Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/1522 E. 2018/1164 K. 25.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/1522
KARAR NO : 2018/1164
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/06/2017
NUMARASI : 2016/536 E – 2017/543 K
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 25/09/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin işyeri abonesi olarak elektrik kullandığını, kaçak elektrik kullanmadığını, faturaların ve tüketiminin uyumlu olduğunu, davalı görevlileri tarafından saatin bozuk olduğundan bahisle haksız olarak ödediği faturaların dışında 10.932,40 TL ilave bir fatura ödediğini, müvekkilinin işyerini kapattıktan ve aboneliği iptal ettirdikten sonra 917,69 TL’lik bir fatura daha çıkartıldığını ve bunu da ödediğini belirterek, kendisinden haksız olarak tahsil edilen 11.850,09 TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği doğrultusunda yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğunu, davacının ödeme yaparken ihtirazi kayıt öne sürmediğini beyanla, haksız ve yersiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Bakırköy 5. Tüketici Mahkemesince, 2016/523 E., 2016/127 K. sayılı kararı ile; davaya konu ettiği abonelik sözleşmesinde bulunan abone grubu’nun Ticari (ütü, paket işi) olarak bildirildiği, ticari işletme ile ilgili olması sebebiyle davacının mesleki ve ticari amaçla hareket ettiği ve yine taraflar arasındaki akdi ilişki de 6502 sayılı TKHK 3/l maddesindeki tüketici işlemi kapsamında olmadığından, taraflar arasındaki uyuşmazlıkta mahkemenin görevli olmadığı, Bakırköy Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, kararın 21.04.2016 tarihinde kesinleşmesi üzerine süresi içinde davacının 28.03.2016 tarihinde talebi üzerine dosya görevli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiş, yapılan yargılama sonucu esas hakkında karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, denetime elverişli bilirkişi raporunda olması gereken tüketim miktarlarının hesaplandığı, davacının 02/05/2014 tarihi itibariyle davalı kuruma 4.107,58 TL fazladan ödeme yaptığı, davacı tarafın fazladan ödediğini iddia ettiği 917,69 TL tutarındaki faturanın normal fatura tahakkuku olduğu belirtilmek suretiyle davanın kısmen kabulü ile 4.107,58 TL’nin ödeme tarihi olan 02/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticaret faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin isteminin reddine karar verilmiş, davalı vekili tarafından süresi içinde istinafa başvurulmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; öncelikle yetki, husumet ve zamanaşımı itirazlarının bulunduklarını, şirketçe yapılan hesaplamaların mevzuata uygun olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun sehven yazıldığını, ulaşılan tespit ile uygulanan mevzuat hükmünün birbirini tutmadığını, davacının ödemeleri yaparken ihtirazi kayıt öne sürmediğini, serbest irade ile ihtirazi kayıt konulmadan ödenen bedelin geri istenemeyeceğini, mevzuat ve Yargıtay içtihatlarının bu yönde olduğunu belirterek, ilk derece mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’nin “Sayacın doğru tüketim kaydetmemesi” başlıklı 20.maddesinde; “Sayacın, müşterinin kusuru dışında herhangi bir nedenle doğru tüketim kaydetmediğinin tespit edilmesi halinde, a) Sayacın eksik veya fazla tüketim kaydettiği miktarın elektrik sayaçları tamir ve ayar istasyonlarında teknik olarak tespit edilmesi durumunda söz konusu tespit dikkate alınarak, b) (a) bendinde düzenlenen tespitin bulunmadığı durumlarda; varsa müşterinin aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem tüketimleri dikkate alınarak, yoksa sayaç doğru çalışır duruma getirildikten sonra müşterinin ödeme bildirimine esas ilk iki tüketim dönemine ait tüketimlerinin ortalaması dikkate alınarak, hesaplama yapılır ve fark tahakkuk ettirilir. Tahakkuka esas süre; doğru bulgu ve belgenin bulunması halinde 12 ayı, bulunmaması halinde ise 90 günü aşamaz. Tüketimdeki farklar, ilgili dönem birim fiyatlarıyla ve gecikme zam olmaksızın, perakende satış lisansı sahibi tüzel kişi tarafından müşteriye tahakkuk ettirilir. Müşterinin talep etmesi durumunda söz konusu miktar tahakkuk süresi kadar eşit taksitler halinde ödenir. Yapılan hesaplamalar sonucunda bulunan fark müşteri lehine ise, 23 üncü maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine göre iade veya mahsup işlemi yapılır. İkili anlaşmalar kapsamında elektrik enerjisi tüketen bir müşterinin sayacının doğru tüketim kaydetmemesi durumunda dağıtım lisansı sahibi tüzel kişi tarafından bu madde kapsamında geçmiş dönem fark tüketimleri hesaplanarak TEİAŞ’a bildirilir” hükmü bulunmaktadır.
Dosya kapsamında; 2100916 seri nolu elektrik sayacın 12.02.2014 tarihinde değiştirildiği, laboratuvar sonucuna göre, “sayacın R ve T fazları arızalı” tespiti yapıldığı, tespite istinaden 15.02.2013/ 12.02.2014 tarihleri arasında 28300 kWh tüketim hesabı yapılması sonucu, faturaya yansıtıldığı belirtilmiştir. Yargılama sırasında elektrik mühendisinden alınan bilirkişi raporunda, LUNA marka yeni sayaç takıldıktan sonraki 12.02.2014/06.05.2014 tarihleri arasında tüketim ortalamasının 63,72 kWh/gün olduğu, yeni sayacın laboratuvar raporuna göre, sağlam olduğu ve eski arızalı sayacın kayıt altına alınan günlük 7,79 kWh/gün tüketim ortalaması arasında bariz fark olduğu, bu şekilde değiştirilen sayacın laboratuvar raporunda belirlendiği üzere R ve T fazlarının arızalı olduğunun doğrululuk arz ettiği, dava konusu 2100916 seri numaralı sayacın R ve T fazlarının tüketicinin kusuru dışında herhangi bir nedenle arızalanmış olduğuna kanaat getirildiği, bilirkişi raporunda 2014 tarihinde EPTHY’nin 14. maddesi kapsamındaki değerlendirmeye göre de, sayacın değiştirme tarihinde yürürlükte olan ve benzer hükümler içeren EPMHY’nin 20. maddesine göre yapılan hesaplama ile doğru bulgu ve belgenin bulunması halinde tahakkuka esas sürenin 12 ayı geçemeyeceği esas alınarak, değiştirilen sayacın bir yıl geriye eksik tüketim kayıt ettiği, bu bağlamda davacının geçmiş aynı dönem ihtilafsız sayaç arızalanmasından önceki tüketim ortalaması 22.02.2008-18.02.2009 tarihleri arasında 60,01 kWh/gün olduğu, bu bağlamda 14.02.2013-12.02.2014 tarihleri arasında davacının geçmiş aynı dönem tüketim ortalamasının 60,01kWh/günx363gün=21.783,63kWh olması gerektiği halde, aynı dönemde ilk okuma 1658 kWh, son okuma 4485 kWh olmak üzere aradaki endeks farkın 2.827,00 kWh olduğu, bu şekilde tahakkuk ettirilmesi gereken 21.783,63 kwh’dan, döneminde tahakkuk ettirilen 2827 kWh’nın mahsubu ile, bulunan 18.956,63 kWh tahakkuk ettirilmesi gerektiği, bu tahakkuk üzerinden yapılan hesaplama sonucu, 6.824,82 TL bedelin eksik ödendiği belirtilmiş, alınan ek bilirkişi raporu ile de, 2014/03 dönemine ait 917,69 TL tutarında tahakkuk ettirilen faturanın isabetli olduğu ve nihayetinde ödeme makbuzu 10.932,40 TL in üzerinden yapılan mahsup ile, 4.107,58 TL fazla ödeme yapıldığı belirtilmiştir. Dolayasıyla, mahkemece itibar edilerek hüküm tesis edilen bilirkişi raporunda, eksik elektrik tüketiminin 6.824,82 TL olduğuna yönelik hesaplamada yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmakla, davacının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,
Alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 71,00 TL’den mahsubu ile fazla alınan 35,10 TL’nin isteği halinde istinaf eden davalıya iadesine,
İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 25/09/2018