Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/1459 E. 2018/1223 K. 02.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/1459
KARAR NO : 2018/1223
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/07/2017
NUMARASI : 2015/1438 E- 2017/756K
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/10/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalının abonesi olduğunu, davalı elektrik enerjisi şirketinin düzenlemiş olduğu faturalar ile müvekkilinden kayıp kaçak, iletim, dağıtım vb. adı altında haksız bedeller tahsil ettiğini bildirmek suretiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.000,00 TL’nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; kayıp kaçak bedellerin ilgili mevzuat çerçevesinde abonelere yansıtıldığını ve uygulamanın yasal bir zorunluluk olduğunu, öncelikli olarak zamanaşımı, husumet, görev yönünden itirazlarının değerlendirilmesi gerektiğini bildirmek suretiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın 25.05.2006 tarih ve 5013 sayılı talimatı doğrultusunda 31.03.2006 tarihi baz alınarak, Elektrik Dağıtım Şirketleri ile… arasında kısmi bölünme işlemleri gerçekleştirilerek, … A.Ş ve … Genel Müdürlüğü bilançolarının yeniden yapılandırıldığını, şirketle ilgili olanlar şirketlere devredildiğini, kayıp kaçak bedellerinin tahsil edilmesine ilişkin dava konusu alacaklar arasında yer almadığını, bu nedenle müvekkilin sorumlu olmadığını, ayrıca tahsil edilen bedellerin, EPDK’ ın kararlarına uygun olduğunu bildirmek suretiyle davanın husumet yokluğundan aksi takdirde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 17 maddesine 6719 sayılı kanunun 21 maddesi ile eklenen 10 fıkra hükmü ve 6719 sayılı kanunla eklenen geçici 20 madde hükmü esas olmak üzere davalı … Elektrik Tic. A.Ş yönünden davanın konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı … yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı ve davalı ….A.Ş vekili tarafından süresi içinde istinafa başvurulmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin Anayasa Mahkemesi başvurularını bekletici mesele yapması gerektiğini, kayıp kaçak bedelinin abonelere yansıtılmasının hukuka aykırı olduğunun belirlendiğini, bu nedenle 6719 sayılı yasanın olaya uygulanmaması gerektiğini, söz konusu yasanın Anayasaya aykırı olduğunu, dava açıldıktan sonra geriye dönük haksız tahsilatların iadesinin önüne geçilmesinin, hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliğini taşıdığını, … yönünden de davanın pasif husumetten ret kararının yerinde olmadığını, davanın hata sonucu husumet yönetildiği kabul edilerek, karar verilmesi gerektiğini bildirmek suretiyle ilk derece mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ….A.Ş vekili istinaf dilekçesinde özetle; 6446 Sayılı Kanunun 17nci maddesinde değişiklik yapan 6719 Sayılı Kanunun,mevzuatın Yargı mercileri tarafından yanlış yorumlanması nedeniyle ortaya çıktığını, dolayısıyla ilk derece mahkemesinin daha önce müvekkil şirketin tahsil ettiği bedeller yasaya uygun değilmiş gibi yeni yasal düzenleme sonrasında lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmemesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, vekalet ücreti tarifesinin açık olduğunu bildirmek suretiyle mahkeme kararı bu yönden kaldırılarak, davalı yararına nisbi vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiştir.
Davacı istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ilk derece mahkeme kararının incelemesiyle; 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır,” hükmünü içermektedir. Hal böyle olunca, dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişiklikleri, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalarda) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. geçici 19. ile 20. maddeleri, iptal edilmedikleri veya yürürlükten kaldırılmadıkları sürece uygulanacaktır. O halde, davalı dağıtıcı şirket, mevcut yasal düzenleme ile dava konusu bedelleri abonelerinden tahsil edebileceği anlaşılmaktadır.
Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar (Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2). Aksi halde, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırabilir. Dolayısıyla, mahkemenin, Anayasanın m. 152,III; Any. Mah.Kuruluş Kn m. 28,IV c,2 gereğince, Anayasa Mahkemesine başvurunun esastan incelenmesini beklemeksizin, yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması ve Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruları bekletici mesele yapmaması hukuka aykırı bulunmamıştır.
Dosyanın istinaf incelemesi esnasında da, İlk derece mahkemesinin karar tarihinden sonra da, Anayasa Mahkemesi, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. geçici 19. ile 20. maddelerinin Anayasaya aykırılık başvurularını incelediği ve nihayetinde, Elektrik Piyasası Kanunu’nun (EPDK) kayıp-kaçak bedellerinin tüketiciden tahsil edileceğine dair tüm hükümlerin iptal istemini reddederken, EPDK tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin sadece Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunu öngören kural, hak arama özgürlüğüne ölçüsüz bir müdahalede bulunduğundan, bu kuralın iptaline, kayıp kaçak bedellerine ilişkin dava konusu düzenlemelerin büyük çoğunluğunun Anayasaya’ ya aykırı bulmayarak iptal talebinin reddine karar verildiği, Anayasa Mahkemesince 28 Aralık 2017 tarihinde yapılan müzakere sonucu verilen ret ve bazı hükümlerin iptal kararının, 15/02/2018 tarih ve 30333 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandığı (E.2016/150, K.2017/179, T.28/12/2017), böylece iptal kararının 15.02.2018 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak, hüküm doğurduğu anlaşıldığından mahkeme kararının dayandığı deliller ve bu doğrultuda 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen maddelerin olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmemesine göre, kararın bu yönden usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacının Anayasa Mahkemesine başvurunun bekletici mesele yapılmamasına yönelik istinaf başvurusunun da reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekili istinaf sebepleri arasında; doğrudan … husumet yöneltilmiş olsa da, hasımda hata yapılabileceğini, sonuçta aynı grup şirketi olduğunu, bu nedenle HMK 124 maddesinin uygulanması ve Boğaziçi A.Ş yönünden yönünden davanın devam edilmesi gerektiğini, bu nedenle … yönünden pasif husumet yönünden davanın reddine ve müvekkili aleyhine vekalet ücreti takdir edilmesine dair verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirmek suretiyle kararın bu yönden düzeltilmesini talep etmiştir.
İradî taraf değişikliğine ilişkin düzenleme Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 124. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür (m.124/1). Ancak yasakoyucu bu konuda yasalarda yer alan özel hükümleri saklı tutarak (m.124/2) hâkimin izni ile taraf değişikliği yapılabilecek hallere de yer vermiştir. Anılan iki fıkra çerçevesinde maddî bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edileceği gibi, tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması durumunda da hâkimin izniyle taraf değişikliği yapılabilecektir (HMK m.124/3,4). İradî taraf değişikliğine ilişkin hükme istinaden gerek davacı gerekse davalı tarafta, iradî taraf değişikliği yapılması mümkündür.
Somut olayda; özelleştirme programı kapsamında ve sonraki süreçte elektrik dağıtım müesseseleri il müdürlüklerine dönüştürülmüş ve elektrik dağıtım şirketlerine bağlanmıştır. Elektrik dağıtım şirketlerinin kurulmasından yıllar sonra ise mevzuat gereğince, ayrıca, elektrik perakende satış şirketleri de kurulmuş ve elektrik dağıtım ve perakende satış faaliyetleri bu şirketler tarafından birlikte yürütülmüştür. Özelleştirme öncesinde ve sonrasında şirketlerin hakları, borçları ile yükümlüklerinde herhangi bir değişiklik olmamış; elektrik dağıtım müesseselerinin tüm alacakları ve borçları elektrik dağıtım şirketlerine geçmiştir. Somut davada; öncelikle belirtmek gerekir ki davalı … A.Ş. Genel Müdürlüğü’nün işletme hakkı devrinin 2006 tarihinde gerçekleştiği, davacının dava tarihi 2015 tarihinden geriye dönük 10 yıl boyunca faturalara haksız olarak yansıtılarak, tahsil edildiğini iddia ettiği kayıp kaçak, iletim, dağıtım vb. adı altında haksız bedellerin iadesini talep ettiği, bu bağlamda davalı …’IN işletme devri tarihinden önce, 2005 tarihindeki dönemi kapsayan bedelleri de talep ettiği, bu nedenle dönem itibariyle davalı …’ a husumet yöneltilebileceği, işletmenin devir tarihi 2006 tarihinden itibaren, elektrik dağıtımı yapma, perakende satış hizmeti sunma, abonelik sözleşmesi akdetme veya fatura tanzim etme ve tahsil etme gibi herhangi bir rolü de bulunmasa dahi, EPK uyarınca tahsil edilen bedellerin kendi iç işleyişlerinde birbirlerine devri öngörüldüğünden mahkemenin pasif husumet yönünden ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşıldığından, davacının buna dair istinaf başvurusunun kabulü ile, kararı bu yönden kaldırılarak, davalı … yönünden de davanın konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi ve davacı aleyhine hükmedilen yargılama gideri ile vekalet ücreti hükümden çıkartılarak, davalı …’ ın diğer davalı ile birlikte, davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinden müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna karar verilmesi gerekmiştir.
Davalının istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ilk derece mahkeme kararının incelemesinde ise; Somut olayda; davacı taraf dava açıldığı tarihinde yürürlükte olan mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği nedeniyle, davanın konusunun kalmadığı kuşkusuzdur. Şöyle ki, İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması hâlinde bu durumun hükümde göz önüne alınması ve böyle bir hâlde mahkemenin, davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerektiği de her türlü duraksamadan uzaktır. Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir durum nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilecektir. Bu nedenle, davada, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle dava konusunun talep edilebilirliği kendiliğinden ortadan kalktığı için, ilk derece mahkemesi bu durum gözetilerek davacının talebinin konusuz kalması nedeni ile esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi ve davacı yararına vekalet ücreti hükmedilmesinin isabetli olduğu, kural olarak davada haksız çıkan tarafa, eş söyleyişle aleyhine hüküm verilen tarafa yükletileceğine dair HMK m. 326/1 maddesi ile davacı tarafın dava tarihi itibariyle uygulamanın haksız olduğu iddiası ile açmış olduğu ve haksız tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, davaya konu bedelleri tahsil eden davalıların, davanın açılmasına sebebiyet verdiği ve bu nedenle HMK 331/1. maddesi kapsamında davacının dava açmasında haksız sayılmayacağı gözetilerek, davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A-Davalı …Tic. A.Ş.’nin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine,
B-Davacının istinaf talebinin kısmen kabulü ile HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince karar düzeltilerek yeniden esas hakkında;
1- Davalılara karşı açılan ve konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gerekli karar harcı 31,40 TL’den peşin olarak yatırılan 27,70 TL’nin mahsubu ile eksik 3,70 TL’nin davalılar’ dan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 31,40 TL ilk masraf, 206,10 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 237,50 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 1.500,00 TL vekalet ücretinin davalılar’dan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Alınması gereken 35,90 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL harcın davalı … TİC A.Ş’ den alınarak, hazineye irat kaydına,
Davacıdan peşin alınan istinaf karar harcının istinaf eden davacıya isteği halinde iadesine,
Davalı 2 M şirketinin yatırdığı istinaf harçlarının davalı üzerinde bırakılmasına,, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 02/10/2018