Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/1092 E. 2019/55 K. 22.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/1092
KARAR NO : 2019/55
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/02/2017
NUMARASI : 2015/887 E- 2017/160K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 22/01/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı taraf dava dilekçesinde özetle,dava dışı işçi … dava dışı Tepebaşı Belediyesinde çeşitli taşeron şirketler bünyesinde işçi olarak çalıştığını, son olarak da davacı şirket bünyesinde ve fakat belediye işçisi olarak çalıştığını, işten ayrılmasından sonra, işçilik alacaklarının tahsili için açtığı dava sonunda lehine çeşitli işçilik alacaklarına hükmedildiğini, bu alacakların icra takibine konu edildiğini ve davacı şirketten tahsil edildiğini, belediye ile davacı arasında imzalanan sözleşme kapsamında sorumlu bulunmadıkları bir kısım işçilik alacaklarının davacı şirketten tahsil edildiğini, bu alacaklardan ilgili dönemlerde işçiyi çalıştıran diğer taşeron şirketlerin de kendi dönemleri itibarıyla sorumlu olduklarını sürerek, dava dışı işçi için ödenen tazminattan şimdilik 1.000,00 TL’nin reeskont faizi ile birlikte davalılardan sorumluluk payları oranında tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde, görev ve yetki itirazı ile birlikte, talebin zamanaşımına uğradığını, davanın kendilerine ihbarı sağlanmadığından tazminattan da sorumlu olmayacaklarını, kendi dönemlerinde fazla mesai yapılmadığını, işçi ile akdi ilişkilerinin son bulduğunu, herhangi bir işçilik alacağının da doğmadığını, tüm ödemelerin zamanında ve eksiksiz yerine getirildiğini, işyerini devralan yeni işverenin işçilik haklarından da sorumlu tutulması gerektiğini, ihbar tazminatı ve yıllık izin alacağından devralan şirketin tek başına sorumlu olduğunu, kıdem tazminatının kamu işvereni tarafından ödenmesi gerektiğini, yargılama gideri avukatlık ücreti ve masraflar yönünden de rücu isteğinin haksız olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … Ltd. Şti. vekili cevabında, dava konusu edilen işçilik alacağına ilişkin davada taraf olmadıklarını, davalıya husumet düşmediğini, davacının bu taleplerini Tepebaşı Belediyesine karşı ileri sürmesi gerektiğini, işçi ile akdi ilişkilerinin son bulduğunu, herhangi bir işçilik alacağının da doğmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili yargılama sırasında dava değerini ıslah yolu ile arttırarak, toplam 30.553,21 TL’nin, 15.598,95 TL’sinin …Ltd. Şti. den 14.954,26-TL.sinin … Ltd. Şti’den alınarak davacıya ödenmesini, alacağın 1.000,00 TL’sine dava tarihinden, ıslah edilen tutar olan 29.553,21 TL’ye ıslah tarihinden itibaren reeskont faizi işletilmesini talep etmiştir.Mahkemece, işçinin daha önceki işverenleri durumundaki davalı şirketlerin, kendi dönemleri ve sorumluluk payları oranında tazminattan (kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti) mesul olduğu gerekçesi ile, 15.598,95 TL alacağın davalı … Ltd. Şti’den alınarak davacıya ödenmesine, alacağın 500,00 TL’lik kısmına dava tarihi olan 06/07/2015’den itibaren 15.098,95 TL’lik kısmına ise 18/01/2017 ıslah tarihinden itibaren reeskont faizi uygulanmasına, 14.954,26 TL alacağın davalı …’den alınarak davacıya ödenmesine, alacağın 500,00 TL’lik kısmına dava tarihi olan 06/07/2015’den itibaren 14.954,26 TL’lik kısmına ise 18/01/2017 ıslah tarihinden itibaren reeskont faizi uygulanmasına karar verilmiştir.Sözkonusu karar davalı … Tic. Ltd.şti vekilince istinaf edilmiştir. İstinaf sebepleri olarak, görev ve zamanaşımı itirazlarının hukuka aykırı olarak reddedildiği, dava dışı işçi tarafından açılan davada, davacı tarafın savunma ve itiraz haklarınnın yeterince kullanmaadığını, müvekkilinin güvenlik hizmetini yürüttüğü ihale dönemi boyunca fazla mesai yaptırmadığını, nadiren olan fazla mesailerin ise karşılığını ödediğini, müvekkili tarafından sunulan maaş bordroları ve banka kayıtları incelendiğinde yapılan fazla mesainin karşılığının ödendiğinin görüleceğini, ancak davacı tarafın ilk davada bu savunmaları ileri sürseydi davanın kabulüne karar verilmeyecek olduğunu, ayrıca davacı tarafın sözkonusu kararı temyiz etmesi gerekirken bunun yapılmadığını ileri sürerek, kararın kaldırılması talep edilmiştir.Davalı … Tic. Ltd Şti’nin ileri sürdüğü istinaf sebeplerine bağlı kalınarak yapılan incelemede; davada ileri sürülen alacak, davacı şirketin dava dışı işçi için ödediğini beyan ettiği işçilik haklarından kaynaklanmaktadır. Rücu hakkı, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin malvarlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde bir talep hakkıdır. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davalılar davacıdan önceki alt işverenlerdir. Davanın tarafları arasında yazılı olmayan, yasadan kaynaklanan bir işyeri devri mevcuttur. Davacıdan tahsil edilen alacak, dava dışı işçinin davacının yanısıra diğer davalı alt işverenler nezdindeki çalışmasını da kapsadığından, işçinin çalışmış olduğu her bir alt işveren dönemine isabet eden işçilik alacaklarından, ilgili alt işveren kendi dönemi ile sorumlu olacaktır. Davada, aslında her bir davalının, dava dışı işçi ile belli dönemle sınırlı hizmet sözleşmesi olduğu ileri sürülmektedir. Bu nedenle, taraflar arasında sözleşme ilişkisinden kaynaklanan rücu isteminin hukuki niteliği gereği, aksi yasada öngörülmedikçe, her bir davalı yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılması gereklidir. Dava dışı işçi tarafından açılan Eskişehir 1. İş Mahkemesinin 2014/442 E., 2015/290 K. sayılı ilamıyla işçi lehine çeşitli işçilik alacaklarına (kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti) hükmedildiği, söz konusu davanın davalılarının Tepebaşı Belediyesi, bu dosyadaki davacı …Ltd.Şti ile … Ltd. Şti. olduğu görülmüştür. Her ne kadar, kararı istinaf eden davalı … Ltd.Şti sözkonusu davada davalı değil ise de, istinaf konusu davada dava dışı Tepebaşı Belediyesi ile bu şirket arasında sözleşme mevcut olup, dava dışı işçinin davalı şirkette çalıştığı dönemler bellidir. Davacı tarafça, dava dışı işçinin daha önceki işverenleri durumunda olan davalı şirketlerin, kendi dönemleri ve payları oranında tazminattan mesul oldukları ileri sürülerek rücuen alacak talep edilmiştir. Davanın rücuen alacak talebine ilişkin olduğu, ödeme tarihine göre TBK 82. maddede öngörülen 2 yıllık dava açma süresi dava tarihi itibarıyla dolmadığından, davalının zamanaşımı itirazının reddine karar verilmesinde usul ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Diğer yandan, davacı tarafça, dava dışı işçinin daha önceki işverenleri durumunda olan davalı şirketlerin, kendi dönemleri ve payları oranında tazminattan mesul oldukları ileri sürülerek rücuen alacak talep edilmekle, ödemenin dayanağı işçilik alacaklarına (fazla çalışma ücreti ve kıdem tazminatı) ilişkin ilam ise de, rücu davası alt işverenler arasında genel hükümlere göre açılan dava olduğundan, davanın İş Mahkemesinin görevine girmemesi sebebiyle, mahkemenin görevli olduğu açıktır. Bu sebeple davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Diğer istinaf sebeplerinin incelenmesiyle, rücuen alacağın dayanağı olan İş Mahkemesindeki davanın yargılamasında, davalı şirkete dava ihbar edilmemiştir. Ancak, tarafın davayı üçüncü kişiye ihbar etmemiş olması, doktrin ve Yargıtay uygulaması dikkate alındığında, üçüncü kişiye karşı olan rücu hakkının düşmesini gerektirmez. Davanın ihbar edilmemesinin hukuki sonucu, davayı ihbar etmemiş olan tarafın her türlü kusurundan sorumlu olmasıdır. Davayı ihbar etmeyen tarafın kusuru nedeniyle davayı kaybettiğini ispat yükü (külfeti), üçüncü kişiye düşer. ( Hukuk Muhakemeleri Usulü, Prof. Dr. Baki Kuru, 2001, s.3541-3542, Yargıtay 11. H.D nin 2016/10060 esas,2018/3689 karar sayılı 17/052018 tarihli kararı ) Somut olayda, dosya içinde bulunan Eskişehir 1. İş Mahkemesinin 2014/442 E. 2015/290 K. sayılı dosyası kapsamı itibarıyla, mahkemece asıl işveren ile yapılan ihale sözleşmeleri, dava dışı işçinin özlük dosyası celp edilerek, bilirkişi raporu alındığı, verilen kararın Yargıtay 22. H.D nin 13/12/2017 tarihli kararı ile onandığı ve kesinleştiği gözetildiğinde, anılan davada davalı konumunda olan (iş bu rücu davasının davacısı) şirketin aleyhine karar verilmesinde kusurlu olduğu kanaatine ulaşılamadığından, bu yöne ilişkin istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir. Rücuya konu işçilik alacakları kesinleşen mahkeme kararı ile sabit olup, davacı şirketçe icra dosyasına ödenen miktar da bilirkişi raporu ve belgelere göre bellidir. Kaldı ki, bu miktarın tamamının davacı tarafından ödendiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, her bir davalının alt işveren olduğu dönemler itibariyle sorumlu olduğu alacak miktarları hesaplanmıştır. İlk dava davalıya ihbar edilmediğinden, davalı icra takibindeki masraf ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağından, bu husus gözetilerek değerlendirme ve hesaplama yapıldığı anlaşılan bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davalı …. Ltd. Şti.’nin istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalı …. Ltd. Şti’nin istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 1.065,55 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 310,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 755,55 TL’ harcın istinaf eden davalıdan alınarak, hazineye irad kaydına,İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/01/2019