Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/1620 E. 2018/1240 K. 05.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/1620
KARAR NO : 2018/1240
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/05/2017
NUMARASI : 2015/887 E – 2017/384 K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/10/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, taraflar arasındaki 19/12/2013 tarihinde İşletmecilik Sözleşmesi gereği eski adı … Bar olan yerin … ismi ile bar restaurant olarak davacı tarafça işletilmesinin kabul edildiğini, davacı, sözleşmedeki yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiği ve işletme zarar etmediği halde, davalı ve davalının çoğunluk hissesine sahip olan … Bar İşletmeciliği Yatırım A.Ş tarafından kötüniyetli olarak kaydi zarar ettirildiğini, davalının sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmediği gibi sözleşmeyi haksız ve hukuka aykırı bir şekilde feshettiğini beyanla, davacının eksik aldığı işletme bedellerinden maddi zarara uğradığı, ayrıca manevi yönden de zarara uğradığı gerekçesiyle sözleşmenin haksız feshinden dolayı cezai şart alacağı da birlikte belirlenerek şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminat ile davalının haksız eylemleri neticesinde uğranılan repütasyon kaybı nedeni ile 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde, … Restaurantın işletme hakkının kendilerinde olduğunu, davacının alt işletmeci olduğunu, … Bar işletmecisinin ise dava dışı …. Restoran olduğunu, aynı zamanda davalının bu şirketin hissedarı da olmadığını, sona erdirdilen sözleşmenin 10/10/2013 tarihli, yürürlükteki sözleşmenin ise 19/12/2013 tarihli olduğunu, yürürlükte olan bu sözleşmenin süresiz olduğunu, davacının sözleşme ile üstlendiği edimlerini yerine getirmemesine rağmen davalının edimlerini tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini, sözleşmenin de haklı olarak feshedildiğini belirterek asıl davanın reddine davaya konu 19/12/2013 tarihli sözleşme 10/07/2015 tarihli ihtarname ile ve haklı nedenle feshedildiğinden, karşı dava ile 106.483,00 TL alacaklarının tebliğ tarihinden itibaren 3 günlük süre içinde ödenmesi ihtar edildiği halde ödenmediğinden, karşı davanın kabulü ile 106.483 TL nin ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Mahkeme, taraflar arasında 19/12/2013 tarihli İşletmecilik Sözleşmesi akdedilmekle, sözleşme ile 09/10/2013 tarihli Ana İşletmecilik Sözleşmesine konu eski adı … Bar olan işletmenin davacı tarafça yeniden açılarak işletilme işinin üstenildiği, davacının sözleşmeye uygun hareket etmesine, işletmeyi rağbet görür bir mekan haline getirmesine rağmen, davalının kötü niyetli olarak işletmeyi zarar eder gösterdiği, dahası sözleşmeyi feshettiğinden bahisle, haksız fesihden dolayı uygulanması gereken cezai şartın ve feshin piyasada neden olduğu itibar kaybından dolayı manevi tazminatın davacıdan tazminine, davalının karşı davasında, davacı karşı davalıdan 106.483,00 TL alacaklı oluğunu beyanla tahsilini talep ettiği; uyuşmazlığın kaynağı sözleşme konusunun, davalı karşı davacı … İşletmecilik A.Ş nin … Restorant Bar İşletmeciliği Yatırım A.Ş ile yaptığı 09/10/2013 tarihli ana işletmecilik sözleşmesi ve kazandığı işletmecilik yetkisi gereği, davacı karşı davalı …San Tic Ltd Şti ye … isimli işletmenin işletilme işi olup, davacı karşı davalı … San Tic Ltd Şti’nin de buna göre alt işletmeci sıfatını kazandığı, dosya taraflarının anılan işletmeye karşılık bu ana sözleşme ile belirlenmiş karı paylaşmak üzere anlaştıkları, yani dava konusu uyuşmazlığın iki ayrı değil de tek işletmeden kaynaklanlandığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 19/12/2013 tarihinde akdedildiği, 10/07/2016 tarihinde feshedildiği, esas itibariyle süresiz olarak düzenlendiği, işletmenin yıl sonu bilançosunun zararda kapaması halinde ve işletmeci davacı tarafından sözleşmesel yükümlülüklerin gereği gibi yerine getirmediğinde haklı olarak feshedileceği ve derhal fesihin ilk iki yılda gerçekleşmesi halinde en yüksek ay %33 oranındaki favökün 6 katı, ilk beş yılda gerçekleşmesi halinde ise en yüksek ay %33 oranındaki favökün 12 katı cezai şartın ödeneceğinin kararlaştırıldığı, sözleşmenin 4. maddesi kapsamında, favök hesaplamasını konusunda, davalı karşı dava tarafından 01/01/2014-31/12/2014 ve 01/01/2015-30/06/2015 dönemleri için iki ayrı bağımsız denetim raporu düzenlendiği, sözleşmenin feshine kadar bağımsız denetim raporlarının itiraza uğramadığı, sözleşmenin 4. maddesinde davalının işletmenin her geçmiş aya ilişkin faiz amortisman ve vergi öncesi karının yani favökün %33’ü oranındaki bedeli, takip eden ayın 15 ine kadar, işletmeci davacıya fatura karşılığı ödemesinin kararlaştırıldığı, bu husustaki uyuşmazlıkların çözümünden de bahsedilmiş olmasına karşın, sözleşme süresinde bu hususun uyuşmazlık konusu edilmediği, tartışılmadığı, favök tutarının 01/01/2014 – 31/12/2014 tarihleri arası için düzenlenen bağımsız denetim raporuna göre 201.684,00 TL ve 01/01/2015 – 30/06/2015 tarihleri arası için düzenlenen bağımsız denetim raporuna göre 488.934,00 TL olmak üzere toplam 690.618,00 TL olduğu, buna göre % 33 favök üzerinden 227.903,94 TL ödenmesi gerektiği, davalı karşı davacı … İşletmecilik A.Ş tarafından 334.551,44 TL ödeme yapıldığı, yani 106.647,50 TL fazladan ödeme yapıldığının görüldüğü, buna göre, davalı karşı davacı … İşletmecilik A.Ş nin dava dışı … Bar İşletmeciliği Yatırım A.Ş ile yaptığı 09/10/2013 tarihli Ana İşletmecilik Sözleşmesi gereği, … isimli işletmenin açılarak işletilmesi hususunda, davacı karşı davalı … Tic Ltd Şti ile 19/12/2013 tarihli İşletme Sözleşmesi imzaladığı, davalının işletmeci, davacının ise alt işletmeci sıfatını kazandığı, taraflar arasında bir tek işletmenin işletilmesi hususunda anlaşıldığı, ortaklar borçlar hesabındaki 3.206,00 TL nin ….isimli işletmenin kar veya zararı ile ilişkilendirilemeyeceği, davacı karşı davalı … San Tic Ltd Şti nin sözleşmenin feshedildiği 10/07/2015 tarihine kadar, 01/01/2014 – 31/12/2014 ve 01/01/2015 – 30/06/2015 dönemleri için düzenlenmiş olan iki ayrı bağımsız denetim raporuna itiraz etmediği ve sözleşmenin işletme bedelini düzenleyen 4. maddesinde bahsedildiği şekilde, tahakkuk ettirilen ve ödenen işletme bedellerine yönelik de bir itirazda bulunmadığı görüldüğünden, sözleşmenin, davalı karşı davacı … İşletmecilik A.Ş tarafından 6. maddesinde düzenlendiği şekilde haklı nedenle, bağımsız denetim raporunda tespit edilen zarar kapsamında feshedildiği anlaşılmış olmakla, davacı karşı davalı …Organizasyon San Tic Ltd Şti nin haksız ve derhal fesihten doğan bir cezai şart alacağının olamayacağı, manevi tazminat talebinin de yerinde olmadığı kanaatiyle davanın reddine ,ayrıca davalı karşı davacı … San Tic Ltd Şti nin alacak talebinin dayanağını bağımsız denetim raporunun teşkil ettiği, denetim raporunun varlığı ve geçerliliğinin, taraflar arasındaki itibarı sözleşme ile sabit olduğu gerekçesiyle “Asıl davada davacının maddi ve manevi tazminat davalarının reddine, karşı davada davalı karşı davacının davasının kabulüne, 106.483,00 TL’nin 16/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davacı karşı davalıdan alınarak davalı karşı davacıya ödenmesine” karar vermiştir.
Mahkemenin bu kararına karşı davacı-karşı davalı vekili istinaf talebinde bulunmuştur. İstinaf dilekçesinde; asıl davada davalının paylaşılması gereken muhasebe kayıtlarını ve bilgilerini paylaşmadığını, sözleşmede belirtilen hesaplama yöntemine uygun hesaplamaları yapmadığını, FAVÖK hesabına konu gelir gider hesap ve her ay hesap kapanışlarını takip eden 10 gün içinde paylaşmadığını, FAVÖKün % 33 üne tekabül eden işletme bedellerinin davacıya ödenmediğini, haklı neden fesih koşullarının sözleşmede belirlendiğini, fesih gerekçesi olarak 08/07/2015 tarihli bağımsız denetim raporunda davalının bağlı ortaklıklarının bilanço konsalidasyonu yapılmak suretiyle FAVÖK hesaplamasının yapıldığını, sözleşme hükmüne göre “Favök hesaplaması ve muvafakatının Afiyet Olsun yada bağlı ortaklıklarının bilanço konsolidasyonu yapılmaksızın bağımsız denetimden geçirilmiş mali tablolar üzerinden yapılacaktır” hükmü bulunduğunu, bu nedenle işletme zarar etmemesine rağmen konsolidasyon vs işlemlerle muhasebe kayıtlarında zarar oluşturulduğunu, işletmede hiç çalışmayan personelin işe giriş kayıtlarının bu işletme üzerine yapıldığını ve maaşlarının da bu işletme üzerinden ödendiğini, bu hususun işletmeyi olumsuz etkilediğini, davacının bağımsız denetim raporundaki borçlardan haberi olmadığını, denetim raporunda kira bedellerinin de sözleşmeye aykırı hesaplandığını, kira bedelinin sabit kur 1,98 TL üzerinden ödendiğinin gösterildiğini, ancak 1,98 TL sabit kur ile güncel kur arasındaki farkın şirket zararı olarak muhasebe kayıtlarına ve davacı işletmesine yansıtıldığını, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle davacının maddi ve manevi zarara uğradığını, hem asıl hemde karşı davada ise, alınan bilirkişi raporu ile ek rapora itirazlarını değerlendirilmediğini, bağımsız denetim raporuna da itiraz ettiklerini, zarar hesaplamasının usulüne uygun yapılmadığını, bilirkişi raporunun çelişkili ve hüküm kurmaya elverişli olmadığını, asıl davanın kabulü ile karşı davanın reddi gerektiğini beyanla kararın kaldırılmasını istemiştir.
Mahkemece hükme esas alınan alınan kök ve ek bilirkişi raporlarındaki değerlendirmeler kapsamında, sözleşmenin karşı tarafça feshinin haklılığının tespiti sonrasında, davacının maddi tazminat alacağının olmadığı belirlendiğinden, asıl davada davacının maddi alacağının da bulunmadığı ortaya çıkmaktadır. O halde, dosya kapsamı itibarıyla, asıl borç ilişkisi sözleşmenin haklı feshi ile ortadan kalkmış olduğundan, feri nitelikteki cezai şartın da istenemeyeceği kabul edilmelidir. Karşı davada ise, karşı davacının davalıya 106.480,00 TL fazla ödemede bulunduğu ve ihtarla verilen süre içinde davalının 16/08/2015 tarihinde temerrüde düştüğü de açıkca belirlenmiştir.
İdiaların ileri sürülüş şekli ve incelenen ticari defter kayıtları ve aralarındaki sözleşme koşullarına göre, sadece işletme ile ilgili tutarlar ayrıştırılarak hazırlanan finansal tablolara göre düzenlenen bağımsız denetim raporları kapsamında, yine sözleşmeye göre tarafların bu denetim raporlarının esas alınacağına ilişkin 3.7 maddelerindeki düzenlemeleri dikkate alınarak, alınan bilirkişi kök ve ek bilirkişi raporu hüküm kurmaya, taraf ve kanun yolu denetimine uygun görülmektedir. Dosyada yeni bir bilirkişi incelemesinin davaya katkı sağlamayacağı kabul edilmiştir. Bu açıdan davacı ve karşı davalının bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğine ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Ayrıca ,Borçlar Kanunu’nun 49.maddesi (TBK.nun 58. md.) hükmüne göre manevi tazminata karar verilebilmesi için 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 24.maddesi hükmünde genel olarak açıklanan kişilik haklarına bir saldırı bulunması, hukuka aykırı fiil sonucunda kişilik haklarının zarar görmüş olması zorunludur. Malvarlığında bir zarar meydana gelmesi halinde de kişinin az veya çok üzüleceği ve manevi olarak acı çekeceği kuşkusuzdur. Ne var ki, malvarlığı zararları bu madde kapsamına girmemektedir. Anılan madde hükmü ile yalnızca kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan zararların giderilmesi amaçlandığından malvarlığı zarara uğrayan kişi yararına Borçlar Kanununun 49.maddesi hükmüne göre manevi tazminata hükmedilmesi yasal olarak mümkün bulunmamaktadır.
Somut olayda ,davacının malvarlığı yönünden zarara uğradığı iddiası yönünden ,eldeki bu davada manevi tazminat koşullarının da bulunmadığı görülmekle,davacının manevi tazminat talebinin reddi açısından da mahkemenin kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur.
Bu sebeple davacı ve karşı davalının istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı-karşı davalının istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine,
Asıl davada davacıdan alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL nin istinaf eden asıl dosya davacısından alınarak hazineye irat kaydına,
Karşı davada, karşı davalı-davacıdan istinaf sebebiyle alınması gereken 7.273,85 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 1.818,46 TLnın mahsubu ile bakiye 5.455,39 TL’nin karşı davalı-davacıdan alınarak hazineye irat kaydına
İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden taraflar üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 05/10/2018