Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/1595 E. 2018/1221 K. 02.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/1595
KARAR NO : 2018/1221
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/04/2017
NUMARASI : 2015/316 E – 2017/394 K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/10/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalının abonesi olduğunu, davalı elektrik enerjisi şirketinin düzenlemiş olduğu faturalar ile müvekkilinden kayıp kaçak, iletim, dağıtım vb. adı altında haksız bedeller tahsil ettiğini bildirmek suretiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.500,00 TL’nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; kayıp kaçak bedellerin ilgili mevzuat çerçevesinde abonelere yansıtıldığını ve uygulamanın yasal bir zorunluluk olduğunu bildirmek suretiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 17. maddesine 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile eklenen 10. fıkra hükmü ve 6719 sayılı Kanunla eklenen geçici 20. madde hükmü esas olmak üzere davanın reddine ve 06/03/2017 tarihli ek raporda; davalının davacıya tahakkuk ettirdiği faturaları, 30/11/2011 tarihli 243966 no’lu fatura hariç, dava konusu tarihler için geçerli tarifelere uygun olarak tahakkuk ettirdiği, tahakkuk ettirilen ve tahakkuk ettirilmesi gereken fatura bedelleri arasındaki farkın 243966 no’lu faturanın dağıtım bedeli, kayıp kaçak bedeli, katılım payı kalemlerini, tarifelere uygun olarak fiyatlandıramama ve faturalardaki küçük küsuratlardan kaynaklandığı, aradaki farkın 499,74 TL olduğu, bu bedelin davacı tarafından faiz ile talep edilebileceği, 6719 sayılı kanunda yer alan geçici madde 20 (kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır.) gereğince, dava konusu fatura kalemlerinin ve miktarlarının fatura tarihindeki tarifelere ve mevcut yasalara uygun bir şekilde düzenlendiği belirtilmek suretiyle kısmen kabul karar verilmiş, hükme karşı davalı ve davacı vekilleri süresi içinde istinafa başvurulmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin Anayasa Mahkemesi başvurularını bekletici mesele yapması gerektiğini, Yargıtay Kararlarında kayıp kaçak bedelinin abonelere yansıtılmasının hukuka aykırı olduğunun belirlendiğini, bu nedenle 6719 sayılı yasanın olaya uygulanmaması gerektiğini, söz konusu yasanın Anayasaya aykırı olduğunu, yerel mahkeme kararında da belirtildiği üzere; dava konusu taleplerinin, işbu davanın açılmasından sonra yapılan kanun değişikliği nedeniyle kısmen kabul edildiğini, dolayasıyla; baki kalmak kaydıyla ve hiçbir şekilde kabul edilmemekle birlikte; bir an için huzurdaki davanın, sonradan yürürlüğe giren kanun nedeniyle konusuz kalması halinde dahi davacı lehine kısmen değil tam olarak yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini bildirmek suretiyle ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 6446 sayılı Kanunun 17. maddesinde değişiklik yapan 6719 sayılı Kanunun, mevzuatın yargı mercileri tarafından yanlış yorumlanması nedeniyle ortaya çıktığını, bilirkişi raporunda müvekkilinin davalıdan 499,74 TL fazla tahsilat yapıldığının belirtildiğini, halbuki müvekkilinin davacının kullandığı elektrik enerjisi kw miktarını kendi inisiyatifine göre yuvarlamasından kaynaklandığını, faturalarda görüleceği üzere hepsinin küsuratı bulunduğunu, dolayısıyla ilk derece mahkemesinin daha önce müvekkil şirketin tahsil ettiği bedeller yasaya uygun değilmiş gibi yeni yasal düzenleme sonrasında lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin yanı sıra davalı aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderinin hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirmek suretiyle mahkeme kararının bu yönden kaldırılmasını, davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiştir.
Davacı ve davalının istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ilk derece mahkeme kararının incelenmesiyle; 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun muhtelif maddelerinde değişiklik ve bu Kanuna eklemeler getiren 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 17.06.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 6719 sayılı Kanunun 21. maddesine göre 6446 sayılı Kanunun 17. maddesinin birinci fıkrasının a,ç,d ve f bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye fıkralar eklenmiştir. Bu itibarla, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesinin ç bendi;” Dağıtım tarifeleri; dağıtım şirketleri tarafından hazırlanacak olan dağıtım tarifeleri, elektrik enerjisinin dağıtım sistemi üzerinden naklinden yararlanan tüm gerçek ve tüzel kişilere eşit taraflar arasında ayrım gözetmeksizin uygulanacak hizmetlere ilişkin fiyatları, hükümleri ve şartları içerir. Dağıtım tarifeleri; dağıtım sistemi yatırım harcamaları, sistem işletim maliyeti, teknik ve teknik olmayan kayıp maliyeti, kesme-bağlama hizmet maliyeti, sayaç okuma maliyeti, reaktif enerji maliyeti gibi dağıtım faaliyetinin yürütülmesi kapsamındaki tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak bedellerden oluşur. Dağıtım şirketlerinin tarifelerine esas alınacak teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlar bu kayıpları düşürmeyi teşvik edecek şekilde kurul tarafından belirlenir. Kurulca belirlenen hedef oranlarını geçmemek kaydı ile teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin maliyetler dağıtım tarifelerinde yer alır ve tüketicilere yansıtılır. Teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlarının tespiti ve değiştirilmesi ile oluşacak maliyetin tarifelerde yer alması ve tüketicilere yansıtılmasına ilişkin usul ve esaslar Kurul tarafından düzenlenir.” hükmü ile, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır,” hükmünü içermektedir. Hal böyle olunca, dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişiklikleri, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalarda) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. geçici 19. ile 20. maddeleri, iptal edilmedikleri veya yürürlükten kaldırılmadıkları sürece uygulanacaktır.
6719 sayılı Kanunun yürürlük tarihi 17.06.2016 tarihinden önce kayıp-kaçak bedeline dayalı açılan davalarda, çok sayıda mahkeme, 14.03.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 26. maddesiyle eklenen geçici Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 26. maddesiyle eklenen geçici 20. maddenin Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 2., 5., 10., 35. ve 36. maddelerine aykırılık iddialarını ciddi bularak, 14.03.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Kanunun 26. maddesiyle eklenen geçici 20. maddenin (1) numaralı fıkrasının iptaline karar verilmesi için Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. Yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın 04.06.2016 yürürlük tarihi gözetildiğinde çok sayıda mahkemenin Anayasaya aykırılık başvurularının, karar tarihi itibariyle yasal karara bağlama süresinin geçtiği ve henüz sonuçlanmadığı anlaşılmaktadır.
Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar( Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2). Aksi halde, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırabilir. Dolayısıyla, mahkemenin, Anayasanın m. 152,III; Any. Mah.Kuruluş Kn m. 28,IVin, yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması ve Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruları bekletici mesele yapılmaması hukuka aykırı bulunmamıştır. Nitekim, ilk derece mahkemesinin kararından sonra da, Anayasa Mahkemesi, Elektrik Piyasası Kanunu’nun (EPDK) kayıp-kaçak bedellerinin tüketiciden tahsil edileceğine dair tüm hükümlerin iptal istemini reddederken, EPDK tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin sadece Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunu öngören kural, hak arama özgürlüğüne ölçüsüz bir müdahalede bulunduğundan, bu kuralın iptaline, kayıp kaçak bedellerine ilişkin dava konusu düzenlemelerin büyük çoğunluğunu Anayasaya aykırı bulmayarak iptal talebinin reddine karar verdiği, Anayasa Mahkemesince 28 Aralık 2017 tarihinde yapılan müzakere sonucu verilen ret ve bazı hükümlerin iptal kararının, 15/02/2018 tarih ve 30333 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandığı (E.2016/150, K.2017/179, T.28/12/2017), böylece kararın 15.02.2018 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanmasıyla, hüküm doğurduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı hale gelmiş olmasından dolayı, davacının bu yönde talebi olmadığı halde, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile ilgili olarak, ek rapor alındığı ve kurum tahakkukunda küsuratı davacı abonesine yansıttığından bahisle 499,70 TL davalıdan tahsil edilmesi gerektiğine dair görüş bildiren bilirkişi raporuna itibar edildiği görülmüştür. Halbuki, 6446 sayılı yasa ile yapılan değişiklikle kayıp-kaçak bedeli gibi vs. bedellerin EPDK kararıyla abonelerden alınıp alınamayacağı konusundaki ihtilaflar sonlandırılarak, söz konusu bu bedellerin tahsil edilemeyeceği, mahkemelerin bu davaya konu edilen bedelleri belirleyen Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı hale getirildiği, ancak mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin sadece Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunu öngören kural, hak arama özgürlüğüne ölçüsüz müdahalede bulunduğundan, bu kuralın iptaline karar verildiği gözetildiğinde, öncelikli olarak, talep olmadığı halde talebi aşar şekilde faturalardaki küsuratın abonelere yansıtılamayacağından bahisle, davalıdan tahsiline karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşıldığından davalının bu yöndeki istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince karar düzeltilerek, davalıdan tahsiline karar verilen 499,74 TL kayıp kaçak bedelinin hükümden çıkartılmasına karar vermek gerekmiştir.
Davacının istinaf sebebinde belirtildiği üzere bir an için huzurdaki davanın, sonradan yürürlüğe giren kanun nedeniyle konusuz kalması halinde vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirttiği gözetildiğinde, davalı dağıtıcı şirketin, mevcut yasal düzenleme ile dava konusu bedelleri abonelerden tahsil edilebileceğini göz önünde bulundurması gereken mahkemenin, dava tarihinde, davacı tarafından davalıdan kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış hizmeti ve sayaç okuma bedellerinin tahsilinin talep edildiği davada, 6719 sayılı yasanın yürürlüğe girmesi ile birlikte “konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” dair karar vermesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddine karar vermesi isabetsiz olsa da, bu yanlışlığını düzeltilmesi yeniden yargılama gerektirmediğinden davacının bu yöndeki istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar düzeltilerek, yeniden esas hakkında karar verilmesine, HMK 331/1. maddesi gereğince davacı tarafın dava tarihi itibariyle uygulamanın haksız olduğu iddiası ile açmış olduğu ve haksız tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, davaya konu bedelleri tahsil eden davalının, davanın açılmasına sebebiyet verdiği ve bu nedenle davacının dava açmasında haksız sayılmayacağı gözetilerek, davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davalıdan tahsili ile yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğinden kararın buna uygun düzeltilmesine, karşılığında dava açılmasına sebebiyet veren davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmemesi gerektiğinden, sonuçta, davacının ve davalının, kabul gören istinaf başvuruları dışında, sair istinaf başvurularının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı ve davalının istinaf başvurularının kısmen kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararı HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında;
1-Konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gerekli 34,13 TL harcın başlangıçta alınan 59,78 TL harçtan mahsubu ile bakiye 25,65 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan 59,78 TL peşin karar ve ilam harcı, 1.134,65 TL posta/tebligat /bilirkişi gideri (ayrıntısı uyapta kayıtlı) olmak üzere toplam 1.194,43 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT’ye göre 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar niteliği gereği, davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmesine yer olmadığına,
6-Davalı tarafça yatırılan kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya iadesine,
7-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde davacıya iadesine
Davacının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 132,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya, davalının yapmış olduğu 40,00 TL yargılama giderinin ise davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 02/10/2018