Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/1437 E. 2018/172 K. 15.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/1437
KARAR NO : 2018/172
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/12/2016
NUMARASI : 2015/698 E – 2016/977 K
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 15/02/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde tasarrufun iptaline yönelik hakkında İstanbul 38.Asliye Ticaret Mahkemesinde 2013/238 E.sayılı açılan davada “Davanın kabulüne, 41.000,00 TL’nin tahsiline” karar verildiğini, bu kararın temyiz incelemesi sırasında bozulduğunu, tashihi karar talebinin de reddedildiğini,mahkemenin bozma kararına uyarak “Davanın reddine” ilişkin 14/11/2013 tarihinde karar verdiği, kararın 16/09/2014 tarihinde kesinleştiğini, bozma öncesi davacı hakkında davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün …sayılı takip dosyası ile ilamlı takip yaptığını, davacının haciz işlemlerini önlemek için ödeme taahhütnamesi imzaladığını,bu taahhüde göre ödemelerini yaptığını, ancak bozma sonrasında davacının davalıya hiç bir borcu olmadığı yolunda davanın reddine dair verilen karar nedeniyle, davacıdan haksız tahsil edildiği belirtilen bedelin faiziyle birlikte davalıdan alınması için davalı hakkında bu kez İstanbul…. İcra Müdürlüğünün… sayılı yapılan takibe davalının itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davalının mahkeme kararına istinaden hakkında yapılan takipte borcu kabul ve taahhütte bulunarak ödeme yaptığını beyanla, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme, bilirkişi ek raporuna istinaden, davacı …’ın davalı bankadan icra takip tarihindeki alacak miktarı 55.655,08 TL asıl alacak, 11.808,61 Tl işlemiş yasal faiz olmak üzere toplam 67,463,69 alacaklı olduğunun hesap edildiği, davalı tarafından davacıdan haksız olarak alınan 55.655,08 TL asıl ve 11.808,61 TL işlemiş faiz borcu olduğu hale takibe haksız ve dayanaksız olarak itiraz ettiği, alacağın da likit olduğu gerekçesiyle, “Davanın kısmen kabulüne, davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü.. Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin; 55.165,08 TL Asıl alacak, 11.808,61 TL işlemiş faiz üzerinden takip tarihinden itibaren asıl alacağa yasal faiz oranları uygulanmak suretiyle devamına,davacının alacağı likit olduğundan bulunan bu toplam alacağın %20’si tutarında inkar tazminatının davalıdan tahsiline, aşan istemin reddine” karar verilmiştir.
Mahkemenin bu kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının hakkında yapılan icra takibinde borcu kabul ve taahhütte bulunduğu, buna göre ödeme yaptığı, borcun icra taahhüdü sonrası ödenmesinden sonra ilamın Yargıtayca bozulduğu, bankanın kötüniyetli olmadığının açık olduğu, bu nedenle icra inkar tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, davanın kısmen kabulüne karar verildiği, icra takibinde asıl alacağın 55.655,08 TL olmasına rağmen hükümde 55.165,08 TL olarak gösterildiğini hal böyle iken davacının alacağı likit olduğundan %20 inkar tazminatının davalıdan tahsiline şeklinde hüküm kurulmasının hatalı olduğu, hükümde bilirkişi raporunda kabul ve ikrarın teknik anlamda farklı olduğu yönündeki beyanlarına itiraz ettikleri, bilirkişinin icranın geri bırakılması konusundaki değerlendirmesinin de hatalı olduğu gerekçesiyle, mahkemenin hatalı bilirkişi raporuna göre verdiği kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/14544 E. – 2017/1968 K. sayılı kararında “Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu paranın davacıdan ilama dayalı olarak icra marifetiyle tahsil edildiği, bu durumda davacının dava açmasına veya takip yapmasına gerek olmaksızın ilgili icra müdürlüğüne müracaatla icranın eski haline getirilmesini talep etmesinin yeterli ve gerekli olduğu, bu nedenle davacının işbu davada hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, icra dosyasına fazladan ödenen paranın faiziyle birlikte tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, İİK’nın 40/2 maddesi gereğince davacının icranın iadesini isteyebileceği ve ayrı bir dava açmasında hukuki yararın bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Ancak İİK’nın 40/2. maddesine göre, “Bir ilam hükmü icra edildikten sonra nakzedilipte aleyhinde icra yapılmış olan kimsenin hiç veya o kadar borcu olmadığı kati bir ilamla tahakkuk ederse ayrıca hükme hacet kalmaksızın icra tamamen veya kısmen eski haline iade olunur.” Bu madde uyarınca icranın iadesi yoluyla alacaklıdan geri alınıp borçluya verilecek miktar borçlunun icra dairesine ödediği miktardır. Oysa, davacı, icra dosyasında fazladan para tahsili yapıldığını ve ayrıca faiz hesabının da yanlış olduğunu ileri sürerek fazladan tahsil edilen paranın yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş olup, fazladan ödendiği iddia olunan paranın faizinin İİK’nın 40/2. maddesi uyarınca icra müdürü tarafından hesap edilemeyecek olması karşısında davacının talebini ayrı bir dava ile ileri sürmesinde hukuki yararının varlığının kabulü gerekmektedir. Olayları açıklamak taraflara hukuki nitelendirme hakime ait olduğundan İİK’nın 40/2. maddesi hükmünün uyuşmazlığa uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Bu durumda, mahkemece, işin esasının incelenip sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir” denilmektedir.
Dava, İİK 40. madde gereğince icranın iadesine ilişkindir. Davacı hakkındaki alacağın tahsilinine ilişkin hüküm temyiz aşamasında bozulmuş ve davanın reddine dair bozma sonrası karar verildiğinden, bozma öncesi davacı hakkında yapılan icra takibinde davacının borcu kabul ve taahhütte bulunarak borcu ödemesi karşısında ,takibe dayanak mahkeme kararının bozma ile ortadan kalkması halinde, İİK 40.madde açısından icranın iadesi gereklidir. Davacı faiz talebinde de bulunduğundan faiz talebi icra müdürlüğünce hesaplanamayacağından, davacının yeni bir takip yapması ve bu takibe itiraz sonrası itirazın iptali davası açmasında hukuki menfaaati vardır. Ancak davalı bu bedelin geri ödenmesi konusunda hakkında yapılan takibe itiraz etmiştir. Davalının temerrüdü takibe itiraz tarihinde başlayacaktır. Bu nedenle davacının hakkındaki takipteki ödeme tarihi ile temerrüdün başlaması kabul edilemez. Hatta İİK 40.maddede paranın geri ödenmesi için aynı icra dosyasından muhtıra tebliği, muhtırada verilen süre sonunda temerrüdün başlayacağı kabul edilmiştir. Bilirkişi raporundaki gibi, davacı yönünden ödeme tarihlerinden itibaren faiz işletilmesi yerinde değildir. Ancak davalının faiz ve temerrüt konusunda açık bir istinaf talebi yoktur. HMK 355.madde gereği istinaf sebepleri ile sınırlı olarak inceleme yapılması gerektiğinden, bilirkişi raporundaki faiz başlangıç tespitlerine dair istinaf değerlendirmesi yapılmamıştır.
Davalı vekili takipte asıl alacağın 55.655,08 TL olmasına rağmen hükümde 55.165,08 TL olarak gösterildiğini belirtmiş ise de, davacı aleyhine asıl alacak miktarındaki daha az gösterilme hususu davacı tarafça istinaf konusu yapılmamış olup, itirazın iptaline dair davada işlemiş faiz de davalı tarafça istinaf sebebi yapılmadığından, alacak likit olmakla mahkemenin toplam alacak miktarı üzerinden %20 icra inkar tazminatına hüküm vermesinde de herhangi bir usule aykırılık görülmemiştir.
İstinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonrası davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,
Alınması gereken 4.575.00 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 1.143,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.431,25 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 15/02/2018