Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/1474 E. 2018/1163 K. 25.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/1474
KARAR NO : 2018/1163
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/11/2016
NUMARASI : 2015/724 E – 2016/765 K
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali ( Geçersiz Sözleşmeye Dayalı Sebepsiz Zenginleşme)
KARAR TARİHİ : 25/09/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı tarafından, Balıkesir İli …Parsel’de bulunan taşınmazın satış bedeli 6.750.000,00 TL devir ve satışı için, icra takibine konu banka dekontu ile davalıya kaparo parası gönderildiğini, taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunmadığını, davalı tarafından iddia edildiği gibi bu paranın taşınmazın satışına ilişkin olduğunu, davalı şirketin satışa konu taşınmazı üzerinde herhangi bir takyidat olmadan devir edememesi nedeniyle satış işleminin gerçekleşemediğini, bunun üzerine davalının haksız olarak almış olduğu ve geri ödemediği parayı cayma bedeli olarak kabul ederek iade etmemesi sonucu, davalı aleyhine Bakırköy .. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından ilamsız icra takip başlatıldığını, davalı-borçlunun icra takibine haksız ve mesnetsiz itirazı ile takibin durmasına sebebiyet verdiğini bildirmek suretiyle davalı-borçlunun icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına, haksız itiraz sebebiyle davalı-borçlu aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında yazılı sözleşme olmadan … Ltd. Şti’nin maliki olduğu ve dava dışı kiracısının kullanımında bulunan, tapunun…parselde kayıtlı Balıkesir ili,.. mahallesinde bir bodrum iki katlı idari bina ve bir katlı depo ve arsasından müteşekkil 10 dönümlük gayrimenkulün, satış görüşmeleri sırasında davacı tarafça davalı hesabına gönderilen 100.000,00 TL paranın “Kaparo” olarak değil, davacının taşınmazı satın almaktan vazgeçmesi sebebiyle cayma parası olarak kabul edilmesi gerektiği bildirmek suretiyle, paranın iadesine yönelik açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesini aynı zamanda karşı dava dilekçesi olarak sunmuş ise de, karşı dava açıldığı sırada, dava harçları yatırılmamış ve davanın aşamalarında, 31.05.2016 tarihli celsede, davalı vekili söz konusu cevap dilekçesinde belirttiği olguları dayanak göstererek, takas mahsup talebini ileri sürmüştür. Takas mahsup talebine dayanak davalı cevap dilekçesinde belirttiği olguların özetinde, davacı ile taşınmazın satışı konusunda anlaşıldığını, ancak tapuda resmi satış için, davacının bankaya yapmış olduğu kredi başvurusunun sonucunun beklendiğini, bu bekleme süresinde, davacının taşınmazı sanki tapuda satın almış gibi, yerel basında yayınlanan Minibüsüm isimli derginin 24.11.2014 ve Aralık 2014 sayılarında reklam verdiğini, akabinde dava dışı kiracısı… Lojistik firmasının kira ilişkisini sona erdirdiğini, sonra da davacının söz konusu taşınmazı satın almaktan vazgeçtiğini, bunun üzerine taşınmaza bir yıldır kiracı bulamadığını, bu nedenle zarara uğradığını bildirmek suretiyle yoksun kalmış olduğu 70.800,00 TL kira bedelinden davacının talep etmiş olduğu 100.000,00 TL’nin mahsup edilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, akdi yapanlardan birisi tarafından önceden diğerine ödenen pey akçesi yani kaporo veya cayma akcesinin ceza şartı gibi borcu kuvvetlendirmeye yarayan feri bir şart olduğu, şartları yerine gelmeyen akit dolayısıyla ödenmiş bulunan pey akcesinin(kaporanın) sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri istenebileceği, somut olayda taraflar arasında haricen taşınmaz alım satım sözleşmesi yapıldığı konusunda tartışma bulunmadığı, ancak resmi şekilde yapılmadığı için sözleşmenin geçeriz olduğu, dolayısıyla kaporaya ilişkin hükümlerin de geçersiz olacağı, geçersiz sözlemeye göre verilenin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri istenebileceği belirtilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hükme karşı davalı vekili süresi içinde istinafa başvurulmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında verilen paranın niteliğinin her vakıanın kendine özgü koşulları içinde irdelenmesi gerektiğini, davacı tarafça satış vaadi sözleşmesi esnasında verilen paranın, BK’nın 178. maddesi kapsamında verilen cayma parası olduğunu, BK’nın 177. maddesi kapsamındaki kaparo olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığını, nitekim davacı satın almış gibi yerel basında ilan vermesinin verilen paranın cayma parası olduğunu açıkça gösterdiğini, ayrıca mahkemece mahsup talebinin haklılığı konusunda bir değerlendirme yapılmadığını bildirmek suretiyle, karar kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı davalı ile yapmış olduğu haricen taşınmaz alım satım sözleşmesi gereğince satıcıya ödemek zorunda kaldığı kaparo için eldeki davayı açmıştır. Davalı ile davacı arasında yapılan sözlü taşınmaz satış sözleşmesi ile; davalının dava dışı …bank Finansal Kiralama A,Ş ile yapmış olduğu finansal kiralama sözleşmesi kapsamında tapuda 22 parsel olarak kayıtlı kiralamış olduğu taşınmazı, finansal kiralama borcu ifa edilip, tapuda adına devir işlemi tamamlandıktan hemen sonra, davacıya devir edileceği konusunda anlaştıkları, bu şekilde davacının davalıya 100.000,00 TL verdiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasında gönderilen paranın, tapuda devir işleminin gerçekleşmemesi nedeniyle, kapora mı cezai şart mı olduğu noktasında uyuşmazlık toplanmaktadır. Ayrıca davalı savunmasında, davacının taşınmazı tapuda devir almış gibi davrandığı, böylece taşınmazdan kiraladığı dava dışı kiracısının taşınmazı tahliyesine sebebiyet verdiği, sonrasında, tekrar kiracı bulamadığı, bu zararlarının tespiti ile nihayetinde davacı tarafça verilen 100.000,00 TL para, kaparo olarak kabul edilecek ise, zararın mahsup edilmesi gerektiğine dair takas defi ileri sürdüğü, bu konuda da uyuşmazlık bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalı kendisinin de davacıdan alacaklı olduğunu bildirerek bu alacağı ile davacıya olan borcunun takas edilmesini HMK’nın 132. maddesi ( HUMK’nın 204. mad.) ile hüküm altına alınan karşılık dava ile isteyebilir. Ancak, Türk Borçlar Kanununun 143/1 (BK.122.mad.) maddesi uyarınca, takas, borçlunun takas iradesini alacaklıya bildirmesiyle vaki olacağından, takasın sağlanması için mutlaka ayrı bir dava veya karşı dava açılması gerekmez. Borçlu, kendisine karşı açılmış olan bir dava içerisinde takas-mahsup talebinde bulunabilir ve böylesi bir talep, usul hukuku anlamında bir defi niteliği taşır. Davalı karşılık dava açmadan sadece takas savunmasında bulunmakla yetinebilir. Bilindiği üzere, ilk itirazlardan (HUMK Md.187, HMK 117. mad.) farklı olarak, defilerin esasa cevap süresi içinde bildirilmeleri zorunlu değildir. Dolayısıyla, takas-mahsup defi, esasa cevap süresi geçtikten sonra dahi bildirilebilir. Davada, davalı cevap dilekçesini süresi içinde sunduğu, öncelikli olarak, cevap dilekçesinde sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle munzam zarara uğradığını iddia etmiş ve bu iddiasını karşı dava olarak, tazminini talep etmiş ise de, aşamalarda bu iddiasının süresi içinde ileri sürülen takas defi olduğunu belirttiği halde, mahkemece, bu defi hakkında her hangi bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersizdir (MK.634,Yeni MK.706, BK.213, Tapu K.26 ve Noterlik K.60 maddeleri). O nedenle geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz. Bu durumda taraflar verdiklerini haksız iktisap kuralları gereğince geri isteyebilirler. Sözleşme içeriğinden davacının 100.000,00 YTL kaparo verdiği tarafların kabulündedir. Bu nedenle, paranın satıcı davalıya verildiğinin kabulü gerekir. Mahkemece, taraflar arasında uyuşmazlık olan ve istinafa konu edilen takas mahsup defi ile ilgili ise hiçbir karar verilmediği, gerekçeli kararda bu hususun irdelenmediği, bununla ilgili davalı iddia ve savunması kapsamında, delillerin hiç değerlendirilmediği, karar gerekçesinde de hiç değerlendirme yapılmadığı anlaşıldığından HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince mahkeme kararının bu nedenle kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalının istinaf talebinin kabulü ile; ilk derece mahkeme kararı HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılarak, davalının takas savunmasına konu delilleri toplanıp, karar gerekçesinde değerlendirilerek yeniden yargılama yapılmak ve bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine,
Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 25/09/2018