Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/1562 E. 2018/269 K. 07.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/1562
KARAR NO : 2018/269
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/06/2017
NUMARASI : 2016/590 E- 2017/549K
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ :07/03/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalının abonesi olduğunu, davalı elektrik enerjisi şirketinin düzenlemiş olduğu faturalar ile kayıp kaçak, iletim bedeli, dağıtım bedeli vb. adı altında haksız bedeller tahsil ettiğini bildirmek suretiyle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,- TL’nin yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili, zamanaşımı, husumet ve yargı itirazı nedeniyle davanın öncelikle usulden reddini,ayrıca alınan bedellerin usul ve yasaya uygun olduğundan bahisle de davanın esastan reddini savunmuştur.
Davalı … A.Ş vekili, yetki itirazında bulunduğunu,davalı şirketin elektrik dağıtım şirketi olmadığını, özel sektör mensubu elektrik satış şirketi olduğunu, kendi adına tahsil etmediği kayıp, dağıtım, iletim, bedellerinin, müvekkilinden talep ve tahsil edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin sadece üretim yapmakta olduğu, elektrikteki kayıp ve kaçakta sorumluluğu bulunmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 17 maddesine 6719 sayılı kanunun 21 maddesi ile eklenen 10 fıkra hükmü ve 6719 sayılı kanunla eklenen geçici 20 madde hükmü esas olmak üzere davanın reddine karar verilmiştir.
Sözkonusu kararla ilgili olarak, davacı vekili tarafından süresi içinde istinafa başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince,Anayasa Mahkemesindeki davanın bekletici mesele yapılmamasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek , Anayasaya aykırı hale gelmiş bir kanuna uyularak verilen yerel mahkeme kararının yargılama giderleri ve vekalet ücretine dair bölümünün kaldırılmasını ve yapılan ilk derece yargılaması ile , yapılacak olan istinaf yargılaması da dahil olmak üzere, davalılar aleyhine yargılama giderlerine,her bir davalı aleyhine ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesi talep edilmiştir.
Davacı red kararını istinaf etmemiştir.Sadece vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden kararı istinaf etmiştir. O halde, istinaf sebepleriyle sınırlı inceleme yapılacaktır.
Böylece ,HMK.nun 355. maddesi uyarınca, davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ; dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak, dağıtım, iletim bedellerinin istirdatı istemine ilişkindir.
Yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Bu sebeple yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması hukuka aykırı bulunmamıştır.
Somut olayda; davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur. Dolayısıyla, davacı mevzuat değişikliği sonrası haksız çıkmış olsa da, dava tarihi itibariyle, uygulamanın haksız olduğu iddiası ile açmış olduğu bu davasında, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, mahkemece, yasa değişikliği nedeniyle,konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken red kararı verilmesi yasaya uygun değilse de;bu hukuk davacı ve davalı tarafça istinaf konusu yapılmadığından, inceleme dışı tutulmuştur.
Davacının ,lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri takdiri gerektiği yolundaki istinafı yönünden yapılan incelemeye göre ise; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, “Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve vekalet ücretine” hükmedilmesi gerekir. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3.Hukuk Dairesinin 2017-382 E.sayılı bu konudaki istinafla sınırlı yaptığı inceleme sonucu, red kararını, muhafaza ederek sadece vekalet ücreti ve yargılama giderini düzelterek verdiği kararının Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/13884 E.sayılı onaması da emsal alınarak , somut davada; dava açıldığı tarihte davacı tarafın haklı olması sebebiyle, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve bu giderlere dahil olan maktu vekalet ücretinin (AAÜT gereğince ,red sebebi her iki davalı yönünden de ortak olduğundan ,bu sebeple her iki davalı yönünden tek vekalet ücreti ) davalı taraftan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve hukuka aykırı olduğu anlaşılmakla ,ancak bu hususta yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden HMK nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca karar düzeltilerek, yeniden esas hakkında aşağıda yazılı olduğu şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)Davacının istinaf talebinin kısmen kabulü ile , HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca karar düzeltilerek , yeniden esas hakkında ,
1-Davanın reddine,
2-Harçlar yasasına göre alınması gerekli 31,40 TL harçtan peşin yatırılan 29,20 TL maktu karar ve ilam harcının mahsubu ile ,bakiye 2,20 TL harcın daha davalılardan müştereken tahsiline,
3-Davacıdan alınan 29,20 TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan toplam 214,20 TL yargılama giderinin, davalılardan müştereken alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı vekille temsil edildiğinden, davacı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir edilen 1.980,-TL maktu avukatlık ücretinin davalılardan müştereken alınarak davacıya verilmesine ,
6-Karar şekline göre davalılar yararına vekalet ücreti ve yargılama gideri takdirine yer olmadığına,
7-Tarafların yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının, kararın kesinleşmesinden sonra resen ilgili taraflara iadesine,
Sair istinaf taleplerinin reddine,
Peşin alınan istinaf karar harcının, davacı tarafa isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
Davacı tarafça istinaf sebebiyle yapılan 34,40 TL masrafın davalılardan müştereken alınarak ,davacıya verilmesine ,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 07/03/2018