Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/1330 E. 2018/30 K. 17.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2017/1330
KARAR NO : 2018/30
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/06/2017
NUMARASI : 2016/919 E – 2017/562 K
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 17/01/2018

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Yemen uyruklu olan davacının Türkiye’de yatırım yapma gayesi ile davalı şirketle birlikte, kentsel dönüşüm projesi kapsamında … adlı inşaat ile ilgili ortaklık kurduğunu, ortak projesinin tamamlandığını, ancak davacının yaptığı 600.000 USD ödeme karşılığı pay ödemesi yapılmadığını beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 300.000,00 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında belirtilen projeye ilişkin adi ortaklık olmasına ve davacının da bu kapsamda ortaklığa 600.000 USD ödemesine rağmen, adi ortaklık henüz tasfiye edilmediğinden, davacı tarafın alacaklı olup olmadığının belirlenemediğini, buna göre davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme davacı vekilinin son celse, davacının Yemen uyruklu olduğunu, Türkiye’de herhangi bir ticari kaydı bulunmadığını ve gerçek kişi tacir olmadığını beyan ettiği, davacı gerçek kişi ile davalı şirket arasında adi ortaklık şeklinde … isimli proje kapsamında sözleşme düzenlendiği, davacı tarafın adi ortaklık kapsamında koymuş olduğu sermaye kapsamında projenin tamamlanması nedeni ile alacak talep ettiği bu bağlamda taraflar arasındaki ihtilafın adi ortaklığın tasfiyesi kapsamında alacak talebinden ibaret olduğu, adi ortaklığın TBK da düzenlendiği, adi ortaklık ile ilgili ihtilaflarda görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2015/4952 E – 2016/2783 K sayılı ilamında da belirtildiği üzere), adi ortaklık ile ilgili davanın Ticaret Mahkemesinde görülebilmesi için davanın her iki tarafının da tacir ve ihtilafın da ticari işletmeleri ile ilgili olması gerektiği (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2014/15-301 E – 2015/2659 K sayılı ilamında da belirtildiği üzere), oysa ki olayda davacı tarafın tacir olmadığı gerekçesiyle “Mahkemenin görevsizliğine açılan davanın usulden reddine, HMK 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine” karar vermiştir.
Mahkemenin bu kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur. İstinaf dilekçesinde, davanın erken açıldığını, erken açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken bilirkişi incelemesi yapıldığını, bunun hukuka aykırı olduğunu, mahkemenin görevli olduğunu, hukuki yarar incelemesi yapılmadığını, görevsizlik kararına rağmen dosyanın bilirkişilerde kaldığını, davanın erken açılan bir dava olması sebebiyle hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini beyanla, mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığının, 2015/1830 E., 2017/4738 K. sayılı kararında “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır”. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise; davaya konu uyuşmazlığın adi ortaklıktan kaynaklanan alacağa ilişkin olduğu, bu haliyle davacının TTK hükümlerine göre, adi ortaklığa konu sözleşmeler de dikkate alınması suretiyle, tacir sıfatına haiz olup olmadığı araştırılarak, tacir olması halinde uyuşmazlığın çözümünün yukarıdaki yasa hükümleri de gözetildiğinde Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevi içinde olduğu, tacir sıfatını haiz olmadığında ise uyuşmazlık 6502 sayılı Kanun kapsamında kalmadığından Asliye Hukuk Mahkemesi olarak davanın görülmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Görev kamu düzenine ilişkindir. Davacı somut davada tacir olmayıp, ihtilaf ticari işletmeleri ile ilgili ve adi ortaklığın konusu ticari işletme ile ilgili değildir. Bu nedenle davada görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan mahkemenin görevsizlik kararı usul ve yasaya uygun bulunmuştur.
Davalının istinaf başvurusu yerinde değildir. Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,
Alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31.40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi kıyasen uygulanarak kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 17/01/2018