlu olduğu bedelin 7.074,84 fazla çalışma ücreti, 1.706,44 TL mahkeme yargılama gideri ( vekalet ücreti dahil), 2.237,93 TL faiz, icra masrafları ve icra vekalet ücreti olmak üzere toplam 11.019,21 TL’den sorumlu olduğu, gerekçesi ile davanın ıslah edilen miktar üzerinden kabulüne karar verilmiştir. Anılan karar, Yargıtay 22. Hukuk Dairesince onanmakla, 16/02/2016 tarihinde kesinleşmiştir.Sözkonusu kararı davalı …. Tic. Ltd Şti vekili istinaf etmiştir. Davalı şirket vekili istinaf dilekçesinde özetle, Asliye Ticaret Mahkemelerinin işbu davaya bakmakla görevli olmadığı, rücu davasının esasını davacının ödediğini iddia ettiği işçilik alacakları oluşturduğundan ve uyuşmazlık İş Kanunu ile alakalı olduğundan davanın İş Mahkemesinde görülmesi gerektiği, davanın zamanaşımı süresinden sonra açıldığı, müvekkilinin dava dışı işçiyi çalıştırdığı tarihten sonra dava dışı işçi ihaleyi alan diğer firma çalışanı olarak kesintisiz olarak işine devam etmiş olduğundan iş yeri devri hükümlerine göre tüm sorumlulukların son işverene ait olup, müvekkilinin devirden sonraki sorumluluğunun iki yıl ile sınırlı olduğu, bu süre de geçmiş olduğundan müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığı, davacı yanın dava dilekçesinde talebini 1.000,00 TL olarak gösterdiği, hangi davalıdan hangi miktarda talepte bulunduğunun dava ve ıslah dilekçesinde belli olmadığını, ilk talebin ikiye bölünerek değerlendirilmesinin tarafların talebiyle bağlı olduğu ilkesine aykırı olduğunu, davacının rücu talebinin esasını oluşturan davada savunma ve itiraz haklarını yeterince kullanamadığı, davanın kendilerine ihbar edilmediği, davacı tarafça temyiz hakkının da kullanılamadığı, müvekkilinin güvenlik hizmetini yürüttüğü ihale dönemi boyunca fazla mesai yaptırmadığı, nadiren olan fazla mesailerin ise karşılığının ödendiği, sunulan maaş bordroları ve banka kayıtları incelendiğinde bu hususun tesbit edileceği, fazla mesai alacaklarından üst işveren kamu kurumunun sorumlu olduğu, bu nedenle müvekkiline rücu etme olanağı bulunmadığı, dayanak İş Mahkemesinde hatalı hukuki değerlendirme yapılarak dava dışı işçinin taleplerinin kabulüne karar verildiği ileri sürülerek, usul ve yasaya aykırı mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir. Davalı …Tic. Ltd Şti’nin ileri sürdüğü istinaf sebeplerine bağlı kalınarak yapılan incelemede; davada ileri sürülen alacak, davacı şirketin dava dışı işçi için ödediğini beyan ettiği işçilik haklarından kaynaklanmaktadır. Rücu hakkı, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin malvarlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde bir talep hakkıdır. Davacı tarafça, dava dışı işçinin daha önceki işverenleri durumunda olan davalı şirketlerin, kendi dönemleri ve payları oranında tazminattan mesul oldukları ileri sürülerek rücuen alacak talep edilmiştir. Davanın rücuen alacak talebine ilişkin olduğu, ödeme tarihi ile dava tarihi arasındaki süreye göre, TBK 82. maddede öngörülen 2 yıllık dava açma süresi dava tarihi itibarıyla dolmadığından, davalının zamanaşımı itirazının reddine karar verilmesinde usul ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Yine, yukarıda açıklandığı üzere, davacı tarafça, dava dışı işçinin daha önceki işverenleri durumunda olan davalı şirketlerin, kendi dönemleri ve payları oranında tazminattan mesul oldukları ileri sürülerek rücuen alacak talep edilmekle, ödemenin dayanağı işçilik alacağına ilişkin ilam ise de, rücu davası alt işverenler arasında genel hükümlere göre açılan dava olduğundan, davanın İş Mahkemesinin görevine girmemesi sebebiyle mahkemenin görevli olduğu açıktır.Diğer istinaf sebeplerinin incelenmesiyle, dosya kapsamına göre, davalılar davacıdan önceki alt işverenlerdir. Davanın tarafları arasında yazılı olmayan, yasadan kaynaklanan bir işyeri devri mevcutur. Dava dilekçesinde davalıların her birinden istenen miktar açıklanmadan toplam ödeme tutarının (1.000,-TL) tahsili istenmiş ise de, aslında her bir davalının, dava dışı işçi ile belli dönemle sınırlı hizmet sözleşmesi olduğu ileri sürülmektedir. Bu nedenle, taraflar arasında sözleşme ilişkisinden kaynaklanan rücu isteminin hukuki niteliği gereği, aksi yasada öngörülmedikçe, her bir davalı yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılması gereklidir. Davacının, dava dilekçesinde toplam 1.000,-TL nin tahsilini talep etmiş olması sebebiyle, mahkemece bu miktarın her bir davalıdan eşit oranda istendiğinin kabul edilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Dava dışı işçi tarafından açılan dava sonunda çeşitli işçilik alacaklarına hükmedildiği, sözkonusu davanın davalılarının Tepebaşı Belediyesi, bu dosyadaki davacı …Ltd.Şti ile …. Ltd Şti. …. Ltd. Şti., dava İHBAR EDİLENİN ise bu dosyadaki davalı-istinaf eden … Ltd. şirketi olduğu görülmüştür.Her ne kadar, kararı istinaf eden davalı … Ltd.Şti sözkonusu davada davalı değil ise de, istinaf konusu davada dava dışı Tepebaşı Belediyesi ile bu şirket arasında sözleşme mevcut olup,dava dışı işçinin davalı şirkette çalıştığı dönemler bellidir.Davalı tarafın istinaf dilekçesinde, iş mahkemesindeki davada davacının yeterince savunma yapmadığı, kararı temyiz etmediği, talep edilen dönemlerde istisnai olarak yaptırılan fazla mesai ücretlerinin ödendiğinin banka kayıtları, maaş bordroları vs. ile ispatlanabileceğine ilişkin istinaf sebebi yönünden yapılan incelemede, rücuen alacağın dayanağı olan İş Mahkemesindeki davanın yargılamasında, davalı şirkete davanın ihbarına ilişkin dilekçe 30/01/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 61 vd maddelerinde düzenlenen davanın ihbarı ile taraflardan biri davayı kaybettiği taktirde, 3. kişiye veya 3. kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı 3.kişiye ihbar edebilir. Dava ihbar olunan kişi, davaya cevap verip fer’i müdahil olabilir veya sessiz kalabilir. Davaya katılmayan ihbar olunana, bundan sonra herhangi bir tebligat yapılmaz. İhbar olunanın, aleyhine hüküm kurulmadıkça kararı temyiz hakkı yoktur. Somut olayda, mahkemece, davalıya ihbar dilekçesi yargılama sırasında 30/01/2015 tarihinde tebliğ edilmiş olup, karar tarihi de gözetildiğinde, davalının savunma hakkının kısıtlanması da sözkonusu değildir. Kaldı ki, tarafın davayı üçüncü kişiye ihbar etmemiş olması,doktrin ve Yargıtay uygulaması dikkate alındığında, üçüncü kişiye karşı olan rücu hakkının düşmesini gerektirmez. Davanın ihbar edilmemesinin hukuki sonucu, davayı ihbar etmemiş olan tarafın her türlü kusurundan sorumlu olmasıdır. Davayı ihbar etmeyen tarafın kusuru nedeniyle davayı kaybettiğini ispat yükü (külfeti), üçüncü kişiye düşer. ( Hukuk Muhakemeleri Usulü, Prof. Dr. Baki Kuru, 2001, s.3541-3542, Yargıtay 11. H.D nin 2016/10060 esas,2018/3689 karar sayılı 17/052018 tarihli kararı ) Bu sebeple, dava kendisine ihbar edilen davalının, bu yöne ilişkin istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir. Davacı şirketçe icra dosyasına ödenen miktar ,bilirkişi raporu ve belgelere göre belli olup, bu konuda uyuşmazlık da bulunmamaktadır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, her bir davalının alt işveren olduğu dönemler itibariyle sorumlu olduğu alacak miktarları hesaplanmıştır. Rücuya konu fazla çalışma ücreti miktarı kesinleşen mahkeme kararı ile sabit olmakla, dava dışı işçinin davalı şirketlerdeki çalışma sürelerine göre, bu miktardan davalı şirketlerin sorumlu oldukları tutarların belirlenmesine yönelik hesaplama ve alınan bilirkişi raporu, ilk dava davalıya ihbar da edildiğinden hükme dayanak yapılacak yeterlilikte olduğundan, mahkemece hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık sözkonusu olmadığından, davalının istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalı … Ltd. Şti.’nin istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Alınması gereken 970,00 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 102,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 868,00 TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, İstinaf sebebiyle davalı tarafından yapılan masrafın üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 16/01/2019