Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/1688 E. 2020/756 K. 10.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/1688
KARAR NO : 2020/756
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/06/2017
NUMARASI : 2015/386 E – 2017/432 K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/09/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; inşaat müteahhitliği ile iştigal eden müvekkil tüzel kişi şirketin, inşa etmek istediği site merkezindeki bağımsız bölümlerin, konutların elektrik enerjisi abonelik talebi kayıtlarının yapılarak elektrik enerjisi verilmesi için 04.03.2010 tarihinde elektrik dağıtım şirketi … A.Ş’a müracaat ettiğini, davalı … ise elektrik aboneliği talebine şartname nitelikli cevap yazısı ile davacı tarafa teknik özellikleri belirlenmiş transformatör ve enerji nakil hatları sistemine ait imalat şartlarını ileri sürerek bu işlerin gerçekleştirilmesi karşılığında abonelikleri verdiğini, tek satıcı olmasından kaynaklanan gücünü davacı müvekkil şirket aleyhine kullanmış olduğunu, elektrik aboneliği işlemini gerçekleştirmek için davacıdan … tarafından yerine getirilmesi gereken transformatör, yer altı enerji kablosu, proje yükümlülüklerini Anayasa ve diğer yasal düzenlemelere aykırı olarak davacı şirkete yükleyerek yaptırmış olduğunu, beyan etmiş olduğu elektrik faturalarındaki işlere ait 151.192,46 TL faturalı ve davacı şirket kendisi tarafından yapılmış olan faturasız işçilik, kazı, inşaat kısımları masraflarını da talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kendilerine husumet yöneltilemeyeceği, zira özelleştirme kapsamında özelleştirme Yüksek Kurulunca lisans devri ile işletme devir hakkı sözleşmesinin dağıtım şirketleri ile imzalandığını, buna göre de davanın reddi gerektiğini, kendileriyle … arasındaki 24/07/2006 tarihli sözleşmenin 7.maddesi dikkate alınarak davanın … yöneltilmesi gerektiği, esas bakımından da davanın elektrik piyasalar, lisans yönetmeliği, 33. maddesi kapsamında yapılan sözleşme nedeniyle hukuka aykırılığının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı, hak düşürücü süre ve husumet itirazında bulunarak davanın bu nedenle de reddine karar verilmesini, kendileri ile … arasında özelleştirme kapsamında işletme hakkı devir sözleşmesi bulunduğunu, tesislerin mülkiyetinin … ait olduğunu, kendilerinin tesislerinin işletme hakkına sahip olduğunu, mülkiyetine sahip olmadıklarını,mülkiyetinin …’ta kaldığını , bu nedenle de davanın reddi gerektiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, kısmi dava olarak açılamayacağını, bu nedenle de reddi gerektiği, davacı ile yapılan sözleşme uyarınca davacıya 1600 kVA güç talebi için 18/03/2010 tarihinde tip-c/2 enerji müsadesi belgesinin düzenlendiği bu EMB doğrultusunda 24/05/2012 tarih 2136 sayı ile geçici kabul tutanaklarının onaylandığı, … nolu TM nin devreye alındığı, davacı şirketin istemiş olduğu gücün bazı şartlarla, 1 adet trafo merkezi ile bu merkezden itiaren komple alçak gerilim şebekesinin davacı şirket tarafından tesis edilerek müvekkili şirkete işletme ve bakım karşılığında devredilmesi ile enerjilendirilebileceği belirtildiğini ve davacının da bunu kabul ettiğini, üzerine kendilerine lehine 99 yıllığına iltifak hakkı bulunduğunu yürürlükte olan yönetmeliklere uygun olarak hareket ettiklerini, davacının başka enerji firmalarından enerji temin etme imkanı varken kendilerinin sunduğu şartları beğenmemesi halinde sözleşme yapmayabileceğini, bu nedenle tek satıcılık ve eşitlik ilkesine aykırılığın bulunmadığını, sözleşme şartlarının genel işlem şartı olduğu ve butlanı gerektiği yönündeki davacı iddiasının doğru olmadığı, tek tip olmayıp tesisis özelliği ve şartlarına göre enerji müsadesi belgesinin değişiklik gösterdiğini, ve belgesinin tarihinin 2009 yılı olması nedeniyle 6098 sayılı yasanın değil 818 sayılı Borçlar Kanunu uygulanması gerektiğini ve davacının basiretli tacir olması gerektiğini, bu nedenlerle de aradan geçen süreden sonra yapmış olduğu talebin ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesi tarafından 18/03/2010 tarihli TİP-C/2 enerji müsaadesi başlıklı şartname, geçici kabul tutanağı, fatura proje açıklama raporu ve diğer teknik dektaylar, yazışma örnekleri, abonelik sözleşmesi incelenmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalı … yönünden; “davalı … ile yapılan sözleşmeye davalı … herhangi bir katılımının söz konusu olmadığı ve sözleşmenin nispiliği ilkesi gereğince sözleşmenin taraflar arasında hüküm doğuracağı hususları birlikte değerlendirildiğinde davalı … husumet yöneltemeyeceğini” gerekçesiyle davacının …’a ilişkin davasının usulden reddine; Davalı … yönünden ise; “davalı … yasa ve EPDK mevzuatı gereğince üzerine düşen görevlerin, davacıya şartname imzalatmak suretiyle yerine getirmeyip, kendi görevinde olan tesisin davacıya yaptırdığından ve davacının da tacir olması, yaptığı faaliyetinden kazanç gütme, kaygı ve süresini dikkate alarak dürüstlük kuralına, tekel hizmetlerinin eşitlik kurallarına aykırı olan sözleşmeyi imzalamak zorunda kalmasına ve bu nedenle davalı …’ın yerine, onun edimini vekaletsiz iş görme hükümleri uyarınca yerine getirmiş olup, tesisin davalıya devredilmiş olduğu, bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere geçici kabulün yapıldığı tarih olan 01/08/2013 tarihi dikkate alındığından belgeli miktar olan 151.192,46 TL ye bilirkişiler tarafından yapılan hesaplamada kadri maruf olarak belirlenen kazı ve işçilik bedellerinin de raiç ve yapılan işe uygun olduğu kabul edilerek 15.246,00 TL nin de toplam 166.438,46 TL nin her iki tarafın tacir ve işin de ticari işletmeleri ile ilgili olması tacirlerin borçlarının da ticari olması ve 6102 sayılı yasanın 9.maddesi uyarınca davalı tarafa ödeme konusunda ihtar edilmediğinden dava tarihi itibariyle temerrüde düşürülmüş olmasından dolayı belirlenen bedelin davalı …’tan dava tarihinden itibaren avans faiz yürütülmek suretiyle alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Söz konusu kararı davalı … vekili istinaf etmiştir. İstinaf dilekçesinde özetle; elektrik dağıtım faaliyetine ilişkin olarak kullanılan mal ve hakların mülkiyetinden kaynaklı ihtilafların çözümünde sorumlunun … olduğunu, bu hususun dağıtım tesisinin mülkiyetine sahip olmanın doğal sonucu olduğunu, davada inşa edilen tesislerin mülkiyetinin değil bedelinin talep edildiğini, sözleşmenin nispiliği ilkesi gereğince davacı ile … arasında imzalanan sözleşmeyi herhangi bir şekilde dahil olmayan … husumet yöneltilemeyeceğini, davacının yapımı tamamlanan tesislerin bedellerini talep etmekle birlikte bu konudaki iddiasını inşa edilen tesislerin mülkiyetine dayandırmış olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, tesislerin yapım maliyetlerine ilişkin bedellerin davacı tarafça karşılandığı dikkate alındığında talebin belirlenebilir olduğunu, taraflar arasında tanzim edilen enerji müsadesi belgesi (EMB) TİP-C/2’nin ilgili maddeleri gereğince, dava konusu mahalde bulunan ve yapımı tamamlanan tesislerin kullanım haklarının bakım ve onarımı müvekkili şirket tarafından karşılanmak kaydıyla müvekkiline devredildiğini, tesislerin mülkiyetinin talep edilmediğini sadece kullanım haklarının sözleşme ilişkisi kapsamında talep edildiğini, davacının müvekkiline karşı herhangi bir itirazı olmadığı gibi mevzuat kapsamında da itirazda bulunmadığını, müvekkili şirketin önerdiği şartları itirazsız kabul ederek sözleşme gereklerini yerine getirdiğini, itiraz hakkı tanınmadığı iddiasının hukuki gerçeklikten uzak olduğunu, sözleşme koşullarını yerine getirdikten sonra sözleşme ilişkisinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmenin hakkın kötüye kullanımı olduğunu ve ahde vefa ilkesine aykırı olduğunu, geçerli sözleşme nedeniyle dava konusu alacakların müvekkilinden istenemeyeceğini, alacak kalemlerinin yanlış hesaplandığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Davacı vekili; davalının istinaf talebine verdiği cevap dilekçesinde; istinaf talebinin reddine karar verilmesini ancak mevzuat gereği mahkemenin verdiği hükmük mülga olduğunu ve uygulanabilirliğinin bulunmadığını, davalıların EPDK tarafından yayınlanan 5187 – 2 nolu karardaki kullanıcı tarafından dağıtım varlıklarının teslim edilme metodolojisi yasal hükmüne göre para ödemesi yapılacağından, yaptırılmış olan elektrik dağıtım tesis bedellerinin en fazla 12 taksit halinde aboneye ödeneceği, aboneye yaptırılan tesisin parasal bedelinin defaten ödemek zorunda olduğundan, kararın düzeltilmesini karar verilmesini istemiştir. Dava, davacı tarafından inşa ediylen sitenin ihtiyacı içen yapılan transformatör, elektrik dağıtım panoları, yüksek gerilim, E.N.H ve diğer tesis bedellerinin imal tarihinden bu yana ticari faiz ile davalıdan tahsili talebine ilişkindir. Konuya ilişkin emsal niteliğinde İstanbul 4 Asliye Ticaret Mahkemesinin 31/05/2016 tarih ve 2014/1602 Esas, 2016/483 Karar sayılı kararı ile ” Davanın kabulüne, dava ve ıslah dilekçesine göre; 209.304,00 TL’nin dava tarihinden itibaren, 14.448,00 TL’nin ıslah tarihi olan 23/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesine ” ilişkin kararının temyiz incelemesi sırasında, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 17/05/2018 tarih ve 2016/18362 esas, 2018/5395 karar sayılı bozma ilamı ile; 28.01.2014 tarih ve 28896 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Elektrik Piyasası Bağlantı ve Sistem Kullanım Yönetmeliğinin geçici ve son hükümlerinde “Kullanıcı tarafından tesis edilen iletim ve dağıtım varlıklarına ilişkin metodoloji” ve “mahsup yöntemiyle geri ödeme hususları düzenlenmiştir.” Yine, aynı yönetmeliğin 20. ve 21. maddelerinde de kullanıcı tarafından tesis edilen iletim ve dağıtım varlıkları ile geri ödemeye ilişkin metodoloji usul ve esasları düzenlenmiştir.Mahkemece, yatırım programı içerisinde davalının yapması gerekli olan yatırımın abone (davacı) tarafından yapılması nedeniyle talep edilebilecek bedel ve tahsil şeklinin yukarıda açıklanan yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yukarıda ifade edilen yönetmelik hükümleri ve ilkeleri karşılar nitelikte olmayan yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.” denilerek bozulmasına karar verildiği, buna göre bozma kararına uyularak alınan bilirkişi raporu kapsamında bu kez ” Davanın kısmen kabulüne, dava ve ıslah dilekçesine göre; 209.304,00 TL nin dava tarihinden itibaren, işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazla talebin reddine karar verilmiştir. Bu kararın temyiz incelemesinde ise, Yargıtay 3.Hukuk Dairesi Başkanlığının 2019/3728 E.2019/10672 K.sayılı ve 16/12/2019 tarihli ilamı ile hükmün onanmasına karar verildiği görülmüştür.Somut olaya gelince; davacı tarafça inşa edilen toplu konutun elektriğini karşılamak üzere, davalı … yapılan müracaat sonucu 18.03.2012 tarihli şartname gereği tesisin yapılarak 14.05.2012 tarihli geçici kabul tutanağı ile davalı …’a devredildiği, davacı tarafından inşa edilen tesis bedelinin 151.192,46 TL , faturasız olarak yapılmış kazı ve işçilik bedelinin 15.246,00 TL olmak üzere toplam 166.438,46 TL olduğu, yapılan bilirkişi incelemesinde 23.09.2014 tarih ve 29128 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan “Kullanıcı tarafından dağıtım varlıklarının tesis edilme metodoljosi hükümlerine göre inceleme yapıldığı görülmüştür. Buna göre emsal Yargıtay kararları ve yasal mevzuat çerçevesinde hükme dayanak bilirkişi raporunda, 28.01.2014 tarih ve 28896 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Elektrik Piyasası Bağlantı ve Sistem Kullanım Yönetmeliğinin geçici ve son hükümlerinde “Kullanıcı tarafından tesis edilen iletim ve dağıtım varlıklarına ilişkin metodoloji” ve “mahsup yöntemiyle geri ödeme hususları düzenlenmiştir.” Yine, aynı yönetmeliğin 20. ve 21. maddelerinde de kullanıcı tarafından tesis edilen iletim ve dağıtım varlıkları ile geri ödemeye ilişkin metodoloji usul ve esaslarının düzenlendiği belirtilerek buna göre davacı alacağının belirlendiği görülmüştür.Bu itibarla,alınan bilirkişi raporu taraf,mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli bulunduğundan,mahkemenin davacı alacağının belirlenme şeklinin ilgili yönetmelik hükümlerine uygun olduğu anlaşılmıştır.Ancak söz konusu yönetmeliğin 21.maddesinde tesis bedelinin iadesi ve uygulanacak kurallar başlığı altında yapılan düzenlemede , geri ödemeye konu tutar için “3095 sayılı kanuni faiz ve temerrüt faizine “ilişkin kanun hükümlerine göre belirlenen kanuni faiz oranı uygulanır “hükümlerinin getirildiği belirlenmiştir.Buna göre ,dava konusu alacak yönünden ,mahkemece yasal faiz yerine avans faizine hükmedilmesi usul ve hukuka uygun görülmediğinden,davalı … karardaki sadece faiz türüne dair istinaf talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.Ayrıca ,davalı …, sorumluluğun diğer davalı … olması gerektiği konusundaki istinafına gelince ;… ile davalı … arasında düzenlenen 24/07/2016 tarih işletme devir hakkı sözleşmesinin 7.5 maddesinde, dağıtım faaliyetinin şirket tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyet kapsamında gerçekleştirilen her türlü iş ve işlemlerin bütün sorumluluğunun …’ a ait olduğu düzenlendiğinden,bu konudaki istinaf talebinin reddi gerekir.Açıklanan nedenlerle; davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile , ilk derece mahkeme kararın HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında;”davalı … yönünden davanın husumet yönünden reddine, davacı … yönünden davanın kısmen kabulü ile166.438,46 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkeme kararın HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında;1-Davacının davalı … ilişkin davasının husumet yokluğundan reddine,2-Davacının davalı … karşı olan davasının kısmen kabulü ile 166.438,46 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı … alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,3-Alınması gereken 11.369,41 TL harçtan peşin yatırılan 2.581,99 TL ve bilahare ıslah ile yatırılan 260,00 TL nin mahsubu ile bakiye 8.527,42 TL karar harcının davalı … alınarak Hazineye irat kaydedilmesine,4-Davacı tarafça yapılan 27,70 TL başvuru, 2.581,99 TL peşin harç, 4,10 TL vekalet harcı 260,00 TL ıslah harcı 0,60 TL dosya gideri, 6,50 TL vekalet pulu 1.559,05 TL bilirkişi ücreti, posta tebligat gideri 4.439,04 TL yargılama giderinin davalı … alınarak davacıya verilmesine,5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT 13 maddesi uyarınca hesaplanan 16.065,00 TL vekalet ücretinin davalı … alınarak davacıya verilmesine,6-Davalı … yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,7-Davalı … yapmış olduğu 100,00 TL posta tebligat gideri, 6,50 TL vekalet pulu olmak üzere 106,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … verilmesine,8-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT 7/2 maddesi uyarınca 1.980,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … verilmesine,9-Taraflarca karşılanıp harcanmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,İstinaf incelemesi ile ilgili olarak;Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden davalı … isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,Davalı … istinaf sebebiyle yapmış olduğu 24,00 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 10/09/2020