Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/1653 E. 2018/793 K. 22.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/1653
KARAR NO : 2018/793
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/05/2017
NUMARASI : 2016/841 E – 2017/456 K
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ :22/06/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle , dava dışı … Ltd. Şti’nin Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında borçlu …. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhinde icra takibi başlattığını, takibin kesinleştiğini , davalının dosyayı . .. Ltd. Şti’nden temlik aldığını, 26/03/2012 tarihinde Ankara …İcra Müdürlüğünün … Talimat sayılı dosyası ile davalı-alacaklı … vekili tarafından borçla ve borçluyla hiçbir fiili irtibatı bulunmayan müvekkili şirkete ait iş yerinde haciz işlemi yapıldığını, bununla da yetinilmeyerek muhafaza işleminin gerçekleştirilmeye çalışıldığını, haciz esnasında müvekkili tarafından istihkak iddiasında bulunulduğunu, icra memuru ve alacaklı vekiline muhafaza için gerekli yasal şartların oluşmadığı hatırlatıldığında alacaklı vekilince kendisine haricen verilecek 2 kg altın karşılığında muhafaza işlemlerinin durdurulabileceğinin beyan edildiğini, çaresiz kalan müvekkilinin itibarının zedelenmesini ve mallarının kaldırılmasını önlemek amacıyla bu teklifi kabul ederek 1.271,40 gr altını makbuz karşılığında alacaklı vekiline teslim ettiğini, bu durumun haciz tutanağına bildirilmediğini, müvekkili tarafından istihkak iddiasında bulunulduğunu, Bakırköy 5. İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/683 E. Sayılı dosyasından istihkak davası görüldüğünü, bu davada davalı sıfatı ile yargılanan … tarafından haricen alınan altınların ikrar edildiğini, mahkemece haciz zaptında belirtilen mahçuzların davacıya aidiyetine karar verildiğini, haciz zaptında yazılı mahçuzların iade edilmesine rağmen haricen teslim edilen altınların iade edilmediğini, bunun üzerine haricen teslim edilen 1.271,40 gr altın yönünden , takibin yapıldığı tarihteki kur üzerinden Bakırköy 4.İcra Müdürlüğünün 2015/4476 E. Sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla , itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak kaydı ile davalıya icra inkar tazminatı yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı şirketin işbu davayı açma ehliyetinin olmadığını, serbest irade ile imzalanan bir protokol gereği teslim edilen malların geri istenmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı şirketin müvekkilinin temlik aldığı icra dosyasındaki borçlu şirket ile birlikte hareket ederek müvekkilini zor duruma düşürmeye çalıştıklarını belirterek, davanın reddini ve davacının takipte kötü niyetli olması nedeniyle %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda,icra takibine konu edilen alacağın icra takibinde … adına dosya borcuna mahsup olarak teslim edilen 1271 gr işlenmiş altının bedeli olan 90.600,00-TL’nin iadesine yönelik olarak açıldığı , icra takibinin alacaklısının …. Ltd. Şti. olup, borçlusunun … olduğu , delil olarak dosyaya sunulan protokole göre 26.03.2012 tarihinde makbuz adı altında düzenlenen protokolde … tarafından alacaklı vekiline teslim edilen …. adına 1271,40 gr altından bahsedilmekte olup, davacının sözlü beyanında … Limited Şirketi adına altını verdiğini iddia edilmiş olsa da, protokoldeki imzanın …a ait olduğunu, şirketi bağlamadığını, teslim edilen altınlarla istihkaka konu altınların başka altınlar olduğunu ,altınların dosya borçlusu … adına rıza ile verildiğini iddia ettiği,icra takibine konu edilen altınların atıfta bulunulduğu protokolde Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası için 26.03.2012 günü .. ., alacaklı vekili ve iki şahidin huzuru ile bir makbuz düzenlenerek ilgili dosyada borçlu firma olan … İş Kuyumculuk adına….’dan borcun bır kısmına mahsuben 1271,40 gram altın teslim alındığına dair makbuz düzenlendiği , bu makbuz altındaki imzalar ve yazının çekişmesiz olması nedeniyle, iadenin talep edildiği iş bu icra takibine konu edilen ve itiraza uğrayan dosyadaki davacı tarafın ….Ltd Şti olduğu, protokolun şirket kaşe ve yetkilisinin imzası altında oluşturulmadığı, …’ın attığı imzanın kendisini bağladığı gerekçesiyle ,davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın bu sebeple reddine karar verilmiştir.
Söz konusu kararı davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili istinaf etmiştir.
Davacı vekilince ileri sürülen istinaf sebepleri özetle;davacı şirketin işyeri olan kuyumcu dükkanına ,davalı tarafça dava dışı …Ltd.Şti’ nin borcu için haciz işlemi yapılmak üzere gelinmesi üzerine müvekkili şirketin ortağı olan … haciz tehdidi altında davalı tarafa şirkete ait 1.271,40 gr civarında altın verdiğini,daha sonra Bakırköy 5.İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/638E -2012/1520 K sayılı dosyasında müvekkili şirketin istikak iddasının kabulüne ve dava konusu edilen altınların davacıya ait olduğuna karar verildiğini,bu sebeple altınların iadesi için yaptıkları icra takibinde borca itiraz edildiğini , şirkete ait olan altınların şirket yetkilisi tarafından haciz tehdidi altında verilmiş olduğu, bu sebeple şirket kaşesinin makbuza basılmamasının sonuca etkili olmayacağı, müvekkili şirketin davacı olma sıfatı bulunduğundan, mahkemenin verdiği kararın usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek, kararın kaldırılması istenmiştir.
Davalı vekilince katılma yoluyla verilen istinaf dilekçesinde ; icra takibinin müvekkili şirket ile herhangi bir ticari ilişkisi bulunmayan ve alacağı olmayan şirket tarafından açıldığını,makbuz-protokolün taraflarının dava dışı … ile müvekkili şirket olduğunu, bu sebeple davanın aktif husumetten değil, esastan reddi gerektiğini beyanla, kararın kaldırılması talep edilmiştir.
HMK 355.maddesi gereğince taraflarca ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda ; dava,itirazın iptali talebine ilişkindir.Mahkemece ,davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesi ile davanın bu sebeple reddine karar verilmiştir.Bu sebeple ,dava ehliyeti,davayı takip yetkisi ,taraf sıfatı gibi kavramlar üzerinde durulmasında fayda bulunmaktadır.
Dava ehliyeti, kişinin kendisinin veya yetkili kılacağı bir temsilci aracılığı ile bir davayı (davacı veya davalı olarak) takip etme ve usul işlemlerini yapabilme ehliyetidir. Taraf sıfatı(husumet), dava konusu subjektif hak(dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. Dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen kişiler, şeklen o davanın taraflarıdır. Ancak mahkemenin bu taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verilebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, bu kişilerden birinin o davada gerçekten davacı veya davalı olmak sıfatı yoksa, dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verilemez. Dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir. Bir subjektif hakkı dava etme etme yetkisi kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle, o hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı ( aktif husumet) da o hakkın sahibine aittir.
Somut olayda ,dava itirazın iptali talebine ilişkindir. İcra takibine konu edilen alacak , icra takibinde dava dışı borçlu adına dosya borcuna mahsuben teslim edilen 1271 gr altının bedeli olan 90.600,00-TL’nin iadesine yöneliktir. İcra takibinin alacaklısı … İnşaat Ltd Şti olup, borçlusu …’dir. Dolayısı ile ,yukarıdaki açıklama ve tanımlamalara göre ,davanın itirazın iptali davası olduğu da gözetildiğinde ,davacı ve davalı olarak gösterilen gerçek ve tüzel kişilerin bu davanın şeklen tarafı oldukları açıktır. Yani ,takibin tarafları olan bu kişilerin yukarıda açıklanan şekilde dava ve taraf ehliyetine sahip oldukları konusunda tereddüt yoktur.Ancak ,dava ehliyeti ve taraf ehliyeti bulunan bu kişilerin ,dava konusu subjektif hakla ilgili olarak durumları değerlendirildiğinde,hakkın esası ile ilgili karar verilebilmesi için ,davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarının bulunması gereklidir. Buna göre ,delil olarak dosyaya sunulan ve 26.03.2012 tarihinde “makbuz” adı altında düzenlenen protokolde, Bakırköy…. İcra Müdürlüğü’nün… sayılı dosyası için 26.03.2012 tarihinde , alacaklı vekili ve iki şahidin huzuru ile bir makbuz düzenlenerek ilgili dosyada borçlu şirket olan … Kuyumculuk adına …’dan borcun bır kısmına mahsuben 1271,40 gram altın teslim alındığına dair makbuz düzenlendiği, bu makbuz altındaki imzalar ve yazının çekişmesiz olması nedeniyle, iadenin talep edildiği iş bu icra takibine konu edilen ve itiraza uğrayan dosyadaki davacı tarafın … İnşaat Ltd Şti olduğu, protokolun davacı şirketin kaşesi ve yetkilisinin imzası altında oluşturulmadığı, dava dışı …’ın attığı imzanın kendisini bağladığı gerekçesi ile ,davacının aktif dava ehliyeti bulunmaması nedeniyle açılan davanın reddine karar verilmesinde usul ve hukuka aykırılık bulunmadığından ,davacının ve davalının katılma yolu ile yaptığı istinaf taleplerinin HMK nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının ve katılma yolu ile davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı reddine,
Taraflarca peşin olarak yatırılan istinaf karar harçlarının mahsubu ile ,bakile 4,50 TL harçların taraflardan ayrı ayrı ilk derece mahkemesince alınarak Hazineye irat kaydına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 361. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/06/2018