Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/1547 E. 2018/111 K. 31.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/1547
KARAR NO : 2018/111
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/04/2017
NUMARASI : 2015/207 E – 2017/372 K
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 31/01/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin abonelik sebebiyle kullanığı borçlarını tam ve eksiksiz ödediğini, davalı tarafın ise elektriği kaçak olarak tüketen kişilerin bu tüketimlerinden kaynaklı zararları faturalara yansıttığını ve haksız olarak tahsil ettiğini beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00 TL kayıp kaçak bedeli, 10.000,00 TL sayaç okuma bedeli olmak üzere, toplam 110.000,00 TL’nin davalıdan dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesini, esas yönünden ise davaya konu fatura kalemlerinin EPDK kararları doğrultusunda tahsil edildiğinden, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 17. maddesine 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile eklenen 10. fıkra hükmü ve 6719 sayılı Kanunla eklenen geçici 20. madde hükmü ile getirilen yasal düzenleme sebebiyle , davanın esası hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Söz konusu kararı davalı vekili istinaf etmiş olup, istinaf dilekçesinde özetle, mahkemece “esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına”karar verilmesi yerine davanın reddine karar verilmesi gerektiği, buna göre de davacı lehine vekalet ücretine ve yargılama giderine karar verilemeyeceğinden kararın yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek, kaldırılması istenmiştir.
HMK nun 355. maddesi uyarınca davalı vekilinin ileri sürdüğü istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Hal böyle olunca, dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişiklikleri, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalarda) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. geçici 19. ile 20. maddeleri uyarınca, davalı dağıtıcı şirket, mevcut yasal düzenleme ile dava konusu bedelleri abonelerine yansıtabilecektir. Yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır.
Davalı vekilince istinaf sebebi olarak, davanın reddine karar verilmesi ve buna göre davacı lehine vekalet ücretine ve yargılama giderine karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de, yasa değişikliği sebebiyle davanın konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verilmesinde usul ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Nitekim Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin yasa değişikliği sonrasında oluşan içtihatlarında da bu husus açıkça vurgulanmaktadır.
Diğer istinaf sebeplerine gelince, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, dava tarihinde davasında haklı olan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, somut olayda, dava açıldığı tarihte davacının dava açmakta haklı olduğu, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin yasa değişikliği öncesi emsal kararlarında bu bedellerin tahsilinin hukuka uygun olmadığı yolundaki belirlemeleri de dikkate alınarak, yargılama harç ve giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında ve HMKnun 331/1 maddesindeki davanın başlangıcındaki haklılık durumu da gözetildiğinde, karar şekline ve gerekçesine göre davacı taraf lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, davalı tarafın bu husustaki istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir. Bu itibarla; istinaf konusu karar usul ve hukuka uygun olmakla, davalının istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalı tarafın istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,
Alınması gereken 35,90 TL maktu karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL harcın davalıdan ilk derece mahkemesince alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf eden tarafça, istinaf sebebiyle yapılan masrafın üzerinde bırakılmasına ,
Karşı tarafça istinaf sebebiyle yapılan masraf bulunmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 31/01/2018